AK Parti İzmir İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nda 95 milyar dolar döviz rezervi olduğunu belirterek, Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa eden Berat Albayrak üzerinden yapılan eleştirilere de sert sözlerle karşılık verdi.

Halkapınar Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti İzmir 7. Olağan Kongresi, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. 572 delege ile yapılan kongrede mevcut başkan Kerem Ali Sürekli yeniden başkan seçilirken, korona virüs pandemisi nedeniyle delege, protokol ve basın mensuplarına kongreden bir gün önce korona virüs testi yapıldı. Kongreye katılanlar, HES kodu sorgulamasından geçerek alana giriş yaptı. Partisinin İzmir il kongresinde eşi Emine Erdoğan ile gelerek halka hitap eden Erdoğan, Merkez Bankası’nda 95 milyar dolar döviz rezervi olduğunu ifade ederek konuya açıklık getirdi. Erdoğan ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa eden Berat Albayrak üzerinden yapılan eleştirilere de karşılık verdi.

“İki arkadaşıma edep dışı her şeyi yaptılar”

CHP’nin Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak ve onun nezdinde tüm ailesiyle birlikte şahsını hedef alan kampanya yürüttüğünü kaydeden Erdoğan, “Ülkenin ve milletin hayrına en küçük bir sözlerine ve duruşlarına şahit olmadığımız CHP yöneticilerinin hezeyanlarıyla uğraşmayı zul adletiğimiz için bu kampanyayı görmezden geldik ama bu insan olarak sahip olduğumuz temel hak ve özgürlüklere ve aileye saldırı boyutuna varınca ağızlarına payını vermekte vacip oldu. Kendisine cevabını bu şehirden vermenin daha doğru olacağına inanıyorum. İzmirli kardeşlerimiz bu zatın gerçek yüzünü doğrudan görme imkanına kavuşacak. Bugüne kadar belgeleri ile mahkeme kararları, şahitleri ile yüzüne vurduğumuz onca yalan ve iftirasına rağmen aynı şeyi söylemeyi sürdürerek asıl niyetini ortaya koymuştur. Kendine önceden ezberletilen, belki de dayatılan çerçeveye sadık kalarak aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. Geçen hafta iki bakanımız grup toplantısı öncesi kendisine gittiler. ‘Başkanım ne dersiniz?’ dediler, ‘isabetli olur’ dedim. İçişleri Bakanımız ve Savunma Bakanımızı gerek CHP Genel Başkanı, gerekse İYİ Parti Genel Başkanı’na gönderdim. Gitsinler bu katliamlarla ilgili kendilerini bilgilendirsinler istedim. Tabii ben de CHP’nin başındakini adam sanıyordum. ‘Gitsinler anlatsınlar’ dedim. Hani ‘haberimiz yoktu’ diyor ya, asıl kaynağından anlatsınlar istedim. ‘Belgeleri bilgileri ile hangi soruyu sorarlarsa cevaplayın’ dedim. İkili görüşmelerden sonra Meclis’te maalesef tamamıyla sınır aşan bir yapıyla bu iki arkadaşıma edep dışı her şeyi yaptılar” dedi.

“En büyük talihsizliği damat sıfatının birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçmiş olması”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin başında bir proje olarak bulunduğunu söyleyen Erdoğan, “Yanındakiler de o projenin diğer başlıkları, yandaşlarıdır. Gara operasyonunun milletimizde yol açtığı öfkeyi PKK üzerinden uzaklaştırmak, uluslararası alanda PKK’nın güç durumda kalmasını engellemek için akla ziyan yollara başvurması, bu tespiti bir kez daha doğruluyor. Berat Bey ve onun üzerinden şahsımla ilgili kampanyaya hız verilmesinin amaçlarından biri de budur. Dertlerinin ülke olmadığı, hakikatleri bin defa dinleseler de yine kafalarındaki senaryonun gereğini yerine getirmeyi sürdürecekleri bellidir. Mücadelenin ekonomik boyutunun en ön safında Berat Bey alıyor. En büyük talihsizliği damat sıfatının bu alanlardaki birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçmiş olmasıdır. Eğer herhangi bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı kendisiyle ilgili değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum. Türkiye’nin son dönemde enerji alanında yapılan atılımların temelinde Berat Bey’in bakanlığı döneminde geliştirdiği strateji ve hazırlıklar vardır. Karadeniz’deki doğalgaz rezervinin keşfini yapan sismik araştırma ve sondaj gemilerimizin alınmasıyla başlanmasında, madencilik alanındaki açılımlara kadar ülkemizin pek çok kazanımının altında Berat Bey’in imzası vardır” diye konuştu.

“IMF’ye bir kuruş borcumuz yok”

İki sismik araştırma, üç sondaj gemisi fiyatlarının bir otomobil fiyatı gibi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bunun adı finansı, parayı yönetmektir. Bunu başardığı içi kuduruyorlar. Bizim beş gemimiz var. Altıncısı da geliyor. Türkiye ekonomisini daha güçlü kılmak için tarihi öneme sahip uygulamaları, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde hayata geçirdik. CHP; bunlar faizcidir. Bunlar IMF’cidir. IMF temsilcileri ile kapalı kapılar arkasında pazarlık yapanlar bunlardır. Biz göreve geldiğimizde Türkiye’nin IMF borcu 23,5 milyar dolardı. Biz mayıs 2013’te IMF’ye olan borçları ödedik, borcu sıfırladık. Bay Kemal; bizim IMF’ye bir kuruş borcumuz yok. Bitti bu iş. Bize diyorlar ‘IMF’den borç alın.’ O sizin cibilliyetiniz, karakterinizdir. Bizde bu yok” ifadelerini kullandı.

“95 milyar dolar döviz rezervimiz var”

Merkez Bankası döviz rezervi ile ilgili eleştirilere cevap veren Erdoğan, “Bunlar sahtekar. ‘Merkez Bankası döviz rezervi sıfırlandı’ diyorlar. Göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şimdi 95 milyar dolar döviz rezervimiz var. Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervi 2013’te 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95’e indik. Biz yeniden 132’ye de 200’e de çıkarız. Çünkü biz bu işi biliyoruz. Bizim akıl hocalarımız Batı değil. CHP’nin akıl hocaları orada; IMF. Bizim akıl hocalarımız kendi içimizde. Biz birbirimizle dayanışma halimdeyiz. Bu adımları da böyle attık. Küresel sağlık krizinin damga vurduğu 2020’de hem arz hem talep cephesinde şoklar yaşayan dünya ekonomileri derinden sarsıldı. Küresel tedarik zincirlerinin ciddi yaralar aldığı, üretimden istihdama küresel ekonominin her alanda daraldığı bu dönemde Berat Bey’in sorumluluğunda aldığımız hızlı ve etkin tedbirlerle ülkemizin süreci en az zararla geçirmesini sağladık” dedi.

“Berat Bey yargıda hakkını arayacaktır”

Erdoğan, “Berat Bey de hukuk çerçevesinde bugün itibariyle tabii ki yargıda hakkını arayacaktır. Aynı şekilde ben de birçok dava açtım, açtığım her davayı da kazandım. Gideceğimiz tek yer yargı. Senin paran bol zaten. Senden bu parayı alıp onları fakir fukaraya dağıtacağız. Yapacağımız iş bu. Döviz rezervleri üzerinden Berat Bey aleyhinde yürütülen haksız ve seviyesizce kampanyanın amacı bu konuda bilgi sahibi olmak değil. Onları en kritik konularda bilgilendirdiğimizde ne yaptıkların biliyoruz. Bir süredir zaten ekonomik saldırı altında olan Türkiye’nin salgınla birlikte uluslararası alanda ortaya çıkan finansal dalgalanmalara karşı da tedbir gelişmesi gerekiyordu. Ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak için kontrollü ve planlı döviz işlemleri yapıldı. Bunun tamamı piyasa kuralları çerçevesinde ve hukuka uygundur. Ne dövizin buharlaşması ne istismar, haksız kazanç ne de hukuka aykırı işler söz konusu. Bu döviz işlemleri sayesinde ülkemiz, uluslararası alanda ciddi etkilere yol açan şoklara rağmen hedeflerine bağlı kalmayı başardı” ifadelerine yer verdi.

“İcraatta yarışın”

Erdoğan, şunları söyledi:

“CHP’nin aynı teraneyi söylemeyi sürdüreceğinden şüphemiz yok. Bizim muhatabımız millettir. Sözümüz de milletedir. AK Parti olarak Cumhurbaşkanlığı kabinesi olarak ülkemizin tüm imkanlarını değerlendirerek büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına devam edeceğiz. Tayyip Erdoğan’a, ailesine, çalışma arkadaşlarına saldırarak, vaktimizi ve enerjimizi çalarak bizi bu hedeften uzaklaştırmaya çalışanlara, ‘size buradan ekmek çıkmaz’ diyoruz. Gidin başka kapıya. Milletten size iktidar yolunu açmasını istiyorsanız; bizimle vizyonda, hedefte, yatırımda, projede, icraatta yarışın.”

“Çekilin bu ülkenin önünden”

CHP’ye eleştirilerini sürdüren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çekilin bu ülkenin önünden, bıktık sizden. Dikili bir taşınız yok be. Sorun bunlara; büyük şehirlerde su problemini aşmak kimin görevidir? Belediyenin mi yoksa merkezi yönetimin mi? Bu büyükşehir belediyesinin görevidir. Su Allah’ın nimeti, vereceksin. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesinin duyunu DSİ kanalı ile biz getirdik. Biz verdik biz. Büyükşehir getirmesi gerekirdi, yapamadı. ‘Her ne kadar İzmir bize oy vermiyorsa da buraya suyu getireceğiz’ dedik ev suyu DSİ ile buraya getirdik. Bizim anlayışımız bu. Türkiye’nin beka davasını korumak ve yüceltmek için çalışırken ülkenin demokrasi ve kalkınma mücadelesini ihmal etmiyoruz. Hala dimdik ayaktaysak, hala geleceğe güvenle bakabiliyorsak, bunu 18 yılda elde ettiğimiz kazanımlara borçluyuz.”

“Bu güzel İzmir’e yakışıyor mu?”

“Cumhuriyet tarihinde yapılanları tamamını 10’a katlayan yatırımlarımızın hiçbirinde destek göremedik, teşekkür almadık” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “İzmir’i nasıl sersefil bıraktıklarını görüyoruz. Havaalanından gelirken gördüm. Bu güzel İzmir’e yakışıyor mu? Böyle bir yapılanma yakışıyor mu? Ya siz ne işe yarıyorsunuz? Ne iş yaparsınız? Gecekonduları, kaçak yapıları niçin düzenlemiyorsunuz? Eliniz oralara değsin. Yapmazlar, yapamazlar. Çünkü bunlar bizim gibi dertli değil. Biz dertliyiz. Türkiye’nin en güzel şehri belediye hizmetlerinde ilk 10’a giremiyorsa durup düşünmek gerekiyor. Bunun sebebi ne kaynaktır ne de başka bir şey. Geçenlerde İzmir’de her tarafı sular bastı. Bir hanımefendi Bay Kemal’e ‘35 yıldır siz yönetiyorsunuz, altyapı niçin yapılmadı?’ diye soruyor. Doğru. Çünkü esnafın hepsinin dükkanını sular bastı.”

“Dertli olacaksın”

Deprem konutları hakkında bilgi veren Erdoğan, “Deprem konutlarında 6 ay sonra teslimata başlıyoruz. Yılsonuna kadar bitireceğiz. Bu söz Bay Kemal sözü değildir. Şayet bu konutları Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız değil buradaki mahalli idare yapacak olsaydı bırakın temeli, hatta projeyi henüz tespitler bile bitirilememişti. Yapamazlar. Dertli olacaksın. İçerideki rant kavgasından yatırımın kendisine sıra gelmezdi” diye konuştu. Kayyum atanan belediyeler hakkında da konuşan Erdoğan, “Üretimin durduğu, kandile devletin verdiği paranın gönderildiği, hizmetin olmadığı bu yerlere bugün de yarın da kayyum atamaya devam edeceğiz. PKK’lı teröristlerin haklarını savunmak için dünyayı ayağa kaldırmayı bilirler. Ankara’dan İstanbul’a terörle yürümeyi de bilir Bay Kemal. Türkiye düşmanlarının verdiği her malzemenin üzerine atlamayı da bilirler” sözlerine yer verdi.

Aday, İnan olacak

Erdoğan, şöyle konuştu:

“2023’te inşallah köhne muhalefet anlayışının tasfiye edildiği bir yol olacak. Gelin yeni anayasa ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında girme hedefimizle, bölgesel ve küresel güç merkezi olma iddiasıyla, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına dört elle sarılalım. Denizlerden uzaya kadar ülkelerin rekabette olduğu her yerde Türkiye’yi zirveye çıkaralım." Erdoğan ayrıca, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları’nın 15 Mart’ta yapılacak 6. olağan kongresinde başkanlığa, AK Parti İzmir Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadri İnan’ı aday göstereceklerini ifade etti.

“Hangi inde terörist varsa o inde biz de varız”

Aynı zamanda Hakkari ve Nevşehir’deki il kongrelerine de canlı bağlanan Erdoğan, “Bugünkü kongrelerimizi Anadolu’nun en batısı İzmir, ortasındaki Nevşehir ve en doğusundaki Hakkariye’ye uzanan, Türkiye’nin güzelliklerini birlikte kucaklayarak gerçekleştiriyoruz. İzmir de, Nevşehir de Hakkari de bizimdir. Türkiye’nin büyük zenginliğini hazmedemeyenler, milletimizi parçalamak, ülkemizi bölmek isteyenler her dönem aynı kirli zihniyetle birliğimize, beraberliğimiz, kardeşliğimize saldırmayı sürdürüyor” dedi. Erdoğan, “Hakkari, terörün acısını en çok çeken illerden biri. İzmir’de de, ülkemizin pek çok vilayetinde olduğu gibi terör saldırıları sebebiyle Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu illerinden göç eden çok sayıda vatandaşımız yaşıyor. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütlerini savunan, onların siyasi uzantılarını destekleyen aydınlar, STK’lar, siyasi partiler göremezsiniz. Ancak ülkemizde maalesef böyle bir kirli zihniyet hep ola gelmiştir bugün de vardır. Terör, 40 yıldır anne karnındaki çocuktan kundaktaki bebeğe, annelere ninelere, ak sakallı ihtiyarlara kadar herkesi katlediyor. Buradan sesleniyorum; ey CHP, ey Kılıçdaroğlu; Diyarbakır’daki annelerin semtine hiç uğradın mı? Diyarbakır’daki terör mağduru anneleri ziyaret ettin mi? Orada neler oluyor haberin var mı?” diye sordu. Erdoğan konuşmasının devamında, “Biz kendi devletinin arkasında dağ gibi duranlarla birlikte yol yürüyoruz. Biz Cudi’de varız. Biz Gabar’da varız. Biz Tendürek’te varız. Hangi inde terörist varsa o inde biz de varız. Oraları onlara mezar ettik” sözlerine yer verdi.

“Alçaklara hak ettiği dersi vereceğiz”

Kongrede konuşan ‘Son Başbakan’ ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, “Bu hafta kongreleri İstanbul kongresi ile tamamlıyoruz. Böylece 2023’e giden yolda ak kadroları; yeni bir heyecanla, inandığımız yolda, emin adımlarla geleceğe hazırlıyoruz. İzmir son aylarda önemli üzüntüler yaşadı. İzmir’de deprem oldu, sel felaketi oldu, hortum oldu. Acılarımızı hep beraber paylaştık. Zor günde İzmir’in yanında Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz vardı. 3 ay geçti depremden. Bugün depremde yuvalarına kaybedenlerin konutlarının temelini atıyoruz. Yok olan canlar geri gelmiyor. Depremde hayatını kaybeden bütün hemşehrilerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye, emperyal güçlerin oyuncağı olan terör örgütünün alçakça bir cinayetine şahit oldu. Terörle kol kola yürüyenlerin foyaları ortaya çıktı. Türkiye’de vatanımızı böldürtmeyeceğiz, milletimizin kardeşliğine halel getirmeyeceğiz, alçaklara hak ettiği dersi vereceğiz” diye konuştu.

“Helalleşme günü”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, şu ifadelere yer verdi: “Gittiğim her il kongresinde konuşmama helalleşme ile başlıyorum. Bugün bizim düğün günümüz ama aynı zamanda helalleşme günümüz. Her ilde bu sözü söylerken hafızamda ve gönlümde İzmir’in AK Parti neferleri olmuştur. 20 sene geride bıraktık. Bunun 19 senesinde iktidardık. 15 seçim kazandık. Darbe teşebbüslerine karşı durduk. Yolsuzluk kılıfına büründürülmüş darbe girişimlerine karşı durduk. Bir gün olsun ‘acaba’ demeyen, 20 sene boyunca sokak sokak gezen, bayrak asan, ‘eşimin önüne yemek koyamadım’ demeyip çalışan hepinizden Allah razı olsun. Her türlü engellemelere rağmen inandığımız yolda yürüyerek bugünlere geldik.”

“Türkiye’nin başka yerinde yağmur yağmıyor mu?”

Önceki dönem Ekonomi Bakanı ve önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci ise, şunları söyledi:

“İzmir tarihçilerin dediği gibi gök kubbe altındaki en güzel topraklar. Anadolu’nun incisi, Türkiye’nin gözbebeği İzmir; Allah’ın izniyle çıktığımız bu yolda İzmir’i Türkiye’ye kazandıracak mıyız? Genel hizmetler olarak İzmir’de muhteşem hizmetler yapılıyor ama yerel hizmetler olarak ak belediyecilik İzmir’e gelecek mi? İnşallah o gün İzmir hizmetlerle tanışacak. İzmir, Cumhur İttifakı’nın birinci geldiği şehir olacak. 2019 mart belediye seçimlerinde ‘bunlar bugüne kadar bir şey yapmadı ve yapmayacaklar’ dedim. 2 yıldır taş üstüne taş koydular mı? İzmir’in en ufak sorununu çözdüler mi? Türkiye’nin başka yerinde yağmur yağmıyor mu? Niye yağmur yağdığında İzmir çamur deryasına dönüşüyor? Bunu çözerse AK Parti çözer."

“Bugün İzmir’in düğünü”

Mevcut başkan Kerem Ali Sürekli de, “Bugün bize muhteşem bit gün yaşatıyorsunuz. Bugün İzmir’in düğünü. Sizlerle her zaman her yerde beraberiz. Gece gündüz demeden; pandemi, sel, deprem demeden biriz, beraberiz, hep birlikte İzmir’iz, hep birlikte Türkiye’yiz. Bugün önemli bir sürecin başlangıcındayız. Sayın Başkan, ‘Kerem Ali, git İzmir’de 2023 ve 2024 hazırlıklarını yap’ demişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın emirlerini yerine getirdik, kolları sıvadık. 22 aydır sizlerle beraber gece gündüz demeden çalıştık. Hedeflerimiz büyük. 2023’te seçimlerde Cumhurbaşkanımızı Cumhur İttifakı olarak en yüksek oyla birinci yapacağız, birinci parti olacağız. Bu bize işaret fişeği olacak. Nihai hedefimiz, 2024’te başta Büyükşehir olmak üzere birçok ilçeyi Cumhur İttifakı kazanacak” dedi. (İHA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İzmirlilerden büyük ilgi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’in Bayraklı ilçesinde deprem konutları temel atma töreninin ardından İzmirli vatandaşların sevgi gösterileriyle karşılaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’in Bayraklı ilçesi Mansuroğlu Mahallesi'nde İzmir depreminin simgesi haline gelen Rıza Bey Apartmanı'nın olduğu bölgede gerçekleştirdiği deprem konutları temel atma töreni ve Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu'nun açılışının ardından bölgedeki ‘Çorbacı İsmet Usta’ isimli iş yerini ziyaret etti. İzmirlilerin sevgi gösterileriyle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çorbacı ziyaretinin ardından kendisini bekleyen vatandaşlarla sohbet etti. Kendisine tezahüratlarla karşılık veren vatandaşları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra beraberindeki bakanlarla birlikte Göç Konferansı'na katılmak üzere alandan ayrıldı. (İHA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan binalarda güçlendirme yerine yenileme çağrısı
İzmir’de deprem konutlarının temel atma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Buradan imkanı olan vatandaşlarıma afet riski altındaki binalarını hızla güçlendirmeleri veya gerekiyorsa yenilemeleri çağrısında bulunuyorum. Üzmeyim, kırmayım ama şahsen ben güçlendirmekten değil, yenilemekten yanayım" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ekim tarihinde İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde çöken ve ağır hasar görerek ilk etapta acil yıkımı gerçekleştirilen 71 binanın bulunduğu alanlarda yeni yapılacak konut ve iş yerlerinin temel atma törenine katıldı. Erdoğan, törende ayrıca Göztepe Gürsel Aksel Stadı’nın da açılışını yaptı. Depremde yıkılan ve 38 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı’nın bulunduğu alanda gerçekleştirilen törende Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan 7 proje alanında yapılması planlanan ve TOKİ Başkanlığı tarafından ihale edilen yıkılan alanlardaki bin 444 konut, 208 iş yeri ve rezerv alanda bulunan 397 konutun temeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tören alanından verdiği talimatla atıldı.
 
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen inşaatları geçtiğimiz aylarda başlayan ve inşallah kısa süre teslim etmeyi hedeflediğimiz konutların hayırlı olmasını diliyorum. 30 Ekim’de yaşanan depremde hayatını kaybeden İzmirli kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Afetleri engelleyemeyiz ama yıkıcı etkileri azaltabilir, afet sonrası oluşan yaraları sarabiliriz. Bugün5 bin deprem konutumuzu da hızla hayata geçiriyoruz. Depremin hemen ardından başlattığımız çalışmalarımızla 7 ayrı alanda hemen inşaatlara başladık. Bugün ilk etapta deprem nedeniyle yıkılan alanlarda bin 444 konut ve 208 dükkan ile rezerv alanımızda yapılacak 397 konutumuzun temelini atıyoruz. Yerinde gerçekleşen deprem dönüşümü 75 bin metrekarelik alanda yürütülüyor. Bu konutların yatırım değeri 800 milyon liradır. İzmir’de depremin hemen ardından riskli yapı kira yardımı, tahliye, tespit ve yıkım işleri için 15 milyon lira kaynak aktardık. Depremden 10 ay sonra 2021 yılının Ağustos ayı itibariyle konutların teslimine başlıyoruz. Etaplar halinde toplam 5 bin konutu teslim edeceğiz. Bayraklı’da inşa ettiğimiz konutları İzmir’in ihtiyaç duyduğu stok dönüşüm konutu olarak da kullanacağız. Bu rezerv alanı 3 milyon 750 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Depremden etkilenen Karaburun ilçemizin köylerinde de köy evlerini yapacağız. Şu an da törenimi gerçekleştirdiğimiz Rıza Bey Apartmanı alanında ise farklı bir projeyi hayata geçiriyoruz. Enkazının altından 38 vatandaşımızın cansız bedenin çıkarıldığı depremin üzerinden 91 saat geçtikten sonra sağ olarak ulaşılan Ayda bebeğimizin sevinciyle 84 milyon hep birlikte kucaklaştığı yer burasıdır. Bu alana depremde kaybettiğimiz vatandaşların hatırlarını yaşatacak, hem de deprem bilincinin hafızalarda kalacağı bir yer olarak düzenleyeceğiz. Rıza Bey Apartmanı sakinlerine de burada ev sahibi olmak isteyenler için de aynı bölgede konutlarını yapıp teslim edeceğiz. İzmir’de kentsel dönüşüm çalışmalarımızı hızlandırdık. Son 8 yılda İzmir’de riskli yapı olarak bilinen 20 bine yakın binanın 18 bine yakınında yıkımları gerçekleştirdik. Şehirdeki kentsel dönüşüm sürecini vatandaşımızın rızası alınarak, hızlı bir şekilde yürütmeyi hedefliyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında İzmirli vatandaşlarımız için 254 milyon lirası riskli yapı kira yardımı olmak üzere, 406 milyonluk kaynağı kullandık. TOKİ ile 27 bin 170 adet konut ve sosyal donatı inşa ettik. Dar gelirli vatandaşlarımızın konut sahibi yapmak amacıyla başlattığımız 50 bin ve 100 bin konut kampanyaları kapsamında İzmir’de 6 bin 470 konut ve 109 dükkan inşa ediyoruz. 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi kapsamında İzmir’e 148 bin metrekare yüz ölçüme sahip 2 adet millet bahçesi yapıyoruz. Çiğli ve Bergama’da hayata geçireceğimiz millet bahçelerimiz toplanma alanı olarak da kullanılabilecek. Son 18 yılda eski rakamla 80 kat trilyon şimdi ise 80 milyar ile en çok yatırım yaptığımız illerden biri İzmir’dir. Eğitimde 10 bin 630 adet yeni derslik yaparken, 3’ü devlet olmak üzere 4 yeni üniversite kazandırdık. İzmir’in dört bir yanında 69 spor tesisi inşa ettik. Biraz sonra açılışını yapacağımız 20 bin seyirci kapasiteli Göztepe Gürsel Aksel Stadı da bunlar arasındadır. İzmir’de ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 7 milyar lirayı aşan yardım yaptık. Sağlıkta 120 sağlık tesisi inşa ettik. 2060 olan yatak kapasitesi olan Bayraklı Şehir hastanesiyle birlikte 8 hastanemizin yapımları devam ediyor. İzmir’in bölünmüş yol kapasitesini arttırdık. Demir yollarında Aliağa-Selçuk arasındaki İZBAN’ı şehrimize kazandırdık. İzmir-Ankara hızlı tren hattını yapımı devam ediyor. Halkapınar-otogar metro hattını ihalesine yakında çıkıyoruz. İzmir körfez geçişi projemizin etütleri bitti, imar planı çalışmaları ise sürüyor. Adnan Menderes Havalimanı’nın baştan aşağı yenilemesini yaptık ve şu an hizmette. 29 baraj ve 8 gölet inşa ettik. 12 baraj daha inşa ediyoruz. İzmirli çiftçilerimize 5 buçuk milyar lira tutarında destek verdik. 3 yeni organize sanayi bölgesi, 3 yeni teknopark, 93 araştırma ve geliştirme merkezi ve 29 tasarım merkezini kurduk. İzmir’deki 26 ilçemize doğalgaz getrdik. İnşallah kentsel dönüşüm çalışmalarını da hızla tamamlayarak şehrimizin geleceğine daha güvenle bakmasını da sağlayacağız. Önümüzdeki dönemlerde İzmir’i tarihine ve potansiyeline uygun çok daha büyük projelerle tanıştırmak için sabırsızlanıyoruz” dedi.

"Üzmeyim, kırmayım ama şahsen ben güçlendirmekten değil, yenilemekten yanayım"
2012 yılında büyük bir kentsel dönüşüm hareketi başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkemizin afet gerçeğinde hareketli 2012 yılında büyük bir kentsel dönüşüm seferberliği başlattık. 81 ilimizin ve 922 ilçemizin tamamındaki riskli binalarda kentsel dönüşüm kapsamına aldık. Bugüne kadar 1 buçuk milyon konutun dönüşümümü sağladık. Acil dönüşmesi gereken 1 buçuk milyon konutun her yıl 300 bin inşaatla 5 yıl içerisinde bitirmekte kararlıyız. Türkiye genelinde bugüne kadar TOKİ tarafından 1 milyon adet depreme dayanaklı sosyal konutun üretimini gerçekleştirdik. Böylece 5 milyon kardeşimizin sıcak yuvalarına 10 binlerce kardeşimizin yeni işyerlerine kavuşmasını temin ettik. İnşallah bir milyonuncu konutun anahtarını da hak sahibi vatandaşımıza takdim edeceğiz. Ülkemizin her yerinde devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarında vatandaşımıza mali konularda kolaylıklar sağlayacak düzenlemeleri de hayata geçirdik. Son olarak konutlarını riskli yapı statüsüne dönüştüren vatandaşlarımız için mevcut yapılarının bir buçuk katına kadar yapacakları inşaat taahhüt işlerinde KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indirdik. Ayrıca yapılarını kentsel dönüşüm kapsamında yenileyen vatandaşlarımızın kullanacağı kredi miktarlarını arttırdık. Mesela binasını dönüştürecek hak sahibi vatandaşlarımızın bankalardan kullanacağı kredi miktarını 125 bin liradan 200 bin liraya bina güçlendirme kredisini de 50 bin liradan 80 bin liraya kadar çıkardık. Konut alımları için toplam kredi tutarını da 625 bin liradan 1 milyon liraya yükselttik. Tüm kurumlarımız ve imkanlarımızla vatandaşlarımızla el ele vererek inşallah bu süreci tamamlayacağız. Elbette afetlerin beklemeye geçmediğini, her an yeni afetlerle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Buradan imkanı olan vatandaşlarıma afet riski altındaki binalarını hızla güçlendirmelerini veya gerekiyorsa yenilemeleri çağrısında bulunuyorum. Üzmeyim, kırmayım ama şahsen ben güçlendirmekten değil, yenilemekten yanayım. Gelin güçlendirmeyi değil, yenilemeyi tercih edelim. Hem proje bazında hem de yenilemeyle çok daha farklı ve çok daha güçlü bir imkana sahip olacağız. Bugüne kadar edindiğim tecrübeler bana bunu gösteriyor. Hiçbir hesap, afette karşılaşabileceğimiz yıkımlardan ve acılardan daha değerli, daha üstün olamaz. İnşallah çok geç olmadan her bir vatandaşımızın kurumlarımızla iş birliği içerisinde bu dönüşümü hızla tamamlayacağına inanıyorum. Vatandaşlarımız TOKİ ile bu adımı atmak isterse bu kez de biz TOKİ olarak işe girer, burada adımlar atar 50 bin, 100 bin adet hedefimizle varız. Şu Karabağ’ı biz ne zaman farklı bir hale getireceğiz. Karabağ acaba nasıl bir modern şehir haline getireceğiz bunun özlemi içerisindeyim. Bu güzel İzmir’imize o bölge bu haliyle hiç yakışmıyor. Bu duygularla bir kez daha temelini attığımız deprem konutlarının şehrimize ve hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu yıl bitmeden tüm deprem konutlarını hak sahiplerini teslim etmeyi planlıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından canlı bağlantı ile Göztepe Gürsel Aksel Stadı’nın açılışını yaptı ve daha sonra İzmir’deki deprem konutlarının temelini eş zamanlı olarak atılmasının talimatını verdi.
 
Törende konuşan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, son 18 yılda İzmir’in yaşam kalitesini yükseltilmesine yönelik birçok yatırım gerçekleştirildiğini belirterek, “Yapılan iyileştirmeler ilimizin sosyal ekonomisine büyük katkılar sağlamıştır. Devletimizin İzmir’e bakışı, yakın ilgisi, hiçbir zaman esirgemediği desteği, bize güç vermektedir. Bugün deprem konutlarımızın temelini atıyoruz. Deprem sonrası maddi kayıpların telafileri olur ancak telafisi olmayan can kayıplarımız var. Huzurlarınızda bir kez daha hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Temel atma törenimizin İzmir’imize hayırlar getirmesini diliyorum” dedi.

"Milletçe tek yürek olduk"
30 Ekim tarihini hiçbir zaman unutmayacaklarını vurgulayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, “30 Ekim'i unutmayacağız. 30 Ekim milletimizin, 84 milyonun İzmir için hüzne boğulduğu tarihtir. Depremle birlikte sadece evlerimiz yıkılmadı, 117 canımızı yitirdik. İzmir, Elazığ, Malatya başta olmak üzere deprem nedeniyle kaybettiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İzmir’de depremin ilk anından itibaren vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için el ele verdik. Milletçe tek yürek olduk. Büyük bir özveriyle çalıştık. Kısa sürede arama kurtarmalarımızı, 10 gün içerisinde de hasar tespit çalışmalarını tamamladık. Ayrıca İzmir’deki riskli binaların durumunu tespit ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde 2012 yılında İstanbul’dan başlattığı kentsel dönüşüm seferberliğini Türkiye’nin her yerinde daha da hızlandırdık. 1 milyonluk konutun dönüşümünü Sayın Cumhurbaşkanımızı liderliğinde tamamladık. Acil dönüştürülmesi gereken bir buçuk milyonluk binanın dönüşümünü de kısa sürede yapacağız. Bugün İzmir tarihinin en büyük deprem dönüşüm hareketini başlatıyoruz. Bugün, İzmir’in çevresini, çehresini ve geleceğini değiştirecek bir günün miladi olacaktır İzmir’imizde salgın ve kış şartlarına rağmen tek bir dakika bile ara vermeden hızlı bir şekilde çalışmalarımızı devam ettirdik. Ağustos ayı itibariyle Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle yeni yuvalarımızın tesliminin gururunu hep birlikte yaşayacağız. Bugün Bayraklı’da 7 alanda bin 841 konutun inşasına başlamış oluyoruz. Kültürel ve sosyal alanlarıyla en güzel şekilde bu projelerimizi tamamlayıp İzmirli kardeşlerimize teslim edeceğiz. Bugün sadece bir deprem dönüşümü yapmıyoruz. Altyapısı ile üst yapısıyla çevre yatırımlarıyla İzmir’i yeniden inşa ediyoruz” diye konuştu.

“Önümüzdeki hafta depremden sağ kurtulan Buse’nin düğününe katılacağım”
Törende bir konuşma yapan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de, “Güzel İzmir’imiz çok kötü anılacak olayın üstesinden çok iyi bir şekilde gelmiştir. Depremin ilk dakikalarıyla beraber ben de alana intikal ettim. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla iyi bir çalışma yapıldı. İzmir’in derdini çözmek istedik. Allah’a şükür de bunu gerçekleştirdik. Emeği geçen bakanlıklarımıza, AFAD’ımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Hepimiz için zor günlerdi. İnşallah bende önümüzdeki hafta depremden sağ kurtulan Buse’nin düğününe katılacağım” diyerek, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diledi.
 
“Yapmamız gereken tedbirlerimizi el birliğiyle alabilmektedir”
Ülke olarak afet bölgesinde olduğumuzu vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Sürekli olarak afetlerle karşı karşıyayız. Elbette ki afetlerin zamanı yoktur, ne zaman olacağını, ne şiddete olacağını bizim bilmemiz mümkün değil. Bunu İzmir depreminde de yaşadık. Giresun’daki sel afetinde de yaşadık. Elazığ ve Van’da da yaşadık. Yapmamız gereken tedbirlerimizi el birliğiyle alabilmektedir. Deprem öncesi afet anında yapacaklarımız, afet sonrası yapacağımız iyileştirme çalışmaları bizim sorumluluğumuzdadır. Elazığ’da depremde yıkılan konutların yerine yapılan yeni konutlarını teslim ettik. Yıl sonuna kadar da tamamı teslim edilecektir. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi vatandaşının karşı karşıya kaldığı bu sorunla hem onları dinleyerek hem de onların gönlünü alarak bu kadar kısa sürede çare oluşturmak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

“Yıkılan evler geri gelir ama giden canlar geri gelmiyor”
Eski Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım da 30 Ekim’de İzmir’in büyük bir felaket yaşadığını ifade ederek, hayatını kaybeden 117 kişiye rahmet diledi. Yıldırım, “İlk andan beri Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde İzmir tek vücut oldu. Bakanlarımız, büyükşehir belediye başkanımız bütün kurumlarımız el ele vererek zamanla yarışmak suretiyle enkaz altından sağ olarak insanlarımızı kurtarma yarışına girdi. Yıkılan evler geri gelir ama giden canlar geri gelmiyor. Rabbim hayatını bu depremde kaybedenlere rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Hemen akabinde çevre ve şehircilik bakanlığımız çalışmalarına başladı. 3 ay gibi kısa bir sürede birçok noktada yıkılan bu evlerin daha güzelini yapmak için bugün temel atma noktasına getirdi. Ağustos ayı sonuna kadar burada binalar yükselmiş olacak ve hak sahibi vatandaşlarımızı binalarına yerleşecek. Sayın Cumhurbaşkanım, biz 17 Ağustos depremini de yaşadık. O zaman siz büyükşehir belediye başkanıydınız, ben de sizin genel müdürünüzdüm. Ankara’nın 2 gün sonra açıklamasını duyabildik. O depremde imdada yetişen yine sizdiniz. İlk gün İstanbul deniz otobüsleri ile 2 bin 500 yaralı depremzedeyi hastanelere taşıdık. Türkiye o günlerden bu günlere çok mesafe kat etti. Artık her türlü felakette anında vatandaşımızın yanında olan devletimiz var. Ülkemizin her tarafı deprem kuşağında. Deprem öldürmez, bilinçsizlik ve bilgisizlik öldürür diye düşünüyoruz. Bugün İzmir’imize kazandırdığımız konutların hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. (İHA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün son günlerde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını belirterek, “Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) düzenlenen “Göç: Önümüzdeki 20 Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” başlıklı uluslararası konferansa katıldı. Konferansın açılışına ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Konferans öncesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası ve Korosu bir dinleti sundu. Ardından “Göç ve Suriye-Bir Kronoloji” başlıklı film gösterildi.
Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizdeki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşleri de hızlanıyor. Terörden temizlediğimiz bölgelere sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye’deki istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını görüyoruz. PKK/YPG’nin kalleş saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” diye konuştu.

“Sınıfta kaldılar”
Konferansta göç olgusu hakkında konuşan Erdoğan, “Göç konusunun son zamanlarda küresel mesele olarak dünya gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Göçmen sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişi sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı 26 milyona yaklaştı. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmekte. Bu insan hareketliğinde içimizi acıtan pek çok manzara ile karşılaşıyoruz. Güvenli gelecek kurma ümidi ile çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra Çölü’nün kızgın kumları binlerce umut yolcusunun mezarı oldu. Aylan bebek başta olmak üzere Ege’de yaşanan insanı dramları hiçbirimiz unutmadık, unutamayız. Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz’de değil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri kendilerini ölüme itenler tarafından Ege’nin sularına gömülmüştür. Sadece 2020 yılında Ege’de 9 bine yakın geri itme vakası yaşandı. Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Göç konusunda batılı devletler sürekli şikayet etse de bu meselede asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine zengin devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doğrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor” ifadelerine yer verdi.

“Türkiye, tek taşına ev sahipliği yapmaktadır”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500’ünün 25 batı ülkesine yerleştirildiği bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye, sayıları 4 milyonu bulan sığınmacılara tek taşına ev sahipliği yapmaktadır. Sınırları açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırları kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür. Hatta Türkiye ve Yunanistan sınırında mültecilere güvenlik güçleri tarafından açıkça zulmedildi, utanç verici sahneler yaşandı. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı değildir. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana biz kapı açtık. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneğine biz sahibiz. Tarih boyunca başı dara düşen herkese güvenli bir liman, şefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi dini, kültürü, ırkı nedeniyle geri çevirmedik. Suriye’deki çatışmalar başladığından bu yana bu tarihi sorumluluğumuzu bir kez daha yerine getirdik. Maddi imkanları bizden kat kat yüksek olan ülkeler mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık.”

“Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke?”
Obama ile telefon konuşmasını da anlatan Erdoğan, “Obama görevdeyken, bir gece şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu, bu konuda özellikle kapılarımızı açma noktasında destek istedi. ‘Şu anda bunlar nasıl olacak?’ dedim. Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Aldığım cevap şu; ‘biz gerekirse uçaklarla her türlü mühimmatı indireceğiz.’ Yapacağınız bu operasyona ben katılamam. Çünkü o operasyonun ötesini görüyorum. Ötesinde ciddi bir savaş söz konusuydu. Nitekim öyle oldu. O olayla birlikte on binlerce Kürt kardeşimiz o operasyonda öldü. Buna rağmen kapılarımızı açtık. Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep’teki Arap kardeşlerimize de biz sahip çıktık. Müslümanlar yanında Hristiyanlara, Ezidilere, Süryanilere ve farklı inançtan birçok insana kapımızı sonuna kadar açtık. Şu anda Suriye kuzeyinde bakıyorsunuz Amerikalı bir general diyor ki ‘Biz şu anda PKK/YPG/PYD, bunlarla beraberiz.' Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke? Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir dertleri yok. Dert başka. Hala terörle, teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Dostlar, dostluğunu icra ettiği müddetçe biz de gönlümüzü açarız ama etmezlerse bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız” dedi.

“6 milyar avro halen tam olarak gönderilmedi”
Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde büyük bir göç krizini engellediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunu inancımızın, imanımızın kültürümüzün gereği olarak yaptık. Ülkemize verilen sözlerin çoğunun tutulmadığını gördük. Hepinizin bildiği tanıdığı liderler İdlib’te, Suriye’nin kuzeyinde ‘briket konutlar yapalım’ dedik. ‘Ne kadar yaparsınız?’ diye sorduğumuzda, ‘Ne kadar yapalım?’ dediler. 50 bin, 100 bin konut istediğimizi söyledik. ‘Bir kısmını siz üstlenin’ dedik. Verdikleri sözü getirmediler ama biz orada 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki bu insanları çadırlarda yaşatmayalım. Avrupa Birliği Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya geldiğimizde hep yalan, hep yalan. Şu kadar verdik, bu kadar verdik. Nereye verdiniz? Doğru konuşmuyorsunuz. 18 Mart mutabakatı ile bize taahhüt edilen 6 milyar avro, aradan geçen süreye rağmen halen tam olarak gönderilmedi. Uluslararası basın kuruluşları bile bu gerçeği görmeye yeni yeni başladı. Uluslararası bir medyada yer alan habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye’dir. Temel katliamların önündeki yegane engel de Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler belli. Biz paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız."

“Farklı adımlar atacağız”
Göçle kurulan, ataları göçmen olan toplumların göç meselesine salt güvenlik odaklı anlayışla yaklaşmasının büyük çelişki olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Göç olgusuna geniş perspektifle bakılması gerekiyor. Suriye bağlamında yaşanan bize; duvarları yükseltmenin, sınırları dikenli tel örgülerle çevirmenin, botları batırmanın çare olmadığını göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerin kıt kaynakları ile yetiştirdiği nitelikli insanlarını, beyin göçünü teşvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak, ahlaki bir tavır değildir. Bu tür politikalar, göçe kaynaklık eden sorunların düşmanlığının ve İslam karşıtlığının körüklenmesi suretiyle gelineceğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Korona virüs, göçmenlerin durumlarını daha da zorlaştırmıştır. Asıl yüzleşilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır. Her yıl insanların evlerini terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göçle ilgili önyargılarını bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere katkıları da görmek gerekiyor. Ülkemizde eğitim görmüş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. Değişen şartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceğiz.”
 
“Anlatmaya devam edeceğiz”
Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Botları şişleyenleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Komşu Yunanistan'ın polisiyle, sahil güvenliği ile nasıl botları şişleyerek batırdığını, savunmasız insanların nasıl o denizin sularında öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçeği dünyaya anlatıyoruz. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor ama biz anlatmaya devam edeceğiz.”
DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da, “Dokuz Eylül Üniversitesi, sahip olduğu ilke ve değerleri ile 39 yıldır 17 fakülte, 10 enstitü, 39 uygulama ve araştırma merkezi, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu ile aziz milletimizin ve insanlığın selameti için çalışmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi, 75 bin mensuba sahiptir. Salgında olağanüstü gayret göstererek sağlık hizmeti sunan, uzaktan eğitim faaliyetlerini titizlikle yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi Ailemiz, ülkemizin ve bizlerin gurur kaynağını teşkil etmektedir. Bizler için bilim araştırmaları ve AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek, milli değerlerimize bağlı kuşaklar yetiştirmek, kalkınma ve refah odaklı uluslararası stratejilerini desteklemek önem teşkil ediyor. 2,5 yıldır görev süresi boyumca ilkeleri başarmanın onurunu yaşadık” diyerek DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı.
 
“Uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını bekliyoruz”
Göç konusuna da değinen Hotar, “Son 10 yılda Orta Doğu coğrafyasında milyonlarca insan farklı ülkelerde yaşam mücadelesi veriyor. Libya’dan Mısır’a, Tunus’tan Suriye’ye kadar ortaya çıkan karışıklık, en acı göç dalgasının yaşanmasına neden oldu. Türkiye kararlı ve isabetli adımlar atarak açık kapı politikası izledi. Uygulamaları ile dünyaya örnek oldu. Bilim dünyası temsilcileri olarak uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını ve duyarlı olmasını bekliyoruz. Sığınmacıların sorunlarını uluslararası toplumun sorunu olduğunu düşünüyoruz. Ülkemiz bu konuda başarılı adımlar attı ve geçici koruma altımdaki sığınmacılara insani yardımları yaptı, yapmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. (İHA)