EGE MECLİSİ - Kentsel dönüşüm adı altında sadece eski bina yıkılarak yerine yenisinin yapıldığını söyleyen Sözbilir, "Bu mantaliteden hızlı bir şekilde uzaklaşmak gerek. Olayı bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu dönüşümler bizler için değil. En az 50-100 yıl ileriye dönük düşünülmeli. Çocuklarımızın rahatı için, deprem sırasında ölmemeleri için uğraşıyoruz" dedi. Sözbilir, İzmir’i etkileyecek en önemli 5 fayda yapacakları hendek bazlı çalışmaların aralık ayı içinde başlayacağını da bildirdi.

 

DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, kentsel dönüşüm yapılacak bölgede doğal afet risklerinin göz önüne alınarak hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Sözbilir, İzmir’deki deprem çalışmaların 1999 yılından sonra başladığını söyledi. İzmir’deki fayların 2005 yılında 1/250.000 ölçekli haritalara işlendiğini belirten Sözbilir, "İzmir çevresinde karada yıkıcı deprem üretebilecek yaklaşık 15 fay var. Denizdekiler de eklendiğinde bu sayı 25’e kadar çıkar. Denizdeki faylar ile ilgili bilgimiz çok az. Karadaki faylarla ilgili bilgimiz ise yerleşime uygunluk anlamında çok zayıf. Çünkü faylar henüz imar haritalarına işlenmedi" dedi.

 

"FAYLARI İMAR HARİTALARINA İŞLİYORUZ"

Türkiye’de fayları imar haritalarına işleyecek insan sayısının çok az olduğunu belirten Sözbilir, "Bu yeterlilikte yaklaşık 10 profesör var. Ben de DAUM Müdürü olarak bunlardan biriyim. Yani fayları 1/1000 ölçekli imar haritalarına işleme olanağına sahibiz. Bu konuyu İzmir Valisi’ne ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na anlattım. Üniversitelerde anlatıyorum. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde rektörlük düzeyinde başlattığımız çalışmayla fayları 1/1000 ölçekli imar haritalarına işliyoruz" diye konuştu.

 

"FAYIN ÜZERİNE OTURMAMAYI SAĞLARSAK EN AZ ZARARLA ÇIKARIZ"

Fayların imar haritalarına işlenmesi ile birlikte yüzey faylanması tehlike kuşağı oluşturduklarını ve bu alanlar etrafında da sakınım bandı yerleştirdiklerini anlatan Sözbilir, şöyle dedi:

"O bölgeye bina yapılmıyor. Fayın yırtılmasından kaynaklanacak tehlikeyi ortadan kaldırmış oluyoruz. Geriye zemin ve bina kalıyor. Zeminin depreme ivmesel anlamda verdiği tepkiyi de önceden ölçebiliyoruz. Zeminin ve binanın iyileştirmesini de o şekilde yaptığımız zaman aslında depremden en az zararla çıkabiliyoruz. Türkiye, dünyada sismisitesi en yüksek ülkelerden bir tanesi. 3 parametreyi, zemini iyileştirmeyi, depreme dayanıklı bina yapmayı ve fayın üzerinde oturmamayı sağlayabilirsek en az zararla çıkmış olacağız."

 

"JEOLOJİK YAPIYA GÖRE YERLEŞMEK ZORUNDAYIZ"

Kentsel dönüşüm çalışmalarının doğal afet riski göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğine dikkat çeken Sözbilir, "Kentsel dönüşüm çalışmaları ile ilgili bugüne kadar hiçbir resmi kurum üniversitemize gelip de bizden yardım istemedi. Kentsel dönüşümde şuan bina yıkılarak yerine daha lüks bir bina yapılıyor. Bu çok doğru bir yaklaşım değil. Olaya il bazında ilçe bazında bakmak gerekiyor. Jeolojik yapıya göre yerleşmek zorundayız. Doğal afet sadece deprem değil, birçok çeşidi var. Heyelan, sel riski olan bölgeler var, faydan zarar görecek yerler var. Bunların hepsini görecek şekilde yerleşim haritasının oluşturulması gerekiyor. Bu konuda çalışan insanlar ve sayıları çok fazla değil. Jeoloji, jeofizik, inşaat, mimarlık, şehir bölge planma ya da diğer bütün dallarda mezun olan insanların yapabileceği işler var. Ama bir şehri planlarken üniversiteden yeni mezun olmuş bir insanla yapamazsın. 30- 40 yıllık bir deneyim gerekiyor. Çalışmalar bilimsel temellere oturtulmalı. Bugün Türkiye’de bütün şehir bölge planlarının doktora düzeyinde üretilmesi lazım. Bilimin olmadığı yerde yürüme şansımız yok. Üniversiteler gerekli imkanı sunuyor. Yeteri kadar üniversite var, yeteri kadar bilim adamı da var. İşin çıkış noktası bunları doğru kullanmak" diye konuştu.

 

"ESKİ BİNAYI YIKIP YENİSİNİ YAPARAK KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPMIŞ OLMUYORUZ"

Aralık ayı içinde İzmir’i etkileyen en önemli 5 fay üzerinde çalışmaya başlayacakları belirten Sözbilir, Batı Anadolu ölçeğinde DAUM olarak ciddi çalışmalar başlattıklarını, söyledi. İzmir’i etkileyen en önemli 5 fayı hem 1/1000 ölçeğinde haritalandıracaklarını hem de hendek tabanlı çalışmalarla yaklaşık 2 yıl içinde fayların deprem geçmişi hakkında bilgi edineceklerini anlatan Sözbilir, “Böylece deprem anlamında nasıl bir tehlikeye sahip olduklarını, yerleşim anlamında nerelerin riskli olacağını belirlemiş olacağızö dedi. Bu çalışmaların ardından yapılacak inşaat çalışmalarının daha sağlıklı olacağına dikkat çeken Sözbilir şöyle konuştu:

"Mahalle ya da sokak bazında yapılması gereken kentsel dönüşüm çalışmalarında bu anlamda yerbilimsel olarak inceleme yapmak gerekiyor. Eski binayı yıkıp yenisi yaparak kentsel dönüşüm yapmış olmuyoruz. Oradaki faya uzaklık nedir, zemin özelliği nedir, heyelan ve sel riski var mıdır bunları değerlendirmek gerekir. Kentsel dönüşümün doğal afet riskine karşı planlamayla yapılmalı. Örneğin, Buca ilçesi üniversite nedeniyle sıfır binalarla büyümeye devam ediyor. Ancak çok hatalı büyüyor. Hiçbir şekilde kentleşme düşüncesi yok. Sokaklar daracık. Deprem olduğunda ne ambulans ne itfaiye girebilir. Eski evleri yenilerken de yine aynı dar sokakları bırakıyorlar. Bu mantaliteden hızlı bir şekilde uzaklaşmak gerek. Olayı bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu dönüşümler bizler için değil. En az 50-100 yıl ileriye dönük düşünülmeli. Çocuklarımızın rahatı için, deprem sırasında ölmemeleri için uğraşıyoruz." (Timur TARLIĞ/DHA)