CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, Tandoğan Meydanı'nda halka seslendi. Ankara'da dağıtıldığı iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan sahte broşürlere sert tepki gösteren İnce, “Biz gelince türbana son” yazmış, CHP Ankara Gençlik Örgütü yazmış… Bunu yazan ahlaksıza sesleniyorum, bunu yazan terbiyesize, bunu yazan namussuza sesleniyorum. Bunlar sahtekar, bunlar yalancı, bunları bırak Müslüman olmayı bunlar insan bile değil. Bu broşürlerin benimle ve CHP ile hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar paçavradır" dedi.

 

İŞTE İNCE'NİN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI

Bağımsızlığımızın başlangıcı Ankara, yüce insanların memleketi Ankara… Miting alanındaki insanlar kadar sahnenin arkasında da var. Bu gördüğüm miting gördüğüm en iç içe miting. Aman dikkat edin birbirinizi sıkıştırmayın, bundan daha sıkışık bir miting görmedim ben.

 

Allah’ın izniyle, milletin isteğiyle cumhurbaşkanı seçildiğimde neler yapacağımı anlatacağım. Ama önce şunu söyleyeyim. Pazar günü sen yok, ben yok, biz var. 50 günde evimde ya iki gece yattım ya üç gece. Şimdi yarın akşamdan itibaren sıra sizde. Pazar sabahı geç kalmayın, okulların bahçesinde yatın cumartesi akşamı. Pazar günü acıkmayın, Pazar günü uykunuz gelmesin, Pazar günü hasta olmayın.

 

BROŞÜR TEPKİSİ

Üç tane kurum, biri AA, biri TRT, öbürü de YSK. Cumhurbaşkanı olacağımı biliyorum. Ama bu üç kurumun yöneticisini yargıya göndereceğim. Ankara’da bugün bir şey yapmışlar, üstüne CHP logosu basmışlar, “türbanı kaldıracağım, şunu yardımcı yapacağım” gibi bunlar nasıl insan bunlar nasıl Müslüman anlamış değilim. “Biz gelince türbana son” yazmış, CHP Ankara Gençlik Örgütü yazmış… Bunu yazan ahlaksıza sesleniyorum, bunu yazan terbiyesize, bunu yazan namussuza sesleniyorum. Bunlar sahtekar, bunlar yalancı, bunları bırak Müslüman olmayı bunlar insan bile değil. Bu broşürlerin benimle ve CHP ile hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar paçavradır.

Şu anda yurtdışına gitseniz THY’den Ankara’dan gidemezsiniz. Anadolujet ile gidersiniz. Benim cumhurbaşkanlığımda başkent Ankara’yı kimse cezalandıramaz, THY çalışacak Ankara’ya.

 

'DÜNYADA BÖYLE BİR ORGANİZASYON ŞEMASI YOK'

Bir iki gün önce Erdoğan devletin yönetim şemasını açıkladı. Ortada bir güneş var, etrafında da yörüngeler var. Yönetim şemasına bak, şurada cumhurbaşkanı var; güneş. Vay be. Etrafında da yalakaları var; uyduları. Peki dünyada böyle bir devlet yönetimi yok. Dünyada böyle bir şirket yönetimi yok. Dünyada böyle bir organizasyon şeması yok. Bu hastalıklı bir yapıdır, bu tek adam dayatmasıdır. Bu paralel devlet kurmaktır. Ne yaptığını bilmiyor. Kampüs değil diyor külliye diyor. Niye öyle batı sözcüklerini kullanıyorsunuz… Buraya da yazmış “finans ofisi” Kampüse külliye diyen adam, buraya da finans ofisi yapmış. Yanındakileri değiştirdi, olmadı. Bakanlarını değiştirdi, olmadı. Çankaya Köşkü’nü değiştirdi, olmadı. Devletin yapısını değiştiriyor, olmayacak. Erdoğan bu zahmete gerek yok, sen değiştin mi her şey değişecek zaten.

 

Kafaya bakın kafaya. Yangın çıkmış, Türkiye’de yangın var. O itfaiye teşkilatını değiştireceğim diyor. Önce yangını söndürelim yangını. Buradan 81 milyona söz veriyorum. Ankara’daki özellikle kamu görevlileri, hiçbir şekilde tedirgin olmayın, sakın ha tedirgin olmayın. Niye tedirgin oluyorsunuz? Seçimi ben kazanacağım devlet de tıkır tıkır işleyecek. İlgilendiğim tek şey var, siz o işi biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Ama şu andaki mevcut yönetime ilavelerim olacak. Örneğin, girişimciliği ilave edeceğim. Sanayi ve Girişimcilik bakanlığı kuracağım. Yine esnafı ilave edeceğim. Ticaret ve Esnaf Bakanlığı kuracağım.

 

KÖPRÜ TARTIŞMASI

Şimdi son günlerin bir modası var, Erdoğan ile benim aramda bir köprü polemiği var. Ben dedim ki, Demirel’in yaptığı birinci köprüden 11 liraya geçiyoruz; gidiş geliş 11 lira. Erdoğan’ınkinden 114 gidiş, 114 geliş 228 lira. Demirel’in yaptığı köprü bayramlarda bedava, Erdoğan’ınki parayla. Demirel’in yaptığı köprünün geliri hazineye gidiyor, Erdoğan’ın yaptığı köprünün geliri yabancı şirketlere gidiyor. Gerçekten zavallı ya, bana diyor ki; “Paran varsa geç, ne konuşuyorsun” Erdoğan, ben milletvekiliyim benim param var, benim param var ben geçerim de kamyoncu nasıl geçecek kamyoncu? Benim derdim kamyoncu, o nasıl geçecek? Yani diyor ki, “parası olan geçsin” diyor. Yakında şunu derse şaşırmayın “parası olan hastalansın”. Bu kafadaki bir adamdan kurtulmamız lazım.

Ne diyor? Millet Bahçesi yapıyormuş. Mübarek sen Türkiye’nin, bırak Türkiye’nin dünyanın en büyük millet bahçelerinden biri olan Atatürk Orman Çiftliği’ne saray yaptın. Ne millet bahçesi?

 

'BU SEÇİMDE KİMSE KAYBETMEYECEK'

Şimdi ne diyor? Yerli ve milli olmaktan söz ediyor ya. Alakası yok. Mesela 1699’dan 1922’ye kadar 223 sene Osmanlı hep toprak kaybetti. Osmanlı 223 sene kaybetti, 1922’de ilk kez Mustafa Kemal Paşa toprak kazandı, ilk kez. Ama cumhuriyet döneminde yine ilk kez toprak kaybettik. Erdoğan Süleyman Şah Türbesi’ni kaybetti.

işte Erdoğan ile benim aramdaki fark ne biliyor musunuz? Erdoğan Türkiye’yi Brüksel’den yönetiyor, ben Türkiye’yi Ankara’dan yöneteceğim. Bu seçimde kimse kaybetmeyecek. 81 milyon kazanacak. AK Partili kardeşlerim de kaybetmeyecek. Solcular kaybetmeyecek. Muhafazakarlar kaybetmeyecek. Kürtler kaybetmeyecek. Başı kapalılar kaybetmeyecek, başı açıklar kaybetmeyecek. Kadınlar, erkekler, gençler kaybetmeyecek.

Annelere sesleniyorum, çocuklarınıza iyi eğitim vereceğiz. Onlara yabancı dil öğreteceğiz, onlara matematik öğreteceğiz. Olimpiyatlarda madalya kazanacak sporcularımız olacak. Topraklarımızdan bereket fışkıracak. Tarımda dışa bağımlı olmaktan kurtulacağız, işsizliği yüzde 5’in altına düşüreceğiz. İhalede rekabet, işe alımda liyakat olacak. Bütün bunları yapabilmek için bir yorgun adama değil, bir taze kana ihtiyaç var.

 

'MARMARİS'TEKİ YAZLIK SARAYI ENGELLİLERE VERECEĞİM'

2002’de 3 Kasım’da ilk milletvekili olduğumda, Erdoğan genel başkandı. Ankara’ya geldik, parti genel merkezine gittik. Erdoğan kürsüde aynen şöyle konuşuyor 16 sene önce “Artık yeni bir dönem başlıyor. Artık milletvekilleri lojmanda oturmayacak. Halkın arasında oturacak” Ve bütün millet de alkışladı Erdoğan’ı. Gitti kendisi Keçiören’de Subayevlerinde bir apartman dairesinde oturdu. Valla iyi dedik güzel… Sonra bir baktık, Çankaya Köşkü’nü de beğenmedi 1150 odalı saray yaptırdı kendine. O da yetmedi, İstanbul’da 5 saray, oda yetmedi, Marmaris’te 300 odalı yazlık saray. Sarayperest. Bakın Ankara’dan açıklıyorum. Cumhurbaşkanı olduğumda, Marmaris’teki yazlık sarayı engellilere vereceğim. Bu artık halkın adamı değil. Bu artık kibirli birisi. İnsanlara tepeden bakan birisi. Beraber yola çıktıklarından yanında hiç kimse yok. “Kardeşim” dediklerinden yanında kimse yok. Rizeliyim diyor, Rize çayını beğenmiyor. Bizim gibi siyah çay içmiyor, kilosu 4500 lira olan beyaz çay içiyor. 2002’deki Erdoğan değil artık o. Yorgun Erdoğan, heyecansız Erdoğan.

 

'YARDIMLARA ASLA DOKUNULMAYACAK'

İstanbul’da bir arkadaş dedi ki, “Muharrem oyumu sana vereceğim” dedi. Senin mitingde birisi bayıldı sen dedin ki doktor arkadaşlar müdahale edin demişim. Erdoğan’ın mitinginde biri bayılmış bakmış “Kafasına su dökün” demiş. Uydurdukları bir yalan var, bazı yardımları kaldıracakmışım. Bir doğum yardımı, iki gebelik yardımı, üç dul maaşı, dört muhtaç asker yardımı, beş şartlı eğitim yardımı, yedi kaymakamlık bursu, sekiz yoksullara kira yardımı, dokuz engelli bakımı yardımı, on fakir muhtaç yardımı… Sizin huzurunuzda 81 milyonun huzurunda söz veriyorum. Bu yardımlara asla dokunulmayacak. Ve cumhurbaşkanı olduğumda Temmuz’un sonuna kadar bu yardımların hepsine 100’er lira zam yapılacak.

 

Üzüldüğüm bir şey var, utanmıyorlar da. Soğan doları geçmiş, hala ustayım diyor. Saray ne tarafta kaldı? Saraya doğru bir sesleneyim. Erdoğan diyorsun ki, ben liderim, bana da çırak diyorsun. Olabilir de, dilin kemiği yok. Bak Erdoğan yarın akşam son akşam. Erdoğan, cesaretin varsa yüreğin varsa bilgin varsa gel yarın akşam çık televizyona karşıma. Sen yarın gece olmaz seçim yasakları da akşamüzeri olur. Bak sana son teklifim. Benim yarın büyük İstanbul mitingim var. Ankara’da olmuş 2 milyon kişi, İstanbul’da 5 mi oluyor 6 mı olur bilmiyorum. Erdoğan sana teklifim şu, bak istersen yarın mitingimi bile iptal ederim senin için. Gel karşıma çık bir televizyonda tartışalım.

 

Doları 1,30’dan aldın 4,75 yapmış, ustaymış. Allah’tan ustasın yani. Hani diyor ya, çıraklık dönemi, kalfalık dönemi, ustalık dönemiymiş… Şimdi büyük ustalık dönemi olacakmış. Bence onun emeklilik dönemine ihtiyacı var.

 

'7 KİLO VERDİM TERZİYE UĞRAMAM LAZIM'

TRT, YSK, Anadolu Ajansı. Bunlar suç işliyorlar. Bu kampanya döneminde TRT, Erdoğan’ı 181 saat göstermiş. Muharrem İnce’yi 15 saat göstermiş. Meral Akşener’i 3 saat göstermiş. Temel Karamollaoğlu’nu 1 saat göstermiş. Selahattin Demirtaş’ı 32 dakika göstermiş. Doğu Perinçek’i 38 dakika göstermiş. 181 saat gösteriyorsun birini, diğerini dakikayla gösteriyorsun. Seni yargılamayacağız da kimi yargılayacağız?

 

Yeni dönemde Pazartesi günü ben başlarken şöyle başlamıştım. Demiştim ki bu iş ikinci tura kalır. Yok, vazgeçtim bundan. Pazar günü hallediyoruz Pazar günü. Yalnız Pazartesi sabahı bir işim daha çıktı. Terziye uğramam lazım, 7 kilo verdim bütün pantolonlar düşüyor. Pazar günü bu işi halledeceğiz. Ben buna inanıyorum. O yandaş medya var ya onları boşverin siz. Yazıyorlar, çiziyorlar. Onlar pazartesiden sonra bu garibanın kapısını çalacaklar merak etmeyin. Yeni dönemde en fazla duyacağınız sözcüklerden birisi kalite olacak. Yol yapıyor, yol çöküyor kalite yok. Hastane yapıyor, hemşire yok. Yaptığı şeyde kalite yok. İki, yeni dönemde en fazla duyacağını sözcüklerden birisi huzur olacak, barış barış. Bir barışacağız, hemen barışacağız. İki, ekonomik olarak büyüyeceğiz. Üç, adil bölüşeceğiz. Yine yeni dönemde marka sözcüğünü duyacaksınız. Tasarım, teknoloji. Üçüncüsünü de açıklıyorum. Türkiye’de bir Denizli’de bir Bursa’da ve bir İstanbul’da Moda Tasarım Akademisi kuracağız.

 

'DEVLETE KEMER SIKTIRACAĞIM'

Gençler, öğrencilerim size sesleniyorum. Çağa ayak uydurun. Ben meydanlarda uzay diyorum, nanoteknoloji diyorum, marstan maden toplanacak diyorum. Önümüzdeki yıllarca 16 yeni meslek çıkacak diyorum. O da geliyor meydanlara diyor ki “kıraathane açacağım, bedava kek var” diyor. Gündüz keki yedin de akşam yemeği nerede yiyeceksin? O kıraathane açacağım diyor, ben fabrika açacağım. O size kemer sıktırıyor. Ben devlete kemer sıktıracağım. Bir ülkede faiz artıyorsa yönetim kötü demektir. Faiz artıyorsa yoksullaşıyorsun demektir. Faiz artıyorsa evinin değeri düşüyor demektir. Faiz artıyorsa şirketinin değeri düşüyor demektir. Faiz artıyorsa arsanın değeri düşüyor demektir. İşte yeni dönemde ilkemiz şu olacak. Kimseyi ayırmayacağız, kayırmayacağız, devletin parasını savurmayacağız. Yasama yılı başlamadan yıllık icraatımın hesabını vereceğim. İki, cumhurbaşkanı olarak yaptığım harcamaların hesabını vereceğim. Üç, kişisel paramın hesabını vereceğim. Okulda bilim, camide ibadet, kışlada görev ve liyakat olacak. Camiye okula ve kışlaya siyaset asla girmeyecek.  (Hürriyet)