İzmir'i 1961 tarihine kadar hiç görmemiştim.

Malatya Lisesinde öğrenciyken ilk görev yeri bizim lise olan İzmirli genç kimya öğretmenimiz ve Atatürk Lisesinden gelen fizik öğretmenimiz bu kentten söz ettiğinde, geniş bir hayal dünyası içinde dinlerdik onları.

İzleri bende silinmeyen bu çok değerli her iki öğretmenimi şimdi saygıyla anıyorum. Işıklar içinde olsunlar.

Yaşamımın bir bölümünü güzel İzmir'de geçireceğimi ve nerelisiniz dediklerinde hem Malatyalıyım hem de İzmirliyim diyebileceğimi nasıl düşünebilirdim ki?

24 Temmuz 1961'den bu yana ben de İzmirliyim...

Cumhuriyetimizin ilk öğretmenlerinden olan sevgili annem; ''İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar'' Marşını hiç düşürmezdi dilinden.

Okulda öğrencilerine öğrettiği bu marşı evde işlerini, yemeğini yaparken de söylerdi. İzmir Marşını ilk kez annemden duymuş ve ezberlemiştim.

Şimdilerde bizi biz yapan marşlarımızın söylenmesinden beyin ve kişilik problemli birtakım insanlar utanmadan, sıkılmadan rahatsız olabiliyorlar!

Ne demişti Gazi Mustafa Kemal Atatürk?

''Bu Ülkenin Kahramanları Kadar, Hainleri de çoktur!''

Ordumuzun büyük zaferden sonra güzel İzmir'e girdiği gün, 9 Eylül yaklaşıyor.

Balkonuma o gün yine kocaman Türk bayrağımı asacak ve nazlı nazlı dalgalanırken ben İzmir Marşını söyleyeceğim.

Kurtuluş günlerimizin sonsuza kadar kutlanması dileğiyle...