EGE MECLİSİ - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) bağlı İzmir'deki kuruluşların yönetim kurulları ortak toplantısı, İzmir Ticaret Odası'nın (İZTO) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İZTO Başkanı Mahmut Özgener, "Moral bozmak için özel algı politikalarıyla ortaya çıkarılan söylemlere inat, yatırım ve istihdam yaratarak tek başına zeybek oynamayı, kriz söylemlerine efelenmeyi bilen İzmir iş dünyası, yeri geldiğinde el ele verir, halaya, horona da durur" dedi.

 

TOBB'a bağlı İzmir'deki kuruluşların yönetim kurulları ortak toplantısına Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, İZTO Başkanı Mahmut Özgener ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli'nin de aralarında bulunduğu temsilciler katıldı. Toplantıda güncel ekonomik gelişmelerin yanı sıra kent ve bölgede hayata geçirilmesi planlanan projeler ele alındı, ortak mesaj ise ülke için güç birliği yapmak oldu. İZTO Başkanı Mahmut Özgener, denizcilerden sanayicilere, tüccarlardan üretici temsilcilerine kadar kocaman bir ailenin üyeleri olduklarını belirterek, şunları söyledi:

"Bizi bir arada tutan harcımız, üretmenin, güzel ülkemizin değerine değer katmanın mutluluğu. Bu yüzden üstüne inşa edilecek binanın sağlamlığından şüphemiz yok. 'İstanbul'a kar yağmazsa Türkiye'ye kış gelmiş sayılmaz' esprisini bilirsiniz. Biz İzmir için bunun tam tersine inanıyor, herhangi bir ilçemize gelen bir bahar esintisinin tüm Körfez'i saracağını biliyoruz. Bu bahar bazen yatırım, bazen de başarılı bir girişim olabilir. Gerek İzmir'de gerek bölgemizde, sadece belirli merkezleri önceliğe alan, projeleri sadece bu alanlarda sınırlı tutan yaklaşımların tamamen yok olmaya başladığını, özellikle ilçelerimizde karşılığını aldığımız somut projelerle daha yakından görüyoruz. Zira şehrimiz ve bölgemiz için tarım, ticaret ve sanayide yeni vizyonlar belirlerken, ilçeleri de merkezi de bir bütün olarak algılamak, başarıyı da kaçınılmaz kılacaktır. Moral bozmak için özel algı politikalarıyla ortaya çıkarılan söylemlere inat, yatırım ve istihdam yaratarak tek başına zeybek oynamayı, kriz söylemlerine efelenmeyi bilen İzmir iş dünyası, yeri geldiğinde el ele verir, halaya, horona da durur. Diplomatik skandala imza atarak Türkiye'ye yaptırım uygulayan ABD'ye karşı aldığımız ortak tavır da bizim sonraki iş birliği hamlelerimiz için büyük umut yarattı. Biz İzmir Ticaret Odası olarak kentte taş üstüne taş koyacak, katma değerli ihracatı ve üretimi artıracak, kent markalaşmasına katkı koyacak, yeni nesillere daha ferah bir gelecek bırakmayı amaçlayan her projeye açık çek veriyor, desteklediğimizi bildiriyoruz."

 

'YÜKSEK ATEŞ DÜŞEŞE GEÇTİ'

İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise İzmir'i temsil eden kurumların yöneticileri olarak hem kendi faaliyet alanlarında aralıksız bir çalışma ve üretim performansı ortaya koyduklarını hem de 'ortak akıl' ve 'güç birliği' çerçevesinde önemli projelerin altına birlikte imza attıklarını vurguladı. Işınsu Kestelli, şunları kaydetti:

"Ülke olarak son üç yılda iki genel seçim, bir referandum, bir kanlı darbe girişimi ve genel seçimlerle başkanlık seçiminin ilk kez bir arada yapıldığı farklı bir seçim süreci yaşadık. 24 Haziran seçimlerinin ardından yepyeni bir yönetim şekli olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtik. Şahsen, dünya üzerinde böylesine yoğun bir siyasi ve sosyal süreçten hiç etkilenmeden çıkabilecek bir ülke bulunduğuna inanmıyorum. Türkiye de doğal olarak bu süreçten etkilendi. Biraz içeride ötelenen reformların, çokça da dış faktörlerin devreye girmesiyle, özellikle dövizde ani yükselişler yaşadık. Bu durum yüksek enflasyon ve faiz ortamını da beraberinde getirdi. Yaklaşık 3 ay süren bu dalgalanmanın ardından alınan tedbirler ve devreye sokulan Yeni Ekonomi Programı ile yüksek ateşin düşüşe geçtiğini, piyasaların yeniden istikrar ortamına doğru yol aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu noktadan sonra yapmamız gereken, geçmişteki hatalarımızdan ders çıkararak geleceğimizi planlamak olmalıdır. Ekonomik alanda yaşadığımız bu süreci 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' sözü çerçevesinde ele almalıyız. Yeni Ekonomi Pprogramı'nda üretim ekonomisine çokça vurgu yapılarak 'yerli ve milli ekonomi' tanımı ön plana çıkartılıyor. Kesinlikle çok doğru bir tespit. Ülke olarak artık sahip olduğumuz değerlerle büyümek, üretmek zorundayız. Üretimimizin niteliğini artırmalı, kilogram başına ihracat değerimizi yükseltmeliyiz."

 

'FİRMALARIMIZIN HATALARINDAN BU NOKTAYA GELİNMİŞTİR'

EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ise döviz geliri olmayan firmaların dövizle borçlanma yoluna gittiğini, bugün reel sektörün net döviz borcunun 216 milyar dolara çıktığını, devletin verdiği imkanın firmalar tarafından hatalı değerlendirildiğini söyledi. Yorgancılar, şöyle dedi:

"Her şey yolundayken bu noktaya nasıl geldik? Ağustos ayında yaşanan kur şoku ile bugün firmalar borçlarını ödeyemez hale gelirken, bu borçlar bankaların alacakları halinde. O nedenle de bankalar, Merkez Bankası'nın gecikmeli ama büyük oranda artırdığı faizlerle mevduat toplama yarışına girdiler. Bugün mevduat faizleri yüzde 30'ları bulurken, kredi faizleri yüzde 40'larda. Bu oranlarla kredi almak ne akıl kârıdır ne de mümkündür. İşte o nedenle de, ilgili bakanlıklarımız tarafından art arda destekler açıklanmakta. Peki bu durumun suçlusu kim? Bildiğiniz gibi 2009 yılından itibaren döviz geliri olmayan firmaların da dövizle borçlanmalarına yasal olarak izin verildi. Sonuçta döviz geliri olmayanların borcu, varlıklarının önce iki katı, sonra üç katına çıktı ve bunu döndürme şansları kalmadı. Üyelerimizi benim de ısrarla 'Döviz geliriniz yoksa dövizle borçlanmayın' diye uyarmamın sebebi adım adım görünen bu tehlikeydi. Bugün reel sektörün net döviz borcu 216 milyar dolara çıktı. Devletin verdiği imkan, ne yazık ki yanlış kullanılmış ve firmalarımızın kendi hatalarından bugünkü noktaya gelinmiştir. Alınan borçlar, Ar-Ge, inovasyon, markalaşma gibi alanlarda kullanılabilseydi, bir fırtınada bu sarsıntıyı belki yaşamazdık. Bu borç krizi, firmaların bilançolarına kambiyo zararı olarak yazılacak. Öyle ki seneye odamızın 100 büyük firma çalışmasında da, İSO'nun 500 büyük firma çalışmasında da bunu çok net göreceğiz. Çünkü geçen sene 500 büyük firmanın 96 milyar TL olan faiz öncesi kârı, bugün katlanarak kur zararı olarak karşısına çıkacak."

'YÜZDE 30 SEVİYESİNDEKİ TARIM BUGÜN YÜZDE 6 SEVİYESİNDE'

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep ise 1970'li yıllarda Türkiye ekonomisinde yüzde 30 paya sahip olan tarımın bugün yüzde 6 seviyelerine düştüğüne dikkat çekerek, "İthalat- ihracat dengesinin irdelenmeli. Sorunlardan çok çözüme odaklanılması gerektiğine inanıyorum. Biz bugün bankaların kredi problemleri veya 'Biz buraya nasıl geldik?' sorunlarından ziyade 'Buradan sonra ne yapmalıyız?' konusuna odaklanmalıyız. Ortak akılla bunu götürmeliyiz. Benim önerim; tarımda kendi içimizdeki kaynaklar oluşturacak algıya sahibiz, inançla devam edersek mesafe katedebiliriz" dedi.

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk ise deniz turizminde 2018 yılında oldukça iyi rakamlara eriştiklerini anlattı. 2019-2021 yılları için öngörülerinin de iyi olduğunu söyleyen Yusuf Öztürk, kruvaziyer turizminde de öngörülerini paylaşıp, "Dikili, Çeşme, Kuşadası bu anlamda büyük katkı sağlıyor. Kruvaziyer gemilerin 2021 itibarıyla da gelmesi için üzerimize düşen bütün görevleri yerine getireceğiz ve hem bölgemizi hem ülkemizi tanıtmaya devam edeceğiz" diye konuştu. (Taylan YILDIRIM/DHA)