Ahmet Davutoğlu uzun zamandır dile getirilen partisini kurdu: Gelecek Partisi… Partinin amblemi de yeşil bir çınar yaprağı… İkisini bir araya getirince Yahya Kemal’in ünlü ifadesi aklıma geldi: “Kökü mazideki atiyim.” Yani kökü geçmişte olan geleceğim… 

Çınar ağacı uzun ömürlü olan bir ağaç. Türk tarihinde de önemli bir yeri var. Osman Gazi’nin gördüğü rivayet edilen ünlü rüyada da çınar ağacı vardır. Buna göre, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi Şeyh Edebali’nin evinde bir rüya görür. Rüyada Osman Gazi Şeyh Edebali’nin yanında yatmaktadır. Şeyh Edebali’nin göğsünden bir hilal doğar, yükselip dolunay haline gelince Osman Gazi’nin göğsüne girer ve orada bir çınar ağacı çıkar; çınarın dalları bütün dünyayı kaplar. 

Sonuç olarak çınar ağacının böyle bir sembolik ve metaforik bir anlamı da var. Davutoğlu, partisinin köklerinin geçmişe dayandığına ve geleceği kuracaklarına gönderme yapıyor. Evet, şair burada kökleri geçmişte olan bir gelecek inşa etmekten söz ediyor. 

Davutoğlu’nun partisinin iki engeli var. Birincisi yazdığı Stratejik Derinlik kitabının rasyonel olmayan uygulamasının fiyaskoyla sonuçlanması ve bunun özeleştirisini bile yapmamasıdır. İkincisi bugün parlamenter demokrasiye dair yaptığı vurguyu, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemine geçilirken açık ve net bir şekilde dile getirmemesidir. Dolayısıyla geçmişte Davutoğlu başarılı bir sınav verememiştir. 

Gelecek Partisinin yol açacağı etki ne olabilir? Açık ve net olan iktidar alternatifi olmadığıdır. Bununla birlikte AK Parti nezdinde hasara yol açabilme ihtimali –Babacan’ın partisiyle birlikte- mümkündür. Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı kutuplaşmasının egemen olduğu bugünün siyasetinde Davutoğlu ve Babacan’ın partileri, büyük olasılıkla Cumhur ittifakının karşısında konumlanacaklardır.  

Seçim barajının % 10 olduğu parlamenter demokraside bu partilerin hemen hiç etkisi olmayacaktı. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sisteminin % 50+1’i zorunlu kılması, küçük partilerin etkisini arttırdı. Saadet Partisi örneğinde yakın dönemde gördüğümüz üzere % 2-3 civarında oyların bile belirleyici olması, bu partilerin de benzer bir etki yaratmasına yol açabilir. Bu durum bir başka açıdan 1960-1980 arasındaki dönemde küçük partilerin etkisinin artmasına benzemektedir. 1960-1980 arasındaki dönemde küçük partiler, 1960 öncesindeki çoğunluk sistemine tepki olarak ortaya çıkan barajsız nispi seçim sistemi ile güçlü bir yürütmenin ortaya çıkmasına engel olmuştu. Benzer bir etkiyi ve belirsizliği önümüzdeki dönemde de yaşayabiliriz.