MELİS APAYDIN İDE / EGE MECLİSİ - İzmir’in kalbi Kemeraltı’nın aktarları yıllara meydan okuyor. 1952'de Kestanepazarı'nda açılan Yelken Baharat’ı üçüncü kuşak olarak işletmeye devam eden Yılmaz Yelken ile mesleğin inceliklerini konuştuk.

 

Mesleğe ne zaman başladınız?

Yılmaz Yelken: Ben doğduğumda bu işin içine girmiş oldum. Çünkü mesleğe ilk başlayan dedemdi. Babam dedemden, ben babamdan devraldım. Çocukluğum, gençliğim, tüm hayatım bu dükkanda geçti. Tezgahın her bir köşesinde mazinin izleri var.

 

Dünden bugüne çarşıda nelere değişti?

Yılmaz Yelken: Şimdi her semt bir pazar. Her şey her yerde bulunuyor. İnsanlar Kemeraltı’na inmektense kendine en yakın yerde işini halletmek istiyor. Bu yüzden eskiyle bugünü kıyaslamak çok zor. Bir dönem evinde baharat eksiği olan her İzmirli mutlaka bize uğrardı. Şimdi işler değişti.

 

Ama yine de siz yılların emekçisi olarak diğerlerinden farklısınız öyle değil mi?

Yılmaz Yelken: Tabi, şimdi bizim bilgimizle, yeni olanlar denk olamaz. Biz yıllardır bu işin içindeyiz. Bu yüzde her şeyin iyisini burada satıyoruz. Bizi bilen, müdavimiz olan zaten başka yere gitmiyor.

 

Burada hangi ürünleri bulmak mümkün?

Yılmaz Yelken: Şifalı bitkiler, her çeşit toz boya, şifalı yağlar, kurutmalıklar (Antep ve Nazilli yöresinin patlıcanı, biberi), domates kurusu ve baharat satılıyor. Ürünlerin bir kısmı ithal, bir kısmı yöresel.

 

En çok satılan hangisi?

Yılmaz Yelken: Kışın ıhlamur, adaçayı, zencefil çok satılır. Yazın zayıflama çayları çok gider. Her mevsim buradan alınacak bir şey illa ki bulunur. Rengarenk tezgah önünden geçenlerin dikkatini bir şekilde çeker.

 

Sizin özellikle tavsiye etiğiniz bir ürün var mı?

Yılmaz Yelken: Bizim kurutmalıklarımız meşhurdur. Antep yöresinden, Nazilli yöresinden kurutmalıklarımız var. Bu konuda iddialıyız. Zaten her gören ‘burada ne güzel kurutmalıklar var evde hiç uğraşmayalım’ diyor.