Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) tarafından hazırlanan proje kapsamında monofloral balların parmak izleri belirlenerek kimyasal içerikleri ile tıbbi aktiviteleri araştırılacak. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nün (TAGEM) kabul ettiği projeye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2 milyon 428 bin liralık hibe desteği verdi.

Muğla Sıtkı Koçman, Uludağ, Kayseri Erciyes ve Ege Üniversiteleri'nden akademisyenler, Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Konya Gıda Kontrol Laboratuvar Merkezi ile Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü'nden görevli 38 kişilik ekip çalışma yürütecek.

3 yıl sürecek çalışmalar kapsamında, her bir yıla ait kestane, ayçiçeği, geven, narenciye ve pamuk ballarının kimlikleri, kaliteleri, kimyasal içerikleri ve tıbbi etkileri araştırılacak.

MSKÜ Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Duru, iyi tarım uygulamalarıyla üretilen monofloral balların üreticiye ve ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayacağını söyledi.

"PAZARDAKİ DEĞERİ ARTACAK"

Prof. Dr. Duru, monofloral balların üretildiği yerlerdeki bitkisel çeşitliliğin, balın kalitesine sağladığı katkının ortaya çıkarılacağını dile getirdi. İyi tarım uygulamalarıyla üretilen monofloral balların yeni kullanım alanlarının öğrenilebileceğini kaydeden Prof.Dr. Duru, "Projedeki en temel amacımız, ülkemizde ticarete konu olan monofloral bal çeşitlerinin kendi spesifik özellikleri ile Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği'nde yer bulmasının sağlanması ve pazardaki değerinin artırılmasıdır" dedi. Türkiye'de bugüne kadar birçok hastalık açısından balların etkilerinin araştırılmadığını ileri süren MSKÜ Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Duru, "Balların bir taraftan kalitesini ve kimliklerini belirlerken, diğer taraftan da onların çok çeşitli tıbbi etkilerini ortaya çıkarmak projedeki en büyük hedefimizdir. Bugüne kadar, ülkemizde binbir emekle üretilen ballarımızın bakteri kovucu özelliği, ağrı kesici etkileri, glisemik indeksi, şeker hastalarının hangi dozajda tüketilebileceği, kanser hastalığı açısından koruyucu yönü ve Alzheimer'e karşı etkisi araştırılmamıştır. Bu proje sayesinde balların parmak izi belirlenecek" dedi.

TAĞŞİŞİN ÖNÜNE GEÇİLECEK

Prof. Dr. Duru, projede hedeflenen çalışmalar tamamlandığında, elde edilecek verilerle tağşişin kontrolü ve önlenmesine yönelik çok önemli kazanımın sağlanacağını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Pazardaki hak ettiği değeri kazanamayan monofloral ballarımızın ulusal ve uluslar arası pazarlarda gerçek değerlerine ulaşmasına fırsat sağlayacağı gibi, yeni kontrol yöntemleriyle tağşişli balların pazara sunulmasının engellenmesi suretiyle pazarda üreticimizin aleyhine oluşan haksız rekabetinde önüne geçilecek. Bu durumun, ülkemizdeki arıcılık tarımı ve bal ticareti noktasında, yüksek katma değer sağlaması bekleniyor. Tescillerinin yapılması ballarımızın pazarlanmasında üreticilerimize büyük avantaj sağlayacak"

"PROJENİN EN TEMEL ARGÜMANI KİMLİKLENDİRME"

Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği ve aynı zamanda Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı olan Ziya Şahin ise, "Çam balımızı bugüne kadar Avrupalılar'ın kriterleriyle satıyorduk. Önümüzdeki yıldan itibaren kendi kriterlerimizi koymuş olacağız. Diğer ballarımız ise ticarete konu olan ballarımız. Özellikle kestane balımız her derde deva olarak satılıyor. Bunu araştırmacılar bilir. Projenin en temel argümanı kimliklendirme. Ballarımızın insan sağlığında hangi yönde kullanılacağı ortaya konulacak" dedi.(Cavit AKGÜN / DHA)