Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) ve İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası işbirliğiyle KGK BOBİ FRS, Sürekli Eğitim Tebliği ve Bağımsız Denetimde Yeni Raporlama Formatları Bilgilendirme Toplantısı 9 Ekim 2018 Salı günü İzmir’de yapıldı. Beş yüzü aşkın kişinin katıldığı toplantıya; yeminli mali müşavirler, serbest muhasebeci mali müşavirler ve bağımsız denetçiler büyük ilgi gösterdi.
 
İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Şadi Çetin “ Her gün mevzuatta çok önemli değişiklikler oluyor. Bu nedenle meslek içi eğitimin çok önemli ve çok gerekli olduğunu düşünüyorum. KGK tarafından geniş bir ekiple İzmir’de bu eğitimin verilmesi her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle KGK Başkanı Sayın Rıza Çelen’e gönülden teşekkür ediyorum. KGK tarafından yapılan tüm denetimler, aynı zamanda eğitimin bir parçası olmalı ve denetimin eğitim fonksiyonu ön plana çıkarılmalıdır. Bağımsız denetim kuruluşlarının cezalandırılmasında ölçülü olunmalı, uyarma yapılmadan ağır cezalar uygulanmamalıdır.
 
Bağımsız denetim raporlarının ibraz süresi mutlaka yeniden düzenlenmelidir. Kurumlar vergisi beyannamesi verilmeden denetim raporu düzenlenmesi doğru bir uygulama değildir. Türk Ticaret Kanunu’na göre şirketlerin genel kurullarının mart ayı sonuna kadar yapılması gerekiyor. Kurumlar vergisi beyannamesi ise Nisan ayında veriliyor. Burada bir tezat var, bu süreler uyumlu hale getirilmelidir. Henüz kesinleşmemiş mali tablolar üzerinden denetim ve raporlama yapılamaz. Sağlıklı bir denetim için firmalar mali tablolarını önceden hazırlamalı, bağımsız denetçi sadece denetim ve raporlama çalışması yapmalıdır. Finansal tabloların bağımsız denetimin şart olduğu firmaların kendileri tarafından hazırlanabilmesi için bünyelerinde bağımsız denetçi belgeli uzman istihdamı zorunlu olmalıdır.
 
Bağımsız denetimin kapsamı daha fazla genişletilmemelidir. Avrupa Birliği’nde bağımsız denetim mecburiyeti alt sınırı; aktif büyüklük 4 milyon Euro, ciro büyüklüğü 8 milyon Euro olarak uygulanmaktadır. Bizde de bu ölçülere oldukça yaklaşılmıştır. Artık bağımsız denetim sınırı daha fazla genişletilmemelidir. SPK ve KAYİK dışındaki bütün orta büyüklükteki firmalar için bağımsız denetim ya ihtiyari olmalı ya da ortakların %100’ü bağımsız denetim kapsamı dışında kalmak istiyorlarsa, bunlara imkân sağlanmalıdır. Biz yeminli mali müşavirler 30 yıldır tam tasdik çalışmaları yapıyoruz. Zorunlu olmadığı halde bu hizmetin piyasada gerçek bir karşılığı var. YMM’ler tarafından yürütülen tam tasdik hizmeti ile bağımsız denetim hizmetinin konusu, amacı ve kapsamı birbirinden farklıdır. Bu iki denetim birbirlerine rakip ya da alternatif değildir. Tam tasdik ihtiyari, bağımsız denetim zorunlu olduğu halde biz her yıl 25 -30 bin civarında tam tasdik raporu düzenliyoruz. Buna karşılık Türkiye’de 10 bin civarında bağımsız denetim sözleşmesi yapılmaktadır.
 
SPK ve KAYİK dışındaki bütün orta büyüklükteki firmalar için bir orta yol bulmak gerekiyor. Sağlıklı bir bağımsız denetim için vergi mevzuatının değerleme hükümleri ile bağımsız denetim standartları birbirine yaklaştırılmalıdır. Örneğin kıdem tazminatının gider yazılması, ödeme şartına değil tahakkuk esasına bağlanabilir. Şirketlerin bağımsız denetim konusundaki isteksizliğinin nedenleri üzerinde durulmalı ve bağımsız denetim raporları daha fonksiyonel bir hale getirilmelidir. Bu anlayıştan; devlet, mükellef ve denetim camiası top yekün kazançlı çıkacaktır.” dedi.