Yargıda çığlık... 

AKP iktidara geldiği günden beri seçtiği hedefe 8 yıl sonra varmış bulunmaktadır.

Nedir bu hedef?

Anayasamızın emrettiği güçler ayrılığını (Yasama, Yürütme Yargı) bir elde toplayarak ülkenin tek egemeni olmak.

Evet, hedef buydu, 8 yıl içinde tüm itirazlara, tüm eleştirilere karşın kamu kurumlarını tek ele geçirerek, iktidarını pekiştirdikten sonra, sıra ayakta duran tek kuruma gelmişti.

O kurum YARGI’ydı.

Çok partili parlamenter düzenin olmazsa olmazı olan güçler ayrılığına inanan aydınlar, demokratlar, namuslu ve kalemini satmamış basın mensupları, “12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği ile yargının yeniden yapılandırılarak yürütmeye bağlanmak istendiğini, amaç Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesiyle (AM) ilgili değişiklik olmasına karşın, diğer maddelerin amacı perdeleyen sos maddeler olduğunu, bu nedenle Hayır denilmesi gerektiğini, avazları çıktığı kadar bağırıp sesini seçmenlere duyurmak istediler.”

Ama nafile, seçmen bu sağduyulu sesi duymadı. Sonuç X evet. 

Anayasa değişikliğinin halkoylamasıyla kabul edilmesinden sonra sonuca çok seri bir şekilde ulaştılar. HSYK ve AM yeniden yapılandırarak, bağımsız yargıya rahmet okudular. 

Haksızlığa direnen Yargıç ve Cumhuriyet Savcılarını herkesin gözü önünde kararnamelerle, soruşturmalarla, pasif yerlerde görevlendirmelerle susturdular.

Bu düzenlemenin oluşturduğu olumsuzluklara ilk çığlık, Yargıtay Tetkik Hâkimi Sayın Celal Çelik’ten geldi.

Bu çığlığı kamuoyu ile paylaşmak için ne diyor Yargıç Çelik;

“Türk yargısında, kişi hak ve özgürlüklerine değer katması gereken karar ve gerçekler ile Yargıçlar ve Savcılar yönünden saygın duruş söz konusu olması gerekirken biat, bedelli ikbal beklentileri, blok oy uygulamaları, koltuk ve yaranma hesaplarının varlığı midelerimizi kaldırmıştır. Türk yargısı hukukun üstünlüğü ve halka adalet dağıtmak ülküsünden giderek uzaklaşmıştır. Türk yargısı çok derin sıkıntılar yaşıyor. Bu sürecin bir parçası olmamak yolunda kişisel tercihimi kullanıyor ve sevgili mesleğim Yargıçlıktan istifa ediyorum” diyor.

Yargının içinden biri gerçekleri bizzat görerek ve yaşayarak bu çığlığı attığına göre, yargının yürütmenin emrine alındığı savında bulunanları haklı çıkarmıştır.

Yargıda ki bu çığlık, Anayasanın 7 (Yasama), 8 (Yürütme)ve 9’uncu (Yargı) maddelerinde sayılan güçler ayrılığı ilkesine aykırı davranıldığını ve anayasa suçu işlendiğini göstermektedir.

Yazılı ve görsel medyaya yansıyan geniş haberlere göre Yargıç Celal Çelik’in henüz emekliliğini doldurmadığı, iki kızı bulunmasına karşın, çekeceği maddi sıkıntıyı göze alarak, onurla istifa etme yolunu seçtiği anlaşılmaktadır. 

32 yıllık kamu görevimin 28 yılını fiilen yargı mesleğinde geçiren biri olarak, bağımsız olması gereken yargıda bu tür çığlıklar içimi sızlatmaktadır.

Bağımsız, adil ve yansız yargımı geri istiyorum.

Benim kuşağımın döneminde olduğu gibi bedeli ne olursa olsun, her türlü hukuksuzluğa, yolsuzluğa, haksızlığa ve baskıya karşı dik duran, adil ve yansız sorgulamalarıyla, yargılamalarıyla ve kararlarıyla bağımsız yargı için ödünsüzce direnen, biat eden Yargıç ve Cumhuriyet Savcısı söylemlerini boşa çıkaran, yurttaşların gönlünde oluşturdukları saygınlığı titizlikle koruyan, Yargıç ve Cumhuriyet Savcısı meslektaşlarımı görmek istiyorum.

Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜK diyor ki;

 “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.”