EGE MECLİSİ - Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), hükümetin, imara aykırı yapıları kayıt altına almak için çıkardığı imar barışı düzenlemesine tepki gösterdi. Şehir Plancıları Odası Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, yasal düzenleme ile imara aykırı otel, villa ve kaçak yapıların ödüllendirildiğini savundu.

 

Ziraat Mühendisleri Odası Lokali’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, imar barışı olarak gündeme gelen yasal düzenlemenin, kaçak yapıların önleneceği gerekçesiyle çıkarıldığını, ancak imar aflarının özellikle seçim dönemlerine yakın dönemlerde çıkarıldığını söyledi. Yasal düzenlemeler ile hukuka aykırı olarak yapılan inşaatların, bu süreçte meşrulaştırıldığına değinen Kocaer, ayrıca Revizyon İmar Planlarıyla belirli düzeyde kentsel iyileşmeye yönelik atılan adımların da yok edileceğini belirtti.  Kocaer, "İmar barışı adı altında ele alınan kaçak yapılar, sadece kentsel alandaki yapıları değil; tarım, orman, mera ve kıyı alanlarında yer alan ticaret, turizm, lüks konut gibi amaçlarla inşa edilmiş kaçak yapıları da kapsamaktadır. Tanımı ve kapsamı standart bir imar affından çok daha geniştir ve barınma ihtiyacının tamamen dışında, ticari kaygılarla, haksız, hukuksuz bir şekilde devletin malı üzerinde ya da korunması gerekli alanlarda yapılan kaçak yapıları yapanları ödüllendirmektedir" diye konuştu.

İmar Barışı Yasası'nın 17'inci maddesine dikkat çeken Özlem Şenyol Kocaer, şunları söyledi:

"Bu madde ile hazineye ait tarım arazilerinin kiralanmasının ötesinde, kira bedelini düzenli şekilde ödeyen kiracılara araziler doğrudan satılabilecek. Bu sayede, devlet güvencesi altında olması gereken tarım, orman, kıyı, mera gibi doğal alanların özel mülkiyet kontrolüne bırakılmasının yolu açılmaktadır. Doğal alanlar üzerinde baskı ve kayıplara yol açan imar mevzuatına aykırı olan yapılar, yasayla, yasal bir zemine oturtulmakta ve bu durum 'İmar Barışı' olarak adlandırılmakta. Yapılan düzenleme ile orman alanları da etkileniyor. Orman sınırları dışına çıkarılacak mutlak korunması gereken arazilerin satışının ve metalaştırılmasının önü açılacak."

 

"İZMİR'DEKİ KAÇAK YAPILAR YASAL OLACAK"

Özellikle kıyı bölgelerinde onlarca kaçak otel ile halk plajlarını işgal eden otellerin, doğal sit alanlarına yapılan kaçak yapıların bulunduğunu söyleyen Kocaer, "Bununla birlikte özellikle kent merkezinde konut dışı kentsel çalışma alanlarına ya da ticaret alanlarına yapılan yüksek yoğunluklu konut projeleri ile kentsel alan nüfusu arttırılmaya çalışılmakta. Benzer şekilde imar planı olmadan başlayan Konak Tünelleri, Alsancak Limanı yanında yer alan yıllardır yıkılmamış viyadük ayakları, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı Alt Geçit düzenlemesi gibi projelerin İzmir halkına özellikle yaya ulaşımında yaşattığı sorunlar bilinirken, şimdi ulaşım sorunlarının çözülmez boyutlara geleceği açıktır" dedi.

Yasa, mülkiyet, yapı grubu ve yapı sınıfı gibi idari ve teknik konuların mal sahibinin beyanına göre cins değişikliğine olanak sağlandığını açıklayan Kocaer, kişilerin beyanına göre idari ve teknik süreçlerin belirlenmesinin, bilime ve meslek etiğine aykırı olduğunu, yasanın, ruhsat ve eklerine aykırı iş ve işlemlerin affı ile sermayenin talebine olumlu yanıt verilirken, meslek odaları tarafından anılan her türlü kent suçuna ilişkin açılmış davaların düşmesine de neden olacağını, bunun emsal teşkil edeceğini ifade etti. Kocaer, açıklamasında şunları söyledi:

"Kentlere, doğaya, yaşam alanlarına, geleceğe karşı işlenecek bir ihanetin sözü hükümet tarafından verilmektedir. Vatandaşlar kıt kanaat geçinerek ve borçlanarak konut almaya çalışırken, kendi mülkiyetinde dâhi olmayıp maliye hazinesindeki bir alanda yapılan kaçak yapının devlet tarafından yasallaştırılması ve hatta satışının yapılması ile toplumda yaşanacak adaletsizlik duygusu daha da derinleşecek ve toplumda gerilim tetiklenecek. Bu durum toplumun tüm sorunlarına da gelecekte yansıyacak ve bir barışa değil, toplumsal bir kaosa neden olacaktır. Çıkarılan yasanın, vatandaşın geleceği düşünülerek gerçekleştirildiği kesinlikle söylenemez." (Umut KARAKOYUN/DHA)