Tunceli CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’ten Meclis içinde Cemevi açılmasını istemesi ve isteğinin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşüne dayanılarak Sayın Çiçek tarafından reddedilmesi üzerine yine tartışmalar başladı.

Yazılı ve görsel medyada tartışma konusunun ana konusu, Sayın Çiçek’in Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan aldığı fetva üzerine öneri reddettiği yolundaydı.

Bu tartışmalardan birine önceki gece bir TV programında tanık olduk.

Tartışmaya stüdyodan katılan öneri sahibi Hüseyin Aygün, Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Miyase İlknur ve Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun ile Ankara’dan katılan eski Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş’ti.

Tümü Alevi olan stüdyodakilerin ortak savlarının özeti;

-Cemevlerinin Alevilerin asırladır ibadet yerleri olduğunu,

-Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığının tüm dini inanışlara eşit mesafede durması gerektiğini,

-Din ve inanç özgürlüğünün Anayasanın 24/3 maddesi uyarınca güvence altında olduğunu bu konuda kimsenin emir ve talimat vermeye yetkisinin bulunmadığını,

-Laik Cumhuriyetin bir anayasal kurumu olan Diyanet İşlerinin, yurttaşların inançları konusunda fetva vermeye yetkili olmadığını,

-Cemevlerinin Aleviler tarafından cami alternatifi değil bir ibadet yeri olarak algılanması ve kabul edilmesi gerektiğini,

Şeklindeydi.

Karşı düşünceyi savunan Sayın Ateş ise son derece gergin, adeta Alevilere ateş püsküren bir eda ile kimsenin Cemevlerini Cami alternatifi göstermeye hakkı yoktur. Caminin dışında Müslümanlıkta ibadet yeri olamaz diyordu.

Ayrıca, “onlar dört kişi ben tek başınayım, ortada bir eşitsizlik var” diyerek tartışmayı Alevi, Sünni tartışması eksenine oturtmanın gayreti içindeydi.

Neyse ki Ahmet Hakan, “programın konusu, Alevi, Sünni tartışması değil, Cemevlerinin Alevilerin ibadet yeri olarak kabul edilip edilmeyeceği ve Diyanet İşlerinin bu konuda fetva verme yetkisinin bulunup bulunmadığı açıklamaya çalışmaktır” diyerek işi kurtardı.

TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, telefonla programa bağlanarak, Önerinin reddinin, Diyanet İşleri Başkanlığından alınan Fetvaya dayandırmanın yanlışlığından bahisle, “Diyanet İşleri Başkanlığından bu konuda bir fetva alınmasının söz konusu olmadığını, bu konuda Diyanet işleri başkanlığının internet sitesinde mevcut görüşe göre öneriyi geri çevirdiğini” belirtti.

Yazının başlığını da bu söyleme dayanarak koydum.

Sayın Çiçek birbirimizi kandırmayalım. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde bu konuda görüş (tabii ki olumsuz) olmasaydı ne yapacaktınız? Kimsenin şüphesi olmasın, mutlaka durumu Diyanet İşleri Başkanlığından soracaktınız.

Siteden görüş almakla, Diyanet İşleri başkanlığından görüş almak, arasında ne fark olduğunu anlamış değilim.

Özdeyişte belirtildiği gibi “Ha Ali-Veli, Ha Veli-Ali” ne fark eder ki.

Belleklerimizde hala tazeliğini koruyan benzer bir olay yaşanmıştı.

Ankara Valiliği, “Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği’nin” tüzüğündeki “Alevi inancının ibadet merkezi olan cemevlerini yapmak” ifadesi için Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan aldığı “İslam’ın bir alt yorumu olan Aleviliğin İslam’ın ortak ibadet yerleri olan ‘cami ve mescit’ler dışında ayrı bir ibadet yerinin olmayacağı” görüşe dayanarak derneğin kapatılması istemiyle Savcılığa başvurmuştu.

Ankara Başsavcılığı da derneğin kapatılması için Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmıştı.

Sonuç:

16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkındaki kapatma davasının reddine ilişkin gerekçeli kararında, “Cemevleri yüzyıllardır Alevilerin ibadet yeri olarak toplumca bilinmiş ve kabul görmüştür. Derneğin tüzüğünde yazılı bulunan ‘cemevleri ibadethanedir’ hükmü Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık taşımadığı gibi kanunlarla da yasaklanmamıştır” diyerek, Diyanet İşleri Başkanlığının görüşüne itibar etmemişti.

Anımsadığım kadarıyla bu karar Yargıtay tarafından da onanmıştı.

Din ve vicdan özgürlüğünün Anayasanın güvencesi altında olduğu laik Türkiye Cumhuriyetinde, fetvalarla karar vermek Anayasanın laiklik ilkesine aykırıdır.

Bir hukukçu olan Sayın Çiçek’in, bunu herkesten iyi bilmesi gerekmektedir.

1400 yıldır ibadetlerini Cemevinde yapan Alevi yurttaşlara, Cem evi yerine Cami dayatmasının yapılmasını anlamak olası değildir.

Gün geçtikçe karanlığa boğulan ülkemin, aydınlık penceresi Alevilerin inanç özgürlüklerini hiç kimse asimilasyona (dönüştürmeye) kalkışmasın.

Çünkü o aydınlığı karartmaya güçleri yetmeyecektir.