CHP İzmir milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, üçüncü kez uzatılan Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 8 bin 399 kamu personelinin  7 Ocak’ta çıkarılan  679, 680, 681 No’lu Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK)  tarafından  görevden ihraç edilmesine tepki gösterdi.

OHAL DARBESİ

Altıok şöyle konuştu:  Türkiye OHAL darbesiyle yönetiliyor. 7 Ocak 2017 gecesi 679, 680, 681 No’lu KHK’lar yayımlandı. OHAL zırhının arkasından TBMM’yi ve halkın iradesini tamamen devre dışı bırakan KHK ile ülke yönetme alışkanlığı, Başkanlık telaşının da temel motivasyonlarından biri olmalı ki bugün artık ülkede hiçbir muhalif kamu çalışanı kendisini güvende hissetmiyor. Artık kamu çalışanları hizmetlerini bir travma içerisinde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Her KHK sebepsiz ‘acaba ben de var mıyım’ kaygısıyla internet sitelerinin kilitlenmesine neden olan vahim bir tablo doğuruyor. Başlı başına bu durum bile usulsüzlüğü, mesnetsizliği ve çarpıklığı açıkça ortaya koyuyor. Çalışma yaşamına dair tüm mesleki kazanımlar, hayata dair tüm demokratik talepler ağır bir OHAL rejiminin baskısı altında eziliyor, ezilmeye çalışılıyor.

MEDENİ ÖLÜLER  

Hükümetin ilan ettiği 679 No’lu son KHK ile birlikte kamudan toplam 8 bin 399 kişi kesin olarak ihraç edildi. Böylelikle 15 Temmuz’dan sonra yalnızca KHK’larla kesin olarak kamu görevinden ihraç edilen kişi sayısı 100 bini buldu. Değerlendirmelerin hangi objektif veriler ışığında gerçekleştiği belirsiz, eline silah alan ile bankadan kirasını ödeyenin aynı kategoride ele alındığı bu toplu kıyımlar ülke nüfusunun kayda değer bir bölümünü tam anlamıyla “medeni ölüler” haline getirmekten başka bir şey değil. 

Bununla birlikte kamudan ihraç edilen solcu, sosyalist, Atatürkçü kamu çalışanlarının darbeyle de darbecilerle de uzaktan yakından ilgileri yoktur. Bugün OHAL tüm ilerici ve muhalif kamu çalışanlarına karşı yemi bir rejim için dönüşüm ve temizlik amaçlı bir araç olarak kullanılıyor. 

TARİH HER ŞEYİ KAYDEDİYOR

Yalnızca düşüncelerini ifade ettikleri için Barış İçin Akademisyenler ‘den 124 akademisyen KHK’larla ihraç edilmiştir. OHAL döneminde sözleşmeleri yenilenmeyerek üniversiteden atılan 22 akademisyenle birlikte bu sayı 146 olmuştur. Ülkenin iyi yetişmiş aydınlarına, yazarlarına, akademisyenlerine yönelik kin ve nefret dolu bu muamele kabul edilemez. Birçoğu 30 yılı aşkındır üniversitelerde nesiller yetiştiren, kitaplar, makaleler yazan memleket aydınlarının itibarını mesnetsiz tek paragraflık bir resmi yazıyla ellerinden almak iktidar partisinin kudretinde olamaz. Buna ilişkin ne akademik birikim ne de hukuki yetkiye sahip olmayan iktidar kadroları biat ve ümmet kültürünü kalıcı kılacak bir dönüşüm için bilim ve düşünce kıyımı gerçekleştirmekte. 

Türkiye’de demokratik sistemin sürdürüleceği her koşulda ihraç edilen akademisyenler tüm haklarıyla birlikte üniversiteye geri dönecektir.  Bugün iktidarın gaddarca arkasında durduğu ve fiili baskı ve dikta uygulamalarını kalıcılığı için araçsallaştırdığı KHK’lar yarın mutlaka karşılarına çıkacak. Faşizminin en belirgin özelliği daima aydın düşmanlığı olmuştur.  Bugün insanlık tarihi utanç örnekleri ile dolu. Çağdaş dünya geçmiş utançlarla yüzleşmeyi bitiremiyor. Bugün 21. yy. Türkiye’sinde iktidar eliyle yürütülen bu aydın düşmanlığı da yarın utançla anılacak. Bu utançtan iktidar yetkililerine akademisyenleri üniversiteden atılmak üzere teslim eden üniversite yönetimleri de payını alacak. Tarih her şeyi kaydediyor. 

İfade özgürlüğü temel insan haklarının başında gelir. Bugün düşüncelerini ifade ettikleri için iktidarın türlü baskısı ve zorbalığına maruz kalan herkes demokrasi mücadelesinin birer sembolüdür. Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasi mücadelesine sahip çıkacak, demokrasi mücadelesinin sembolleriyle yan yana durmaya devam edeceğiz.