Seçimin kanuna uygun yapılmasını denetleyen ve yöneten Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) referanduma gölge düşürdüğünü öne süren Uşak Baro Başkanı Gürcan Sağcan, YSK'nın mühürsüz zarfları ve oy pusulalarını geçerli kabul ederek yetkisini aşıp kanunu çiğnediğini öne sürdü. Sağcan, şunları söyledi:

"298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 98'inci maddesi gereğince İlçe Seçim Kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır. Aynı yasanın 101 maddesi gereğince arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusuları geçersizdir. Bu düzenlemeler kanunun amir hükmüdür. Bu düzenlemeler ancak TBMM tarafından bu kanunda yapılacak değişiklikle değiştirilebilir. Bu kanunu YSK'nın değiştirme yetkisi yoktur. YSK mühürsüz zarfları ve oy pusulalarını geçerli kabul ederek yetkisini aşmış, kanunu çiğnemiştir. Seçim Kanunu'nu uygulama görevi verilmiş olan Türkiye'de tek yetkili kurum olan YSK Seçim Kanunu'nu çöpe atmıştır. Bu konuda YSK tarafından öne sürülen hiç bir mazeret kabul edilemez. YSK'nın bu konuda verdiği önceki kararları da emsal olarak kabul edilemez. Hukukumuzda kötü örnek emsal olmaz."

 Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasanın 2'nci maddesi gereği bir hukuk devleti olduğunu söyleyen Sağcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"YSK verdiği kararla bırakın hukuk devleti olmayı kanun devleti olmayı bile bir kenara atmıştır. Bir devlet vatandaşlarına karşı güven telkin edebilmesi için kanunlarını uygulaması gerekir. Yüksek hakimlerden oluşmuş olan tarafsız ve bağımsız olması gereken YSK, seçimleri düzenleyen en temel kanun olan 298 sayılı yasayı bu seçimlerde ihlal ederek tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşürmüştür. YSK'nın bu kanunsuz kararına karşı vatandaşlar olarak gideceğimiz hiçbir merci yoktur. Hukuk devleti yara almıştır. Bu yara ancak referandumun tekrarlanması yoluyla düzeltilebilir. YSK başkan ve üyelerini istifaya davet ediyorum."

Referandumun adil bir ortamda yapılmadığını da öne süren Sağcan, "Bu bir referandum değildi. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı devletin bütün olanaklarını kullanarak ‘evet' propagandası yaptı. ‘Hayır' diyen bütün kişi ve kurumları hedef aldı. Referandumda topluma korku salınmış, tarafsız olması gereken devlet görevlileri, belediyeler seçimde taraf gibi çalışarak devletin kurumlarının tüm maddi olanakları ‘evet' seferberliği için harcamıştır" dedi.(DHA)