Günlerdir ta Kurtalan'dan çeke çeke yorulduğu vagonlarını, onu dört gözle bekleyen son durağına teslim edeceğini bildiği için yaklaştıkça daha bir başka duygularla hızlanırdı Güney Ekspresi... Ona da, bize de çok gördüler Haydarpaşa'ya kavuşmayı. Yeni bir düzenlemeymiş... Toplumda aklı eren herkes bunun altında da rant yattığını, para yattığını iyi biliyor. Yeni düzenlemeler için o bölgede hiç mi yer kalmadı da buraya göz diktiniz. Bir avuç toprağın içine girmeye giderken kimsenin arkasından malı- mülkü, parası-pulu tırlara yüklenerek gelmiyor!.. Bunu, bizlerden çok sizler daha iyi biliyorsunuz...  O halde bu rantı nasıl açıklarsınız? Bu ne aç gözlülük?..

Bir kentin şehircilik uzmanlarının işi, o kenti rant için öldürmek değil, dış ülkelerdeki o güzelim asırlık kentler gibi yaşatmaktır. Gitsinler görsünler bir Paris'i, bir Londra'yı. Eski binalara, eski bölgelere dokunmak oralarda mümkün değil. O ülkelerde yasalar söz konusu. Bizde neyin söz konusu olduğu ortada.
Bundan böyle, benim gençlik yıllarımın unutulmaz anılarını vagonlarında saklayan Güney Ekspresi, artık Haydarpaşa'ya ulaşamayacak demek ki. Doğu Ekspresi gibi, Güney Ekspresi de Anadolu'nun en uzak, en ücra ve kaderine terk edilmiş köşelerinden yola çıkıp günlerce, kilometrelerce yol alarak batıya, Haydarpaşa'ya ulaşan bir trendi.
Kurtalan istasyonundan kalkar, yolunu, yolcusunu ve yükünü ala ala salı günleri saat 18.oo'de Malatya'da olurdu. Bizim kuşağın anılarında trenlerin önemli ve unutulmaz izleri var. Çünkü o yıllarda çok seyrek olan uçak yolculuğu pahalı olup, donanımlı otubüs seferleri de yoktu. Tek seçeneğimiz trenlerdi. Ekspres trenlerin numaralı, kuşetli (gece uzanıp yatılabilen bir sistem) ve yataklı bölümleri bulunuyordu. Yataklı vagonları, o zaman devlet demir yolları bir Fransız firması ile birlikte işlettiği için trenin en sonunda yer alan bu vagonlar özel yapıda olup üzerinde Fransızca ''Yataklı Vagon'' yazardı.
Malatya-Ankara arası yolculuk tren ekspres olmasına karşın yine epey uzundu. Fakülte yıllarımda ailem, birşeylerden kısarak yolculuklarımı Güney Ekspresinde yataklı ile yapmamı sağlardı. Vagonda birinci, ikinci ve üçüncü mevkiler yer alır, bu ayırım oda içindeki yatak sayısına göre yapılırdı. Yataklı vagon görevlisinin kıyafeti de özeldi. Kolları, yakası ve pantolon kenarı sırmalı kahverengi takım elbise giyer, başında ise sperli ve kenarı sırmalı tipik bir şapkası olurdu. Tren istasyona yanaştığında; vagonun giriş kapısında
elinde defteri ile bekler, gelen yataklı yolcuların yerini kontrol ederek gösterirdi.
Yolculuk sırasında görevli, koridordaki özel yerinde oturur, odanızdan zil düğmesine bastığınızda hemen gelirdi. Ekspres trenin orta bölümde yer alan restorana vagonları geçerek gidebileceğiniz gibi, görevliden yemeğinizi ve kahvaltınızı odanıza rica etmeniz de mümkündü. Kompartımanınızda yatak hizmeti yanı sıra diğer hizmetleri de yerine getiren bu eğitimli, ciddi ve disiplinli eleman yolculuk sonunda kocaman bir teşekkürü ve bahşişi hak ediyordu.
Uzun Malatya-Ankara, ya da Ankara- Malatya yolculukları rahat ve en önemlisi güvenli bir ortamda süregeldiği için saatler sıkıntı vermezdi. Şimdi yıllar var ki, tren yolculuğu yapmıyorum. Bu nedenle de yataklı vagon bölümlerine nasıl bir düzenin getirildiğini bilmiyorum. Bizim ülkede bir önceki yıllar, dönemler hep aranır olduğu için sistemin tamamen yozduğunu, bozulduğunu bu yolculuğu yapanlardan ara sıra duyuyor ve duymasam da tahmin edebiliyorum.
Geçtiğimiz günlerde sömetre tatili için ailesi ile Ankara'dan İzmir'e yataklı trende gelen bir arkadaşımın kızı, kompartımanlarının kapısının kapanmadığını, bütün gece açık kaldığını söylediğinde; hiç şaşırmadım. Biz toplum olarak bize bırakılan her yaşanabilir düzeni, yaşanamaz düzene  getirmede çok başarılı (!) olduğumuz için bu durum yadırganabilir miydi?