İzmir asıl kışın gezilir... Kim demiş Kordonboyu’nda keyif sadece sıcak yaz akşamlarında yapılır, Alsancak sokaklarında bahar aylarında dolaşılır, bu güzel şehri inci kolye gibi çevreleyen ilçelere yaz aylarında gidilir diye... Gelin, önce İzmir’e bir selam çakalım ve kentin içinde şöyle bir dolaşmaya çıkalım...
 
Binlerce yıl öncesine dayanan antik tarihi, farklı dil ve dinlerin yan yana yaşadığı sokakları ve çarşıları ile İzmir, yılın her mevsiminde görülmeyi hak ediyor. 
TARİHİ GARA UĞRAYIN
Kentte geçireceğiniz güzel bir güne Alsancak sokaklarında dolaşarak başlayabilirsiniz. Trafiğe kapalı olan Kıbrıs Şehitleri Caddesi, kafeleri, kitapçıları, mağazaları ve restoranları ile hem kentlinin hem de ziyaretçilerin buluşma noktası. Caddenin sonu denize çıkıyor. Buraya kadar yürüyüp İzmir’in dillere destan Kordonboyu’na ulaştığınızda gözünüz önce kaldırımın dalgalı desenine takılabilir...  Kordonboyu kış aylarında günün her saatinde güzel. Biraz üşümeyi göze alırsanız keyfinize diyecek olmaz. “Yok benim hemen biraz ısınmam lazım!” diyorsanız, kimi çok meşhur olan çaycılardan birinde mola verebilirsiniz.Eğer soluklanmak için tarihi bir mekan arıyorsanız Alsancak Garı’na doğru yol alabilirsiniz. Yapımı 1858’de tamamlanan bu gar, Türkiye’nin en eski ikinci tren istasyonu. Birkaç adım sizi kentin hızla akan trafiğinden kurtarıp bir buçuk asır öncesinin izleriyle buluşturabilir. 
HAVRA SOKAĞI VE KEMERALATI
İZBAN ve Metro'ya binip İzmir için tarihi önem taşıyan bir başka semte gitmeye ne dersiniz! O zaman istikamet Basmane. Bu tarihi semtin sokaklarında gezinirken kentin farklı etnik ve dini kökenden gelen zenginliğini de yakından görebilirsiniz. Havra Sokağı, İkiçeşmelik’i Kemeraltı’na bağlayan, yılın her mevsiminde her türlü meyve ve sebzenin en tazesini bulabileceğiniz tarihi bir sokak. Dokuz sinagog ve bir cemaatevinin bulunduğu sokak ve çevresi, 15. yüzyıldan bu yana ‘Yahudi Mahallesi’ diye biliniyor. Civarda çok sayıda cami ve Roma dönemine ait eserlerin de bulunması bölgeyi dinlerin buluşma noktası haline getiriyor. Osmanlı dönemine ait izlerin çokça bulunduğu tarihi Kemeraltı sokaklarında alışveriş yapmak için aralıktan daha uygun bir ay olabilir mi! Sevdikleriniz için aradığınız hediyeler tarihi çarşının ara sokaklarına gizlenmiş dükkanlardan birinde karşınıza çıkabilir. El emeği oyuncaklar, seramikten biblolar...
KAPLICALARI ŞİFA DAĞITIYOR
İzmir gezilip görülecek yerleriyle gönlü hoş eylerken kaplıcalarıyla da bedeni tazeliyor.  Kent merkezine yakın Balçova kaplıcaları ya da tarihteki adıyla Agamemnon kaplıcaları, Türkiye’den daha çok yurtdışından gelen konuklarını ağırlıyor, yılın her mevsimi. Kaplıca adını Mykene Kralı Agamemnon’dan almış. Rivayet bu ya; Agamemnon’un güzel kızı hastalanır, hekimler bir türlü iyileştiremez. Agamemnon, hastalığın kendi ordusuna bulaşmaması için kızını bugün Balçova Kaplıcaları’nın bulunduğu yere zincirlerle bağlayarak ölüme terk eder. Hasta kız buradaki kaplıca suyundan içer. Çamurlara sürünür ve 21 gün sonra iyileşir. Eskisinden daha güzel, daha sağlıklı ve daha dinç olur....
ŞEHRİN AYNASI  MÜZELER
İzmir soğuk havalarda kentin sokaklarını değil de mekanlarını keşfetmek isteyenler için de    ideal. Müzeler, her yaştan ziyaretçiyi bekliyor.
 
İzmir Arkeoloji Müzesi:
Binlerce yıl öncesine dokunmak, o havayı hissetmek istiyorsanız İzmir Arkeoloji Müzesi’ne gidebilirsiniz. Konak Bahri Baba Parkı içinde bulunan müze, 1984’te açılmış. Tarih öncesi ve Bizans döneminden kalma eserler ile yapıların sergilendiği müzenin içinde ve bahçesinde bin 500 eser sergileniyor. 
 
Etnografya Müzesi: İzmir Arkeoloji Müzesi ile aynı bahçe içindeki Etnografya Müzesi’nin binası 19. yüzyılda inşa edilmiş. Neo klasik tarzı yansıtıyor. Bizans mimarisinin süslemelerinden izler taşıyan yapının öyküsü 1831 yılında başlıyor. Vebalılar için St. Roch Hastane ve Manastırı olarak inşa edilen binanın mimarı bilinmiyor. 1987’den bu yana açık olan müzede İzmir ve çevresinde 19. yüzyılda sürdürülen kültürel hayata dair ayrıntılı bilgiler yer alıyor.
 
İzmir Tarih ve Sanat Müzesi: 2004 yılından bu yana açık olan müzede, tarihi Smyrna ve Batı Anadolu harabelerinden çıkarılan eserler sergileniyor. Müze, Kültürpark’ta Montrö Kapısı’nın yanında kurulu.

TARİHTEN GELEN LEZZET
Kentlerin kendileriyle özdeşleşen tatları var.  İzmir için bu tat, boyoz... 1492’de İzmir’e yerleşen Sefarad kökenli Musevilerin İspanya’dan gelirken yanlarında getirdikleri boyoz, İspanyolca “küçük somun” anlamına gelen bollo kelimesinin çoğulu. Yumurta ve çay ile birlikte eşsiz bir lezzet haline gelen  boyoz, özellikle kahvaltıların vazgeçilmezi. Siz de Alsancak’ta gezerken Kıbrıs Şehitleri Caddesi’de bu tadın keyfine varabilirsiniz.