Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde SETA'nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu'nda konuştu. Erdoğan, buradaki konuşmasında "İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan, baki değil, fani ya. Benim 16 Nisan'a dahi çıkacağıma dair bir garanti var mı? Dolayısıyla biz burada bir sistem mücadelesi veriyoruz. Olay bir sistem mücadelesidir" dedi.

 

BAHÇELİ'YE ALKIŞ


Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıkmadan önce Anayasa değişikliği sürecinin anlatıldığı kısa bir film gösterildi. Filmde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin süreci başlatan konuşmasının yer aldığı bölüm salondan büyük alkış aldı.

 

"18 OLUNCA HAVA ARTTI"


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem salona girişinde hem de kürsüye çıkışında slogan ve alkışlarla karşılandı. Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kalabalık Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmaya başladığında da destek sloganlarını sürdürdü. Konuşmasını sürdüremeyen ve sloganların bitmesini bekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birşey dikkatinizi çekiyor mu ? 18 yaş seçme ve seçilme yaşı olunca hava arttı" dedi.

 

Erdoğan, "Teoride parlamenter sistem, monarşiye ve totaliritizime karşı verilen mücadelenin ürünüdür. Avrupa ülkelerine baktığımız zaman pek çoğunda kralların ve kraliçelerin olduğunu görüyoruz. Japonya, Tayland gibi dünyanın başka yerlerinde de benzer durumlarla ile karşılaşabiliyor. Tabi birileri çıkıp, 'efendim bu monorglar semboliktir. Oralarda parlamenter demokrasi vardır' diyecektir. Devlet yönetim sisteminde bir aktör varsa bu hiçbir zaman sembolik olmaz. Bir ülkede kral varsa kraldır, kraliçe varsa kraliçedir. Ülkenin yönetiminde söz sahibidir. Sadece başkanlık veya cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetilen ülkelerde monarşi yoktur. Adı Cumhuriyet veya benzeri demokratik bir kavramı ifade ettiği halde fiilen diktatörlük ile idare edilen hatta makamların babadan oğula geçmesi itibariyle monarşiyi andıran yönetimler de mevcuttur. Her ülke kendi şartlarına özgü bir yönetim biçimine sahiptir" diye konuştu.

 

"CUMHURİYET DÖNEMİ DE KENDİ İÇİNDE YEKPARE DEĞİL"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çanakkale'den aldığımız güç ile Kurtuluş Savaşımızı verdik. Avrupa ülkeleri monarşi ile demokrasiyi birlikte yaşatma yoluna giderken biz hanedanı ülke dışına çıkartıp Cumhuriyet'i lan ettik. Önce tek partili buraya dikkat edelim. Ardından çok partili sisteme ile ülkemiz bu noktaya geldi. Anamuhalefet sana seslenmiyorum, önce tek partili daha sonra çok partili döneme geçildi. Cumhuriyet dönemi de kendi içinde yekpare değildir. Örneğin 1921 anayasası ile 1924 anayasası arasında çok farklar var. Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığı ve parti başkanlığı dönemi ile İnönü dönemi arasında da önemli uygulama farklılıkları bulunmaktadır. Demokrasimizi hep darbeler ve vesayet yönetimlerinin gölgesi altında ayakta tutmaya çalıştık. Son 14 yıl boyunca bu sıkıntıların tamamını biz de iliklerimize kadar hissettik. Milletimizden aldığımız güç ile sorunları aşmayı başarmış olmamız temelde yatan yapısal çarpıklıkları, bozuklukları ortadan kaldırmıyor. Bu çarpıklıkların en önemli sonucu istikrar ve güven ortamının sürekli tehdit altında olmasıdır. Siyasi istikrarsızlık beraberinde ekonomik ve sosyal sorunları da getirmektedir. Ülkemizde hükümetlerin ömrü, 16 ay bile değildir. Şimdi bunu temelden düzeltiyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemi bir günde bir yılda ortaya ya çıkmış değil. Gerisinde böyle düşündürücü ve geri bir plan vardır" diye konuştu.

 

"BU MESELE BİR CUMHURİYET MESELESİ DEĞİL BEKA SORUNUNUN EN DOĞRU ÇÖZÜM YOLUDUR"


Erdoğan, "Mesela, kesinlikle bu mesele bir cumhuriyet meselesi değildir. Mesele kesinlikle demokrasi meselesi, özgürlük meselesi de değildir. Tartıştığımız sistem Türkiye'nin ve Türk milletinin asırlardır devam eden beka sorununun en doğru çözüm yoludur. Mesele budur. Cumhuriyetin ilanından 1950'deki çok partili hayata geçişimize kadar olan dönemin adına 'demokrasi' diyen ya kendini kandırıyor ya da bizi kandırmaya çalışıyor. Bu dönemin adı tek parti yönetimi" dedi.

 

"MİLLETİN SİZE GÖSTERDİĞİ YOLU TERK EDERSENİZ, ANINDA MİLLET TARAFINDAN AL AŞAĞI EDİLİRSİNİZ"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesele, ülke ve millet olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında kendimize çok daha güçlü, çok daha dirençli, hedeflerimizi gerçekleştirmeye çok daha uygun bir yönetim sistemi kurma çabasıdır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük güvencesi gerçek anlamda demokratik olmasıdır. Bu sistemde milletimizin yarısından fazlasının teveccühüne mazhar olamayan hiç kimsenin ülkeyi yönetme ihtimali yoktur. Millete, milli iradeye hesap vermek zorunda olan hiçbir yöneticinin de cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanların öne sürdükleri yanlışlara sapma ihtimali olamaz. Milletin size gösterdiği yolu terk ederseniz anında millet tarafından al aşağı edilirsiniz. Bunun için ben diyorum ki sisteme karşı çıkanların özellikle güvensizliği cumhurbaşkanı seçilecek kişiye değil, millete karşıdır, mesele odur. Bu gerçeği ifade edemediklerinden olsa gerek şahıslar üzerinden ürettikleri yalanlarla kafaları bulandırmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.

 

"OLAY BİR SİSTEM MÜCADELESİDİR"


Erdoğan, "İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan, baki değil, fani ya. Benim 16 Nisan'a dahi çıkacağıma dair bir garanti var mı? Dolayısıyla biz burada bir sistem mücadelesi veriyoruz. Olay bir sistem mücadelesidir. Erdoğan'dan sonrası ne olacak? Millet ne derse o olacak, Allah ne derse o olacak. Olaya böyle bakacağız" dedi.

 

BU SİSTEME "HAYIR" DİYENLER


Erdoğan bu sisteme 'evet' diyenler olarak bu sistemi 81 ilde tek tek anlatmalıyız. Tek millet için "evet" tek vatan için "evet". İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Buna karşı çıkanlarda bu işin ruhunu öğrenince 'evet' diyeceklerini biliyorum.

 

Bugün hayır diyenler neden hayır dediğinin farkındamı? Kim hayır diyor? PKK, Kandil, bu ülkeyi bölmek isteyenler, bayrağımızı parçalamak isteyenler, bu ülkede milli ve yerli olanlara karşı çıkanlar hayır diyor. Bunlarla beraber ana muhalefet birlikte hareket ediyorlar mı ediyor! Temenni ederim ki 16 Nisan'a kadar kendilerini check ederler. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin özü yetkiyi tamemen millete vermesidir. Utanmadan sıkılmadan parlamento yok edilecek diyorlar! Böyle bir şey var mı? Yok! Yalan ve yalanla yürümek anlayış bu! Bugün Başkanlık Sistemi'nin uygulandığı ülkelerde Parlamento yok mu? Onlarda çift kamaralı bizde tek kamaralı olacak. Bizim ki Türk tipi Başkanlık sistemi olacak. Aynısı olmak zorunda değiliz. Yürütme... Başkan yürütmeyi yapacak. Ama hesabını millete verecek. Bazıları diyor ki! Gensoru kalkıyor. Hayırlı olsun. Çünkü bugensorudan bu ülke çok çekti. Gensoru mekanizması parlamentoyu çalıştırmama mekanizmasıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak suretiyle hızla yürüyen bir mekanizmayı göreceksiniz. Gensoru mekanizması 5 senede 1 milletin karşısında çalışacak.

 

YARGI ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINIYOR


Şimdi saflar netleşiyor. Parlamento itibarını hak ettiği seviyeye yükseliyor. Yargı ülkemizde son yıllarda en çok yıpranan güçtür. Darbe ve vesayet dönemlerinde demokrasinin yanında güçlü bir duruş sergilemeyen yargıyla ilgili hafızalarımızda hoş olmayan görüntüler var. 28 Şubat'ta cübbeyle brifinglere giden, aklını ve gönlünü bir terör elebaşısına teslim eden şarlatanlar gördük bu ülkede. Anayasal güvence altına alınan yargının, HSYK'nın yeni yapısıyla hak ettiği yere ulaşacağını düşünüyorum. Halka hakaret ederek halkçılık yaptıklarını iddia edenlerin devri artık tamamen kapanıyor. Milleti mümeyyiz görmeyenlerin baskıcı anlayışı artık tarihe karışıyor.

 

EĞER PARLEMENTOYA GİRERLERSE ASKERLİKTEN MUAF OLURLAR


Bu ülkede Taksim meydanına afedersiniz 4 ayaklı merkep koysam seçtiririm diyenler çıkmıştır. Şimdi biz 30 yaşı 25'e indirmiştik. Şimdi 25'i de 18'e indiriyoruz. Zor olan seçilmek değildir; zor olan seçmektir. Şimdi biz seçme ve seçilmeyi 18'e indirerek tarihi yeniden dile getiriyoruz. Bu millet 21 yaşında bir çağı kapatan ve bir çağı açan Fatih'lerin torunlarıdır. Diyorlar ki, askerlik ne olacak? Takıldıkları yere bak! Eğer parlamentoya giriyorsa askerlikten muaf olacak. Olay bu kadar basit. Eskiden polislerimiz askerlik yapardı. Başbakanlık döneminde bunu kaldırdık, zaten askerlik yapıyor.

 

ÖZÜ YÖNETİM DOĞRUDAN MİLLETE VERİLİYOR


"Bu değişim, dönüşüm sıradan bir olay olmayacak. Cumhurbaşkanlığı sisteminin özü, yönetimin doğrudan millete veriliyor olmasıdır. İşin aslı budur. Yürütme görevini ifa edecek olan cumhurbaşkanı, gücünü aldığı millete karşı sorumlu olacağı için attığı her adımda gözü kamuoyunun üzerinde olmak zorundadır. Utanmadan sıkılmadan ne diyorlar? 'Parlamento yok edilecek, parlamento olmayacak, yasama organı olmayacak.' Böyle bir saçmalık olur mu?"(Milliyet)