Ülke olarak çalkantılı bir dönemden geçiyoruz. Bir taraftan Suriye ile olan gergin ilişkiler diğer yandan aynı toprakta yaşayan aynı havayı soluyan aynı suyu içen insanlarımız arasındaki gerginlik.  Birlik ve beraberliğe en ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde iki önemli bayramı bir arada kutluyoruz. Ortak milli ve dini değerlerimizden iki bayramın aynı ana denk gelmesi de çok dikkat çekici bir nokta oldu benim açımdan.

Türkiye ve Suriye, nüfuslarının büyük bölümünü Müslümanların oluşturduğu aynı dinsel değerler çerçevesinde aynı inançlara sahip iki halk ve yine aynı bayramı kutluyor. Aslında birbirimizden hiçte farkımız yok.  Yaşadığımız coğrafyayı düşününce artık yeteri kadar kan aktığını görmemiz gerekiyor. Çocuklara savaş değil barış armağan etmeliyiz.  İşte bu gergin ortamda ortak dini değerimiz olan Kurban Bayramı’nın tüm İslam alemi için barış ve huzur getirmesini temenni etmekten başka bir şey yapamıyorum…

 

***

 

İçerdiği; laiklik, demokratik yaşam biçimi ve sosyal hukuk devleti ilkeleriyle Cumhuriyet asla vazgeçilmeyecek bir yönetim biçimidir. Her türlü olumsuzluklara rağmen, koşullar ne olursa olsun, ülke olarak Atatürk ilke ve devrimlerinden, aydınlanma felsefesinden, laiklikten ödün vermemenin tek kuralı yine cumhuriyete sahip çıkmaktan geçmektedir.

Siyasi kutuplaşmanın yaşandığı kin ve nefret tohumlarının serpildiği ülkemizde; barış ve huzur içinde yaşamak istiyorsak, Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, Çerkezi, Abazası ile Hıristiyanı, Zerdüştü, Ermenisi, Musevisi, Süryanisi'yle bu cumhuriyete sahip çıkmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir…

Ulusal birlik, bütünlük ve dayanışma Cumhuriyetimizin 89. yılının temel değeridir. 89 yaşındaki Cumhuriyetimizi en içten duygularla kutluyorum.

Hoşça kalın, dostça kalın…