2019 Atatürk’ün Samsun’a çıkışının ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın 100. Yılı… Tüm olumsuzluklara rağmen umutsuzluğa kapılmayan, herşeye rağmen mücadeleyi seçen bir liderin yaptıklarını anlamaya çalışmanın gerekli olduğu bir dönüm tarihi… O nedenle de bu yeni yılın ilk gününde vakti zamanında Atatürk’ün yeni yılla ilgili bir anısını yazmak istedim.
 
31 Aralık 1932 gecesi Atatürk, Hilali Ahmer Cemiyeti’nin (Kızılay) Ankara Palas’ta düzenlediği şenliğe katıldı. Şenliğe Başbakan İsmet İnönü, bakanlar, ordu komutanları, yabancı devletlerin büyükelçileri ve bir çok milletvekili ailesiyle birlikte katılımda bulundu. Dünya güzeli Keriman Halis de İstanbul’dan gelerek şenliğe katılmıştı.
 
Gece yarısından biraz sonra Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip söz alarak şunları söyledi:
 
“Hanımlar, beyler, dedi, bir saat bir çeyrekten beri yeni yıla girmiş bulunuyoruz. Bu dakikada herkes sevdiklerini memnun etmek, onlara en kıymetli hediyelerini vermekle meşguldür. Ben de müsaadenizle Büyük Reisimize naçiz (değersiz) olmakla beraber, kendilerini çok sevindireceğini bildiğim bir hediyeyi takdim ediyorum. Bu armağan, geçen yıl içinde toplanan tarih kurultayının basılan zabıtlarıyla İstanbul’da toplanan dil kurultayının kararları ve dil işlerinde derleme klavuzundan ibarettir.

Gazi Reise Türk irfan ailesi namına, bu naçiz armağanı vermekle bir fert için en büyük bahtiyarlığı hissediyorum. Ve hepinizle birlikte huzurlarında saygıyla eğiliyorum”.
 
Dr. Reşit Galip’i Atatürk şöyle yanıtladı:
 
“Bu anda duyduğum saadet büyüktür. Kıymetli Maarif Vekilimizin bu armağanından dolayı teşekkür ederim. Kendisinden ve diğer Vekillerimizden en an böyle armağanlar beklerim. Vekil beyin naçiz dedikleri bu armağan hakikatte çok değerlidir. Bu değerin herkes tarafından daha iyi anlaşılması için, bu kitaptan bir sahife okumalarını rica ediyorum”.
 
Reşit Galip, Gazi Hazretlerinin istediğini yerine getirerek kitaptan rastgele bir sayfa açtı ve “hepimizin bahtına” diyerek okumaya başladı. Bu sayfada Türk milletinin “ari ve medeni” (temiz ve uygar) bir bir millet olduğu, bazı “gafillerin” (gerçeklerden habersiz kişi, cahil) sandığı gibi 400 çadır halkından ibaret olmadığını, burasının binlerce seneden beri Türkler tarafından vatan yapıldığını ve Türk milletinin yaratılışındaki yüksek ve büyük özellikler anlatılıyordu. (Cumhuriyet, 2 Kanunusani/Ocak 1933).
 
1930’lu yıllar Atatürk’ün kültür devrimine giriştiği yıllar oldu. Harf Devrimi’nin ardından Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Türk tarihinin, kültürünün ve dilinin eskiliğini, köklerini araştırmaya giriştiler. Bu tarihsel olarak ihmal edilmiş olan bir alanı ele almak kadar ulusal bir kimlik inşasının da bir parçasıydı. Diğer taraftan Anadolu’yu da vatan kılma çabasının bir ifadesiydi.
 
Anadolu’yu vatan, Türkiye Cumhuriyeti’ni bağımsız ve Türk milletini insanlık ailesinin saygın bir üyesi kılan başta Atatürk olmak üzere tüm kurtarıcı ve kurucularımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.