EGE MECLİSİ - İzmir'in Konak ilçesinde, yürüme bozukluğu nedeniyle okula devam edemeyen; ancak evde eğitim alan Mükerrem Solmuş karne heyecanını da evinde yaşadı. Bayındır'da yaşayan ve 3 günlükken yenidoğan sarılığı nedeniyle hastane ile tanışan Havin Ayata ise, bu yıl ilk karnesini almanın mutluluğu tattı. 

 

HAVİN'İN İLK KARNE MUTLULUĞU

İzmir'in Bayındır ilçesinde, 3 günlükken yenidoğan sarılığı nedeniyle hastane ile tanışan Havin Ayata, 7 yıllık yaşamında, biri karaciğer sirozu diğeri lenfoma olmak üzere iki büyük sağlık sorunuyla mücadele edip, kazandı. 'Yaşam savaşçısı Havin', bu yıl ilkokula başlayıp, ikinci yaşamına yeni bir sayfa açarken, ilk karne heyecanını yaşadı. Havin, arkadaşlarının alkışları arasında ilk karnesini alırken, "Okulumu, arkadaşlarımı çok seviyorum. Bugün çok sevinçliyim" dedi.

 

Bayındır ilçesi Çırpı Mahallesi'nde oturan Medine Ayata ile hayvancılık yapan Süleyman Ayata çiftinin 4 çocuğunun en küçüğü olan Havin, 21 Aralık 2010 tarihinde dünyaya geldi. Henüz 3 günlükken vücudu sararmaya başlayan Havin'e yenidoğan sarılığı teşhisi koyuldu; ancak sarılık geçmedi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde yapılan tetkikler sonucunda, Havin'in doğuştan safra kanallarının (bilier atrezi) gelişmediği saptandı. Havin'e 2 aylık olduğunda biraz daha büyümesi için zaman kazandırmak amacıyla 'kazai' denilen operasyon yapıldı. Havin, küçük yaşında hastanelerden çıkmaz hale gelirken, tek kurtuluşu olan karaciğer nakli için İzmir Kent Hastanesi'ne yatırıldı.

Doç. Dr. Murat Kılıç- Opr. Dr. Cahit Yılmaz başkanlığındaki iki ekip tarafından 19 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirilen operasyonla anne Medine Ayata'dan alınan karaciğer dokusu, minik kıza nakledildi. Başarılı geçen nakil operasyonun ardından Havin için yeni bir yaşam başlarken, sağlık sorunlarına yenileri eklendi. Nakilden 1 yıl sonra diyafram fıtığı nedeniyle ameliyat olan Havin, iyileşti; fakat bir süre sonra bağırsak tıkanması yaşandı. Bağırsağında yaklaşık 7 santimetre çapında kitle saptanan Havin'e lenfoma tanısı koyuldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyat olan Havin, kanser tedavisi görürken, 6 ayda 6 kür kemoterapinin ardından alınan sonuçlar yüz güldürdü.

 

'HAVİN'İN BAŞARISI SINIF ORTALAMASININ ÜSTÜNDE'

Kanseri de yenen Havin, bu yıl Çırpı İlkokulu'na başladı. Ciddi sağlık sorunları atlatan, hala doktor kontrolleri süren Havin, ikinci yaşamındaki en büyük heyecanı ve sevinci yaşadı. Havin, ilk karnesini arkadaşlarının alkışları arasında, öğretmeni Gökhan Mercan'ın elinden aldı. Okulunu, arkadaşlarını çok sevdiğini belirten Havin Ayata, karne sevinci yaşadığını dile getirerek, "Tatilde oyun oynayıp, kitap okuyacağım" dedi.

Sınıf öğretmeni Mercan ise Havin'in kontrolleri ve zaman zaman enfeksiyon nedeniyle devamsızlık yapmasına karşın çok başarılı olduğunu söyledi. Mercan, "Havin'in başarısı sınıf ortalamasının üstünde. Tüm sağlık sorunlarının sona ermesini diliyoruz" dedi.

Kızını kaybetme korkusuyla geçen zorlu yılların ardından yeni yeni düze çıktıklarını söyleyen anne Medine Ayata ise "Ameliyatlarla tedavilerle dolu kötü yıllar geride kaldı. Bugünleri görebileceğimi hayal bile edemiyordum. Küçük kızım, artık okullu oldu. Bu, müthiş bir şey. Onun karne sevincine ortak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz" diye konuştu.

 

'BÜYÜK MUTLULUK YAŞIYORUZ'

İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç da Havin ile ilgili şunları söyledi:

"Havin, 5 yıl önce karaciğer nakli yaptığımız bir hastaydı. O zaman 2 yaşındaydı. Doğuştan safra kanalları yokluğundan karaciğer sirozu geliştiği için nakil yaptık. Nakil sonrası kontrollerine gidip, gelirken bundan yaklaşık 3 yıl önce bağırsak tıkanması oldu. Bu da lenfoma dediğimiz, lenf bezlerinin büyümesine bağlı bir tıkanmaydı. Ameliyat olup, sonrasında kemoterapiyle bu lenfomayı da atlatmış oldu. Şimdi de 7 yaşında okula başladı. Kontrollere gidip, geliyor. Bundan sonra normal bir çocuk gibi hayatını yaşayacağını düşünüyoruz. Bazen çocukları tanıyamıyoruz. Çoğuna bir yaşının altında, 6 ay civarında nakil yapıyoruz, 8- 10 yaşında gelip okula gittiklerini görmek, karnelerini görmek bizim için en büyük mutluluk."

 

 

MÜKERREM'E TAKDİR VE ONUR BELGESİ 

İzmir'in Konak ilçesinde, yürüme bozukluğu nedeniyle okula devam edemeyen; ancak evde eğitim alan Mükerrem Solmuş (16), karne heyecanını da evinde yaşadı. Öğretmenlerinin evinde ziyaret ettiği başarılı öğrenci hem takdir hem de onur belgesi aldı.

Kemik dokusu hassasiyeti nedeniyle kemiklerinin kırılma riski bulunan ve bu nedenle okula devam edemeyen Mükerrem Solmuş, 10'uncu sınıfın ilk dönemini, aldığı eğitimlerle tamamladı. Hastalığıyla ilgili ilk teşhisin koyulduğu 6'ncı sınıftan itibaren evde eğitim alan Konak Anadolu Lisesi öğrencisi Mükerrem, başarılarıyla hem ailesinin hem de öğretmenlerinin onur kaynağı oldu. 6 branş öğretmeninden toplam 7 farklı dersin eğitimini alan Mükerrem, karnesini bugün evinde aldı. Konak İlçe Milli Eğitim Müdürü Serdal Şimşek, Konak Anadolu Lisesi Müdürü Şemsinur Avcı ve fizik öğretmeni Meryem Alp'in birlikte ziyaret ettiği Mükerrem, hem karne hem de takdir ve onur belgesi almanın mutluluğunu yaşadı.

 

DOKTOR OLMAK İSTİYOR

Babası Hasan Solmuş, annesi Aklime Solmuş ve 3 kardeşiyle sevincini paylaşan Mükerrem, resim konusunda da yetenekli olduğunu söyleyerek, kendisinin yaptığı tabloyu gösterdi. Kitap okumayı çok seven Solmuş, "En son Kürk Mantolu Madonna'yı okudum. İlk dönem 11 kitabı bitirdim. Ayda ortalama 4 kitap bitiriyorum. 2 yıl sonra üniversite sınavına gireceğim. Hedefim doktor olmak" dedi.

OKUMA AZMİYLE ÖRNEK

Bu yıl evde eğitim alan 3 öğrencilerinin bulunduğunu kaydeden Konak Anadolu Lisesi Müdürü Şemsinur Avcı ise Mükerrem'in haftada en az 10 saat eğitim gördüğünü belirterek "Mükerrem, yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen okuma azmiyle herkese örnek olabilecek bir öğrenci. Müthiş bir okuma isteği var. Ben, her hafta Mükerrem'e kitap gönderiyorum. Bir hafta içinde hem derslerine çalışıyor hem de kitaplarını büyük bir şevkle okuyor. Biz de böyle bir öğrenciye elimizden gelen yardım ve desteği sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz" diye konuştu. 

 

DERS SAATİNİ İPLE ÇEKİYOR

Mükerrem'in sosyalleşmesi için zaman zaman okuldaki etkinliklere davet edildiğini dile getiren Konak Anadolu Lisesi Fizik Öğretmeni Meryem Alp de öğrencinin öğrenmeye istekli ve algılama kapasitesinin yüksek olduğunu vurguladı. Alp, öğrencisinin, sayısal derslerde altyapı eksikleri olmasına rağmen lise müfredatını çok kolay kavradığını kaydetti. Evde eğitimin, öğrencileri hayata bağlayan önemli bir uygulama olduğunu belirten Alp, Mükkerem'in de ders saatlerini iple çektiğini ve çok istekli olduğunu söyledi. Alp, "Fizik ile arası çok iyi. Düzenli bir öğrenci ve verdiğimiz ödevleri istediğimiz zamanda istediğimiz şekilde yapıyor" dedi. 

İlçe Milli Eğitim Müdürü Serdal Şimşek ise Mükerrem Solmuş'un sağlık durumu ve eğitimi hakkında ailesinden bilgi aldı.

 

Gözleriyle çalıştı, okul birincisi oldu 

Pelin Tavşan, fiziki fonksiyonlarını kaybetmesine karşın evde eğitimi reddetti, tekerlekli sandalyesine binerek yaşıtlarıyla okulda eğitim gördü. Anne ve babasının sabahtan akşama kadar okulda beklediği, arkadaşlarının ders notlarında yardımcı olduğu, sadece gözleriyle iletişim kurabilen Pelin, 94.86 puanla okulun dönem birincisi olarak karnesini aldı.

İzmir’de yaşayan 16 yaşındaki Pelin Tavşan, 13 aylıkken geçirdiği enfeksiyon nedeniyle fiziki fonksiyonlarını kaybetti. Annesi emekli sınıf öğretmeni, babası da emekli astsubay olan Pelin, evde eğitim görmeyi reddetti, tıpkı yaşıtları gibi okul ortamında ders işledi. Anne ve babası, özel gereksinime ihtiyaç duyan kızlarını her gün tekerlekli sandalye ile Karşıyaka Lisesi’ne getirdi ve teneffüslerde arkadaşlarının ders notlarını alarak bu notları kızlarının defterine yazdı. Akşam olduğunda anne Sevinç Tavşan, baba Durmuş Tavşan ve diş hekimi ağabey Oğuz Tavşan, Pelin’in derste işlediği konuları bir de defterden okuyarak konuları tekrar etti. Daha çok gözleriyle iletişim kurabilen Pelin, 94.86 puanla okulun dönem birincisi olarak karnesini aldı.

 

Anne ve babası teneffüslerde not tutuyor

Pelin’in hikayesini anlatan baba Durmuş Tavşan, “Annesi sınıf öğretmeni olduğu için ilkokul 4. sınıfa kadar Pelin’i annesi okuttu. Annesi başka okula tayin olunca ben emekli oldum ve 5. sınıftan 8. sınıfa kadar kızımızı okula ben getirip götürdüm. Teneffüslerde onun ihtiyaçlarını karşıladım. Bu sene de annesi emekli oldu ve lise eğitiminde kızımızı okulda annesi bekliyor. Sabah 08.00 akşam 16.00 arası okulda kızımızın yanındayız. Arkadaşlarının tuttuğu defterleri, teneffüste yazıyoruz. Ders bitince arkadaşına teslim ediyoruz. Sonra evde kızımıza anlatarak dersi tekrar ediyoruz. Sınıf arkadaşları da defter tutma konusunda Pelin’e yardımcı oluyor. Sadece işlem gerektiren matematik gibi derslerde zorlanıyoruz ancak annenin eğitimci olmasının bize çok faydası dokunuyor. Arkadaşları iki gün çalışıyorsa biz dört gün çalışıyoruz” dedi.

 

“Benim ne eksiğim var” diyerek TEOG’a girdi

Pelin’in yaşıtlarının hissettiği tüm duyguları hissettiğini, zihinsel bir problemi olmadığını vurgulayan baba Durmuş Tavşan, “Çok yakın arkadaşları var. Öğretmenlerle arası çok iyi. Biz engelli aileleri olarak acınmak istemiyoruz. Anlaşılmak istiyoruz. Kızımız evde eğitim görsün istemedik. Çocuğumuz sınıfa gelsin, arkadaşları ile sınıf ortamını paylaşsın istedik. O da bunu istedi. Bir gün devamsızlık yapmadan her gün okula geliyoruz. Arkadaşları ve öğretmenleri de bizi yalnız bırakmadı. Pelin gözleri ve duyguları ile ilişki kuruyor. Sınırlı düzeyde de konuşabiliyor. Sınıfa girdiğinde yüzü gülüyor. Sınıf ortamını paylaşıyor. Bizim amacımız onun mutlu olması. Bunun sonucunda da başarı geliyor. Ödevlerini eksik tutmamaya çalışıyoruz. Yönetmelik gereği TEOG’e giremeyip adrese en yakın okula kayıt yaptırabilirdik ama Pelin ‘benim ne eksiğim var?’ diyerek sınava girdi ve bu okulu kazandı” diye konuştu.

 

“Mutluluk baş hedefti”

Pelin Tavşan’ın annesi Sevinç Tavşan da, şunları söyledi:

“Bir eğitimci olarak bütün toplumdaki çocukların mutlu olarak bir yerlere gelmesi taraftarıyım. Dolayısıyla kızımla ilgili de mutluluk baş hedefimiz oldu. Önce mutluluk olursa, başarı da sonradan gelir diye düşündük. Evde eğitim şansımız da vardı ama biz bunu tercih etmedik. Pelin’in yaşıtlarıyla bir şeyler paylaşması gerektiğini, sosyal bir ortamda olması gerektiğini düşündük. Bu sınıftaki çocuklar artık daha bilinçli büyüyecekler. Bu toplumda sadece kendileri gibi bireyler değil, farklı bireylerin de olduğunu artık daha iyi biliyorlar. Pelin çok gayretli, çok mutlu bir çocuk. Temelimiz mutluluk. Başarıyı seven bir çocuk. Çok çalıştık, çok emek verdik. Çok yoruldu ama emeğinin karşılığını aldı. Sınıfta not tutma şansı olmadığı için arkadaşlarından daha fazla çalışmak durumunda kaldı ama arkadaşları ve öğretmenleri de bize çok yardımcı oldu.”

 

“Pelin bizim okulumuz”

Pelin’in Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Nazik Gökmen, Pelin’in diğer arkadaşlarından farklı bir öğrenci olduğunu ama bir öğrencide olması gereken her şeyin onda bulunduğunu söyledi. Pelin’in çalışkan ve sorumluluk bilinci olan bir öğrenci olduğunu vurgulayan Gökmen, “Verdiğim hiçbir ödev yapılmadan gelmedi. Pelin, okulun sadece tek taraflı öğrenme olmadığını, bizim de öğrencilerden çok şey öğrenebileceğimizi gösterdi. Hepimiz birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz. Kaç yaşında olursanız olun, hayat size bir şeyler öğretiyor ve biz bunların çoğunu çocuklardan öğreniyoruz. Her çocuk bir okuldur. Pelin bu yıl bizim okulumuz ve biz onunla birlikte hayattaki birçok şeyi yeniden düşünmeyi, yeniden anlamayı ve saygı göstermeyi öğreniyoruz. Hepimizin farklılıkları var. Bu farklılıkları saygıyla ortadan kaldırabiliriz. Sevmek çok önemli. Biz Pelin’i seviyoruz, Pelin de bizi seviyor” ifadelerini kullandı.

 

“Eğitimde engel yok”

Pelin’e karnesini takdim eden Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa İslamoğlu da Pelin’in başarısından gurur duyduklarını belirterek şöyle konuştu: “Pelin çok özel bir çocuk. Evde eğitim imkanı olduğu halde okulda olmayı tercih eden bir çocuk. Akranlarına göre daha fazla ders çalışıp kendini ispatlayan bir çocuk. Her gün okula bu şartlarda giden bir çocuk. Onun bu başarısında okulumuzun ve ailesinin büyük payı var. 94.86 puanla dönem birincisi oldu. Pelin arkadaşlarına model oldu. Demek ki eğitimde engel yok. İnsan isterse her türlü engeli aşabiliyor. Pelin de bunun canlı bir örneği.”

 

“Engeller arkadaş olmaya engel değilmiş”

Pelin’in bu başarısında en büyük destekçilerden biri de arkadaşları oldu. Gün boyu Pelin’le yakından ilgilenen arkadaşlarından Ali Ersin Coşkuner, “Pelin’le ortaokuldan beri tanışıyorum. Lisede de aynı sınıfta okumaya başladık. Onunla aramızda bir bağ var. Onu tanıdığım için çok mutluyum” derken, Sena Funda Özbakır da “Pelin’le aramız çok iyi. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığımız için ilk başta ne yapacağımızı bilemedik ama sonra ona çok alıştık ve engellerin arkadaş olmaya engel olmayacağını anladık. Engel sadece fiziksel bir şeymiş. Biriyle arkadaş olmak için konuşmaya ihtiyaç yok. Sevgisini hissedebildiğin zaman bile arkadaş olabiliyorsun. Yanına oturduğumda bir şey ifade etmeye çalışıyor ve ben onu anlıyorum. Çok zor bir şey değil aslında. Bir şekilde anlaşıyoruz” dedi. (Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri/İHA-Mücahit BEKTAŞ - Nevra UÇKAÇ/DHA)