“Açlık en akıllı balıkları bile oltaya getirir” Goethe

Değerli okurlar,
Anımsayacağınız üzere önceki yazılarımdan bir tanesinde “kariyerinde başarılı olmak” olgusunu sizlere paylaşmıştım. Zira işveren ve çalışan kesimin karşılıklı beklentilerinin bir uzantısı olarak bir tarafın istihdam ederken talebi malın üretim ve satışı iken, diğer tarafın beklentisi ise geçimini sağlamak için kariyer beklentisinin yanın ücret, gelir beklentisidir. Bu ücret veya gelir olarak adlandırdığımız maddi olgu ise kaynağını doğal olarak milli gelirden almaktadır. 
 Milli gelirin bireyler ve işletme sahipleri arasında paylaşım biçimi ekonomik ve sosyal bakımlardan son derece önemlidir. Gelir dağılımının kökeninde ekonomik, siyasal ve toplumsal etkenler bulunmaktadır. Gelir dağılımını biçimlendiren etkenlerin başında üretim araçları mülkiyeti gelmektedir. Mülkiyetin eşitsiz dağılımı gelir dağılımını etkilemektedir fakat gelir dağılımı mülkiyetin dışında, kamu hizmetlerinin düzeyi, maliye politikası, sosyal kurumlar ve politikalar, toplumsal-geleneksel ilişkiler, işgücünün örgütlenme düzeyi, dikey ve yatay hareketliliği ve nihayet toplumun demokratikleşme düzeyi, siyasal katılma biçimleri gibi faktörlerden de etkilenmektedir.
Yoksulluk sınırında bulunan bireyler için yoksulluğun aşılmasında en önemli unsurlardan birisi yoksulların yoksulluk sınırının üzerine çekilmesidir. işte tam da bu noktada amaç asgari ücret tespitidir. Adaletsiz gelir dağılımının iyileştirilmesinde asgari ücret tespitinin en etkin ve en önemli araç olması uluslararası kuruluşlarca da tanımlanmaktadır. Nitekim kısa dönem politikaları olarak asgari ücret tutarı dört, beş kişilik ortalama aile büyüklüğünün en azından minimum gıda ihtiyacını karşılamalıdır. Uzun dönem politikaları olarak ise asgari ücret tutarı dört, beş kişilik ortalama aile büyüklüğünün en azından minimum gıda ihtiyacının yanı sıra sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile barınma ihtiyacını da karşılamalıdır.
Değerli okurlar bu konuda gerekli olan husus ise mevcut ekonomik sosyal konsey olgusunun güçlendirilmesidir. Zira ekonomik ve sosyal konsey olgusu mevzuatımızda yasal dayanağını çok önceden almıştır. Yasa hazırlama sürecinde toplumsal mutabakatı yerine getirme noktasında işçi, işveren, hükümet ve muhalefet arasında adeta bir köprü görevi görmektedir. İşte bu köprü ne kadar etkin kullanılırsa, tarafların birbirlerini o derece etkin bir şekilde tanıyacak, dert ve sorunlarına etkin çözümler üretilebilecektir. 
Tüm ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere,
Bereketli günler dileğiyle,