Yaklaşık 1600 avukat bir süre önce, yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesi, savunma mesleğinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri, anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi ile ilgili baro görüşünün oluşturulması amacıyla, İzmir Barosu’na olağanüstü genel kurulun toplanması talebiyle bir dilekçe verdi. İzmir Barosu yönetim kurulu da bu talep üzerine 26 Mart Pazar günü olağanüstü genel kurul yapılmasına karar verdi. Ancak genel kurul için yeterli çoğunluğun sağlanamaması üzerine toplantı genel görüşmeye dönüştürüldü.

İlk olarak Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan avukatlar, Atatürk Anıtı’na çelenk sunduktan sonra toplantının yapılacağı Kültürpark'taki İsmet İnönü Kültür Merkezi’ne kadar cübbeli yürüyüş yaptı. Toplantıya katılan İzmir Barosu üyesi avukatlar, oylanacak olan anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini paylaştı.

Açılış konuşmasını yapan Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun daha TBMM’de anayasa değişikliğine ilişkin görüşmeler yapılırken Meclis içtüzüğü ve yasalara uygun oylama yapılması için tüm milletvekillerine yazdığı mektupla ettikleri yemine sadık kalmalarının hatırlatıldığını söyledi. Özcan, sonraki süreçte de öncü baro olma misyonuyla hareket ettiklerini ifade etti. Sivil toplum kuruluşlarına yönelik Baro binasında eğitim çalışmaları düzenlediklerini de belirten Özcan, "Bunun dışında çağırılan her yere bu konuyu anlatmak için gidiyoruz. Barolar arasında yine İzmir Barosu ilk kez değişikliği karşılaştırmalı metinler olarak yayın haline getirdi. İlk baskısı tükendi bir kez daha bastırdık. Bu kitaba ilişkin çok olumlu geri dönüşler alıyoruz" dedi.

 

"MESLEKTAŞLARIMIZDAN BÜYÜK DESTEK GÖRÜYORUZ"

Özcan sözlerine şöyle devam etti: 

"Tabii gönül isterdi ki bugün genel kurul gerçekleşsin. Ama maalesef toplanamadık. Biz imza toplayan meslektaşlarımıza bunu ifade ettik. Gelin sokağa çıkalım, sokakta birlikte çalışalım, herkese ulaşalım dedik. Ama bazı meslektaşlarımız bu genel kuruldan çok büyük bir beklenti içine girdiler. İzmir Barosu’nun yaklaşık iki buçuk - üç aydır yapmış olduğu çalışmalar ortada ve meslektaşlarımız tarafından da büyük destek görüyor. Bugün buraya gelmeyen binlerce meslektaşımız Yönetim Kurulumuzun yapmış olduğu faaliyetlerin yeterli olduğuna inandıkları için gelmediler. Bugünkü genel görüşmede de ortaya çıkan sonuç baromuzun yapmış olduğu çalışmaların doğru olduğu yönünde bir tespiti içeriyor. Yönetim kurulu olarak bizler yürüttüğümüz çalışmaları kendi adımıza yapmıyoruz, İzmir Barosu’nu temsil ediyoruz. Bizler daha birkaç ay önce yapılan İzmir Barosu genel kurulundan beş aday arasında en çok oyla güvenoyu alarak tekrar seçilmiş bir yönetimiz ve tek dayanağımız genel kuruldan yani sizlerden aldığımız güvencedir. Bundan sonra da sizlerin desteğiyle bu yolda yürümeye devam edeceğiz."

 

"SUSMAYACAĞIZ"

"Eğer 16 Nisan’da aksi bir sonuç çıkarsa ülke gerçekten kapalı bir toplum haline gelecek" diyen Özcan şunları söyledi:

"Şu an bile sadece barolar, baro başkanları, sınırlı sayıda insan konuşabiliyor. Üniversiteler suskun, 150’nin üzerinde gazeteci tutuklu. Kimse konuşamıyor. 16 Nisan'da istemediğimiz bir sonuç çıkarsa belki bizler de konuşturulmayacağız, susturulacağız. Susmak istemiyoruz. Temel hak ve özgürlükler için susmayacağız ve 16 Nisan’da birlik beraberlik içerisinde mutlaka sandıklara giderek oylarımızı kullanacağız ve sonrasında da sandıklara sahip çıkacağız. Her perşembe sandık eğitimleri düzenliyoruz ve bu çalışmalara katılan meslektaşlarımızın bilgilerini alıyoruz. Referandum günü ihtiyaç duyduğumuz tüm meslektaşlarımızı teker teker arayarak sorun yaşadığımız ilçelere yönlendireceğiz ve sandıklara sahip çıkacağız. İzmir Barosu olarak, Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk ilke ve devrimlerinden, ülkenin üniter yapısından, hukukun üstünlüğünden, kuvvetler ayrılığından ve yargı bağımsızlığından yana tarafız, taraf olmaya devam edeceğiz ve bu görüşlerimizi her yerde söyleyeceğiz ve susmayacağız."

Yapılan genel görüşme toplantısında konuşan başta önceki dönem baro başkanları olmak üzere baro üyesi avukatlar, baronun bugüne dek yaptığı çalışmaları desteklediklerini ifade ederek, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasiye inanan hukukçuların 'hayır'da birleşmesi gerektiğini dile getirdi.(DHA)