‘‘Koronalı yaşam devam ediyor. Virüs yok olmadı, bitmedi tehdit devam ediyor. O zaman korunmaya devam. Çünkü normal hayat da gerekli, ekonomi, sağlık, eğitim, eğlence dünyası ve tatil de insan için gerekli. 4 ay süreyle evde kaldığımız için ekonomik ve sağlık sorunları bizleri tehdit ediyor. O zaman normalleşmemiz lazım. Bu durumda hem maske, hem sosyal mesafe, hem de hijyen gerekli ama bunlar arasında özellikle maskenin yeri çok önemli.”

“Kovid-19 için tek kaynak insandır”

“Öksürerek ya da konuşma sırasında karşı tarafa geçirebiliriz. En büyük sıkıntı şu, Koronavirüs hastası olanların bütün dünyada %40’ı belirti taşımıyor. Bunlar genç bireyler, sağlıklı bireyler, dolayısıyla onlar sosyal hayatın içinde dolaşırken, yaşarken; aslında hasta ama farkında olmadığı için etrafa bulaştırabiliyor. Bilim insanlarının yaptığı açıklamalara göre, sayısı 450 bine kadar ulaşabilen bu şekilde hasta var. Kişi eğer hastalığı geçiriyorsa, maske başkasına bulaştırma riskini düşürüyor. Lancet dergisinde yeni yayınlanan bir çalışmaya göre maske kullanmayan kişinin Kovid-19’a yakalanma olasılığı yüzde 17,4. Onun için maske kullanmamız çok önemli.

Virüsün yeni olduğu konusunda birçok iddia olsa da, ortada şöyle bir gerçek bulunmaktadır;  Çin’de 80 binden fazla insan iyileşti. Üstelik herhangi bir tedavi olmadan. Demek ki, bağışıklık sistemimiz bu virüsü tanıyabiliyor. Yeni olsaydı, bağışıklık sistemimizin bu virüsü bu kadar kısa zamanda tanıması mümkün olmazdı. Alınan önlemlerin Kovid-19 ile orantısız olduğu görüşü tüm dünyada yaygın olarak konuşulmaktadır. Öyle ki şimdi de ciddi bir geçim sıkıntısı sorunu başlamıştır. Dünya’da birçok insan işini kaybetmiş durumdadır.”

Peki, ne yapılması gerekirdi?

Uzman Dr. Rodoplu yapılması gerekenleri de şu şekilde özetliyor;

“Sıkı önlemler yeterli olurdu. Sosyal mesafenin korunması, risk grubunda olanlara çok daha özel ilgi gösterilmesi daha etkili olurdu. Risk altındaki grup, nüfusun yüzde 5-10’unu oluştururken, bugün insanların yüzde 90’ı karantina altında tutulmaktadır. Gelin, yakın bir gelecekte ne gibi sağlık sorunları olabileceğine bakalım; Ekonomik krizler, depresyon, anksiyete gibi sorunları ve beraberinde intiharları artırmaktadır. Türkiye’de ve gelişmiş ülkelerdeki en büyük ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıklarının en başta gelen nedeni stres ve kaygıdır. 20 yaş altı nüfusun gelecek ile ilgili kaygılarının, korkularının arttığını fark edebiliyor muyuz?

Tüm dünyada Kovid-19 ile ilgili sorun büyütülmektedir.”