Muğla'nın merkez ilçesi Menteşe'nin Çaybükü Mahallesi'ndeki Belen Kahvesi, bu yılın ilk 7 ayında 40 bin tatilci ve turisti ağırladı.

Eski adıyla Gevenes Köyü, yeni adı Çaybükü Mahallesi'ne hakim tepede bulunan Belen Kahvesi'nde ziyaretçiler, Ormancı türküsü eşliğinde çaylarını yudumluyor. Zeytin ve çam ağaçları arasında yorgunluk ve stres atıyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki Belen Kahvesi, her yıl binlerce turisti konuk ediyor. Köy peyniri ile hazırlanmış otlu gözlemeleri yiyerek manzaranın keyfini çıkaran ziyaretçiler, Ormancı Türküsü'nün hikayelerini yaşlılardan dinleme fırsatı buluyor. Türküde adı geçenlerin isimlerini ve hikayelerini okurken buradaki cansız mankenler sayesinde o anı yaşıyor. Ziyaretçiler, ünlü Ormancı Türküsü'nde anlatılan hikayenin yaşandığı yer olan kahvede, eşsiz manzaranın fotoğraflarını da çekiyor. Belen Kahvesi, bu yılın ilk 7 ayında 40 bin tatilci ve turisti ağırladı.

ORMANCI TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

Mustafa Şahbudak ve muhtar Tevfik Cezayirli, 1946 yılında dama tahtasının başına oturur. Oyunun yarısında 'Sarı Mehmet' olarak tanınan orman memuru Mehmet İn gelir, sarhoştur. Bir gün önce, komşu olan Çiftlik Köyü'nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrağı Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrağını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise yangın evrağının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, "Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem" diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Cezayirli, "Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et" der. Ormancı kahveye döner, dama masasına bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürür. Ormancı bağırarak küfürler savurur. Küfürler Mustafa Şahbudak'ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudakı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir. Ormancı Mehmet İn, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş öldürmek için değil kaçmasına engel olmak içindir. İkinci atışta Mehmet İn yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik'i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürür. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e, "Babamın selamı var, bu adamı iyileştir" diye yalvarır. Doktor Veli Bey, "O ölecek, önce senin kolunu saralım" diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa'yı yanına çağırarak, "Ölüyorum, hakkını helal et" dedikten sonra hayata gözlerini yumar.

ORMANCI TÜRKÜSÜNÜN SÖZLERİ:

Yörenin tanınmış sanatçılarından Pisili Tahir Usta tarafından kaleme alınan ve bestelenen türkü Müzeyyen Senar, Kubat, İbrahim Tatlıses'in de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı tarafından yorumlandı. Türkünün sözleri şöyle:

Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya / Bay Mustafa çağırdı, dama oynamaya / Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı / Söz dinlemez ormancı, çekmiş kafayı / Aman ormancı, canım ormancı / Köyümüze bıraktın yoktan bir acı / Köyümüzün ortasında, değirmen döner / Değirmenin suları, dağından iner / Ormancıya atılan kurşun, Tevfike döner / Tevfikin feryatları, yürekler deler / Aman ormancı, canım ormancı / Köyümüze bıraktın yoktan bir acı / Köyümüzün suları da hoştur içmeye / Üstünde köprüsü var, gelip geçmeye / Tevfikimi vurdular, hiç mi hiç yere / Yazık ettin ormancı, köyün iki gencine.