CHP Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

 

Her yeni güne yeni bir baskı, zorbalık, hukuksuzlukla uyanıyoruz. Gece yarıları ilan edilen KHK’larla onbinlerce insan işinden, geleceğinden ediliyor. Mahkumlara avukatları yasaklanıyor. Tek kalemde tüm rektörlerin görevlendirilmesi Cumhurbaşkanı’na bağlanıyor. Gazeteler basılıyor, dergiler kapatılıyor, TV’ler yasaklanıyor. Halkın haber alma hürriyetinden de öte, en başta gazetecilerin temel insan hakları ayaklar altına alınıyor. 

 

FETÖ’ye methiyeler düzen, sıra sıra dizilip baş okşatanlar kuruluşundan bugüne kadar bütün laik Cumhuriyet karşıtı odakların tam karşısında yer almış, özgür, bağımsız, hiçbir sermaye grubu veya çıkar odağından nemalanmamış, Cumhuriyet değerleri için verdiği kavga uğruna yazarları öldürülmüş, binası bombalanmış, genel yayın yönetmenlerinden muhabirilerine kadar tüm çalışanların binlerce yılla yargılanmış Cumhuriyet Gazetesi’nin basılması için talimat veriyor, yazarlarını birbiriyle yan yana gelmesi mümkün olmayan FETÖ ve PKK ile irtibatlı göstererek gözaltına alıyor.

 

15 Temmuz gecesi ülkemiz kanlı bir darbenin eşiğinden döndü. O gün darbeciler başarılı olsaydı bugün ne olacaktı? Gazeteler basılacak, cezaevilerinde insanlara işkence yapılacak, binlerce muhalif işinden, olacak, ülkenin üzerine kapkara korku bulutları çökecekti. 

 

Peki soruyoruz şimdi; bugünün ne farkı var? Darbe hukuku ortadan kaldıracaktı. Peki bugün hukuk bağımsız ve adil mi? Hukuk işliyor mu? İnsan hakları ve özgürlükler korunuyor mu? 

 

2016 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 151. sırada yer alıyoruz. Bugün Türkiye cezaevlerine 105 gazeteci bulunuyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası 170 gazete, dergi, tv, radyo, ajans kapatıldı. 777 gazetecinin sürekli ve sarı basın kartı iptal edildi. 2500 gazeteci işsiz kaldı. Türkiye’de basın hiç olmadığı kadar ağır bir baskı ve sansüre maruz kaldı, üstelik bu baskı ve sansür artarak da devam ediyor.

 

En temel insan haklarının ayaklar altına alınmasından; basın özgürlüğünün hiçe sayılıp gazetecilerin Meclis kürsülerinden, Bakanlar Kurulu sıralarından, canlı yayın ekranlarından terörist ilan edilmesinden; Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidar eliyle ucu görünmeyen karanlık bir tünelin ortasına doğru hızla gitmesinden dolayı kaygılıyız ama asla teslim olmayız! 

 

Başta Cumhuriyet Gazetesi’nin yöneticileri ve yazarları olmak üzere baskıya ve zorbalığa maruz kalan tüm yurttaşlarımızın yanında olacağız, bu karanlık gidişi birlikte mücadeleyle durduracağız. Ne darbecilere, ne de diktatörlük heveslilerine geçit vermeyeceyiz.