Bir demokrasi dersi: İngiltere’nin AB’den çıkış süreci

Yüzyıllar boyunca kendi arasında savaşan ve iki büyük dünya savaşının çıktığı Avrupa, 1945 yılından bu yana kendi içinde savaşmıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda ödenen ağır bedelin ardından Avrupa, kendi içinde savaşma konusunda “Bir daha asla!” dedi. Çünkü hem maddi ve hem de insani kayıp çok yüksekti. Savaşın ana nedeni hammadde ve pazar mücadelesiydi. Savaşın sonunda ABD, Batı Avrupa ülkelerini kaynakların ortak kullanımı konusunda teşvik etti. Öncelikle ortak kullanılacak olan kömür ve çelikti. Yani Avrupa sanayisinin temel ihtiyaç maddeleri… Savaşmama isteği ve kaynakların ortak kullanımı konusunda ABD teşvikinin yanı sıra belirleyici olan bir etki de Sovyet tehdidi oldu. ABD, bir yandan Batı Avrupa ülkelerini teşvik ederken diğer yandan komünizm tehdidini sopa olarak gösterdi. Bu üç neden Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kuruluşunda belirleyiciydi (1951). Topluluğu oluşturan 6 ülke, İkinci Dünya Savaşı’nda yenilen ya da işgal edilen ülkelerdi: Federal Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg. 

Kurucu ülkeler arasında Britanya yer almadı. Çünkü Britanya, bu yenik ve işgal edilmiş ülkelerle bir arada olmaya ihtiyaç duymuyordu. O, deniz aşırı sömürgeleriyle ticaret yapmaktaydı ve savaşın galiplerindendi. Bu topluluk içinde yer almaya gerek görmüyordu. AKÇT’nin 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) /Ortak Pazar’a dönüşmesinin ardından gümrük duvarlarının aşağı çekilmesi ve üye ülkelerdeki ekonomik canlanma Britanya’nın dikkatini çekti. Tipik İngiliz pragmatizmi neticesinde üyelik başvurusunda bulundu. Ancak 1960’lı yıllarda iki kez de Gaulle’ün vetosuyla karşı karşıya kaldılar. Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, muhtemelen tarihsel İngiliz-Fransız rekabetinin ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında Londra’da İngilizlerin yeterli desteğini görmeyişinin sonucu olarak bu vetoya yöneldi. Charles de Gaulle, bir Fransız generali olarak Fransa’daki Alman işgaline direnişi Londra’da örgütlemişti. Britanya’nın üyeliği, de Gaulle’ün ölümünden sonra gerçekleşti: 1973…

Avrupa Topluluğu’nun ilk genişlemesi İngiltere, Danimarka ve İrlanda’nın üyeliği ile başladı ve bugün 28 üyeli bir birlik. Britanya’nın çıkışıyla birlik 27 üyeli olacak. Bu devasa yapı, 1945’ten bu yana Avrupa için bir barış projesi olarak varlığını sürdürüyor. Nitekim AB, 2012 yılında Nobel Barış Ödülü’nü aldı. 

Britanya, 1973 yılında üye olduğu yapı içerisinde ayrıksı bir tavır sergiledi. Genel olarak bakacak olursak ticari kaygılarla üye olduğu birliğin gevşek bir yapısının olmasını istedi ve siyasal bir birliğe evrilmesini istemedi. Üyeliğinden 43 yıl sonra da ayrılma kararı aldı. Bu karar sürecinin nasıl işlediğine biraz bakmak gerekir.

2015 seçimleri sürecinde Muhafazakar Parti lideri ve Başbakan David Cameron, AB ile üyeliği halk oylamasına sunacağını belirtmişti. Aslında Cameron, AB’de kalmaktan yanaydı. O’nun derdi AB’den ayrılmak isteyenler karşısında elini güçlendirmekti. Referandumdan AB’de kalma kararının çıkacağını umuyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan referandumda AB’de kalma yanlıları % 48, AB’den ayrılma yanlıları % 52 oranında oy aldı. Elbette ki referandumda şaibe, mühürsüz oy pusulaları tartışması yaşanmadı. 

Referandumda hayır oyu çıkmasının nedenlerini yine İngiliz pragmatizmine bağlamak olası. AB ülkelerinden gelen yoğun göç dalgası, AB’nin bütçesine her yıl Britanya’nın yaptığı büyük katkı (19 milyar sterlin) ve AB nedeniyle Britanya’nın egemenlik haklarının zayıflaması iddiası bunlar arasında yer alıyor. AB’den ayrılmanın Britanya’ya daha büyük bir sorunlar yumağı getirmesi de mümkün. Bunu zaman gösterecek. 

Referandumda ayrılma kararının çıkmasının Başbakan David Cameron görevinden ayrıldı. Referandum yenilgisini kendi yenilgisi olarak tanımladı. Demokrat bir tavır… Yerine aynı partiden Theresa May geldi. May’in başbakanlığı ile birlikte AB ile ayrılık süreci uygulanmaya başlandı. Başlandı başlanmasına ama bu uzun ve meşakkatli bir süreç. Referandumda ayrılma kararının çıkmasıyla iş bitmiş olmadı.   

Başbakan May, Ocak 2017 tarihinde Lizbon Antlaşması’nın 50. Maddesine göre ayrılık görüşmelerini başlatmayı umuyordu. Ancak Yüksek Mahkeme aynı fikirde değildi. Ayrılık kararı için parlamentonun onayını istedi ve bu kararı büyük bir oy çokluğu ile aldı. Bunun üzerine May kararı Avam Kamarası’na götürmek zorunda kaldı. Avam Kamarası üyeleri hükümete bu yetkiyi verdiler. Ancak Lordlar Kamarası aynı fikirde değildi. AB’den çıkılması durumunda Britanya’da yaşayan AB vatandaşlarının haklarının korunmasının nasıl sağlanacağına ilişkin yasada açıklık istedi. Avam Kamarası’ndan gelen yasayı geri gönderdi. Avam Kamarası yeni bir düzenleme yapmak zorunda kaldı. Referandumun ardından neredeyse bir yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen ayrılık müzakerelerini iç hukukun işleyişi nedeniyle başlatamayan May erken seçim kararı aldı. Britanya’da demokratik denetim, kontrol ve doğrulama mekanizması nedeniylesüreç ağır bir şekilde yürüyor. Bu, Britanya’nın uzlaşmacı ve evrimci dönüşüm tarihiyle örtüşmekte…

Britanya’daki genel seçimlerin ardından ciddi bir sorun da AB ile yürütülecek boşanma süreci müzakereleri… Uzmanlar boşanma karşılığında AB’nin Britanya’ya 60 milyar euroluk bir maliyet çıkarabileceğini söylüyorlar. Üstelik boşanma müzakereleri henüz başlamadı. Oysa Mart ayında başlanması planlanıyordu. Muhtemelen yaz aylarını hatta sonbaharı bulabilir bu süreç. Ayrıca bu müzakere sürecinin de en az 2 yıl sürmesi beklenmelidir. Burada da ciddi pazarlıklar yapılacak. AB’nin organlarından onaylar alınacak. O süreci de söyle bir şemayla anlatabiliriz:

Yukarıdaki uzun ve dikenli müzakere sürecinin ardından Britanya iki sorunla karşı karşıya kalabilir. Birincisi Birleşik Krallık’ın parçalanması… İskoçya’nın kopması… İkincisi ekonomik olarak küçülme/daralma sorunuyla karşı karşıya kalma… İngiliz pragmatizmi ileride bu karardan dönmeye de yönelebilir. Bizim açımızdan buradan çıkarılacak ders, demokratik işleyişe gösterilen özendir. Buradan alınacak çok ders var. Tabii ki almak isteyene… 

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/unal-cevikoz/birlesik-krallik-ve-ab-gitmek-mi-zor-kalmak-mi-zor-40381847

 

http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39417140