İzmir Barosu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Önce Demokrasi Girişimi, Sosyal Demokrasi Derneği ve Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği'nin (ANAYASA-DER) birlikte organize ettiği, 'Yeni sistem mi? Yeni rejim mi?' toplantısı Fuar İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıya Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, anayasa değişiklik teklifinin teknik detaylarını anlattı. Selin Sayek Böke ise referandumun neler getirdiğini anlattı.

Demokrasiyi inşa etmek, bir sondan başlangıç yaratabilmek için 16 Nisan'ı beklemeye gerek olmadığını söyleyen Böke, "Bugün bu sandık, bir iktidar sandığı değil. Yarın birlikte yaşayıp yaşamayacağımıza dair bir sandık. Sadece bir anayasa değişikliğine verilecek oy değil, bu toplumun birlikte üretip üretemeyeceğine dair bir sandık. Karşımıza gelmiş olan teklifin bizleri siyasal özne olmaktan çıkartan 80 milyon adına kararı tek kişinin vermesi için bir rejim değişikliği olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. İtirazımızın buna olduğunu bilirsek, bu süreçte 'hayır'ları çoğaltarak demokrasiyi ortaya koymuş oluruz" dedi.

Anayasa değişikliği teklifinin sistem değişikliği mi, rejim değişikliği mi olduğunu tartışmak için hukukçu olmaya gerek olmadığını söyleyen Böke, şunları söyledi:

"Açıkça rejim değişikliği teklifidir. Bundan yaklaşık 100 yıl önce biz egemenliği millete veren saraydan alan bir mücadele verdik. O mücadelenin büyük zaferlerinden birinin yıl dönümündeyiz. Bize getirilen bu öneri egemenliği bizden alıp yeniden saraya vermeyi teklif eden rejim değişimidir. Her şeyden önce yasamayı Meclisten çıkartan, Meclisin yetkilerini kırpan ve kararnamelerle cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan tek kişinin 80 milyon adına yasama yapma yetkisi veren bir teklif var."

Yapılacak değişikliğin tek adam rejimi olduğunu ve istikrar getireceği iddiasında bulunulduğunu söyleyen Böke, "Son 2.5 yıllık deneyime baktığımızda istikrarın gelip gelmediğini görebiliriz. Hiçbir şey yokken ortada yüzde 49.5 oyla gelen bakanlar bir anda görevden alındı. Siyasi istikrar olsaydı, devlet kurumları hep birlikte çökmezdi. 2010 referandumunda itirazımız tam da bunaydı. O referandum, bu siyasi istikrarsızlığın kaynağıydı, şimdiki teklif bu istikrarsızlığı derinleştirmeyi vaat ediyor. Ekonomik istikrar da getirmedi. Son 2.5 yılda 928 bin kişi işsiz kaldı. Son 2.5 yılda, Türk Lirası, 150 para birimi içinde en çok değer kaybeden 12. oldu. İlk OHAL ilanında Türk Lirası sadece 8 kuruş değer kaybetti, ancak OHAL'in uzatılacağının duyurulduğu ilk günden bu yana Türk Lirası 65 kuruş değer kaybetti. Cebimizin nasıl eridiğini bu değer kaybında görüyoruz. 3 Ekim'den bugüne 250 milyar liradan daha çok zarar ettik" dedi.(DHA)