BU yıl ikincisi düzenlenen Türkiye Altın Marka Ödülleri'nde, inşa ettiği modern mimari yapıları, kurduğu malzeme bayi ağı ve sosyal sorumluluk projeleri ile Ege Bölgesi'nde yılın iş insanı ödülüne layık görülen mimar Korhan Çerçi (36), tarihi Ayşe Mayda Konağı'na yeniden hayat veriyor. Tarihi binalarda yaşanmışlıkların insana bir hüzün verdiğini söyleyen Çerçi, 32 kişilik ekibiyle birlikte çalıştığı Ayşe Mayda Konağı'nda çok mutlu olduklarını belirterek, "Burada çok mutlu bir hayat sürülmüş. O pozitiflik hemen insana yansıyor. Tüm çalışanlarla birlikte hepimizin yüzü gülüyor. Bu konağı 100 yıl daha ayakta kalabilecek hale getiriyoruz" dedi.
 
Türkiye'nin ilk kadın ortodontisti, ilk kayak pantolonu giyen ve ilk otomobil kullanan kadını 102 yaşındaki Ayşe Mayda'nın yaşadığı ev, ödüllü mimar Korhan Çerçi'nin dokunuşlarıyla diğer nesillere aktarılacak. Tarih kokan konağın yaşanmışlıklarla dolu olduğunu ifade eden Çerçi, 32 kişilik ekibiyle birlikte konağı 100 yıl daha, basit tadilatlarla ayakta kalabilecek hale getirebilmek için kolları sıvadı.
 
SAAT KULESİ'NİN MİMARI
17 Aralık 2018'de İstanbul'da düzenlenen törenle Türkiye Altın Marka Ödülü'nü alan Korhan Çerçi, özellikle İstanbul'dan bu ödüle layık görülmenin kendisi için heyecan verici olduğunu belirterek, yürüttüğü projeler hakkında bilgi verdi. 2006 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden mezun olan Çerçi, bir yıl şantiye şefliği yaptıktan sonra 1992'de kurulan aile şirketinde görev almaya başladı. 2010'da kendi firmasını kuran ve 2012'den itibaren tadilat işlerine başlayan Çerçi, 7 bayilik üzerinden Ege Bölgesi'ne toptan yapı malzemesi satıyor. Bornova'daki Steinüchel Köşk'ünün yanı sıra 2016 yılından itibaren Ayşe Mayda Konağı'nın restorasyonuna başladıklarını söyleyen Çerçi, şöyle konuştu:
 
"Bu köşk 1895-1907 yıllarında valilik yapan Kamil Paşa tarafından oğlu Sait Paşa için, İzmir Saat Kulesi'nin mimarı Raymond Charles Pere tarafından yapılmıştır. Meslek açısından öyle bir üstadın arkasından onun yaptığı eseri canlandırmak bana mutluluk veriyor. Mayda ailesi, 1923'te Ticaret Lisesi iken aldıkları bu eve 1950 yılında taşınmışlar. Kapılarındaki demir işçiliği ve tavandaki süslemeler Fransız art nouveau (yeni sanat) akımının izlerini taşıyor. Bahçesinde üstüne bastığımız taşlar İzmir'deki büyük yangında Ayşe Mayda'nın babası tarafından faytonlarla getirilmiş. Tarihi kalıntılar çok. 3.5 dönümlük alanda 3 ana bina var. Ana bina, Ayşe Hanım'ın şu an yaşadığı müştemilat binası ve arabacıların kaldığı ön bina. 1950'li yıllarda arkada tescilsiz bir bina yapılmış. Şimdi onu yıktık. Yerine yenisini yapacağız. Burada 32 kişilik bir ekip çalışıyor. Mekanik ve elektrik işlerine başlayınca çalışan kişi sayısı 80'e çıkacak." 
 
100 YIL DAHA AYAKTA KALACAK
2015 yılında bir holding tarafından satın alınan konakta Ayşe Mayda'nın kaldığını anlatan Korhan Çerçi, anlaşmaya göre Mayda'nın ölünceye kadar aynı yerde ikamet edebileceğini belirtti. Konağın daha sonra kütüphane olarak kullanılmasının planlandığını aktaran Çerçi, "Binanın iç ahşapları ve ana taşıyıcıları çürüktü. Cephe kaplamalarında kullanılan taşlar İtalya'dan getirilmiş, çok yumuşak bir özelliği var. Yıllarca dış cepheden gelen yağmur suları ana taşıyıcıları çürütmüş. Biz onları aslına uygun şekilde yenileriyle değiştiriyoruz. Su alan çatısını onarıyoruz. Enjeksiyon yaparak güçlendiriyoruz. 100 yıl daha, basit tadilatlarla ayakta kalabilecek hale getiriyoruz. 2019'un sonlarına doğru bitirmeyi planlıyoruz" diye konuştu. Şimdi müştemilat binasında kalan Ayşe Mayda'nın ilklerin kadını olduğunu dile getiren Çerçi, şunları söyledi:
 
"Ayşe Hanım 102 yaşında ve hala çok sağlıklı. Arapça, İngilizce, İtalyanca ve Fransızca olmak üzere 4 dili ana dili gibi biliyor. İzmir'deki bir kolejin ilk mezunlarından ve Türkiye Cumhuriyeti tarihine tanıklık etmiş bir insan. Onunla yaptığımız sohbetler bize de büyük keyif veriyor. Paylaştığı hayat hikayeleri bizlere yaşam kaynağı oldu. Hüsnü Özyeğin ve Eczacıbaşılar'ın annesiyle sınıf arkadaşı. Safiye Ayla'nın yakın arkadaşı. Çok sayıda köpeği var. Biri dışında hepsi sokak köpeği ve onlara sahip çıkıyor. Eski tarihi binalarda insana bir ağırlık ve hüzün çöker. Kalelere girdiğiniz zaman oradaki yaşanmışlıklar insanı mutlu etmez. Ama burada çok mutlu bir hayat sürülmüş. O pozitiflik hemen insana yansıyor. Tüm çalışanlarla birlikte hepimizin yüzü gülüyor."
 
'LATİFE HANIM KOMŞUMUZDU'
Konağın eski haline sadık kalınacağını ve bundan duyduğu memnuniyeti dile getiren Ayşe Mayda ise şöyle konuştu:
 
"Burayı 1950'den beri biliyorum. Daha önce İtalyan okuluydu. O zamanlar bu semtte bir sürü levanten oturuyordu. Sonra Alsancak'a gittiler. Levanten okulu kapandı. Bir süre kültür lisesine kiraladık. Daha sonra da biz geçmeyi düşündük, 'Niye kirada oturalım' dedik. Burayı tamire verdik. Amerika'da tahsil gören mimar Ziya Nebioğlu, benim yakın arkadaşımdır. O ilgilendi. Büyük evde otururken annem, kardeşim sağdı, yardımcılarımız vardı. Zamanla vefat edenler olunca daha küçük olan bu binaya geçtim. Çok önemli misafirlerimiz oldu, Safiye Ayla, kocası Şerif Muhittin Targan. Latife Hanım komşumuzdu. Onunla birkaç kez konuştum. Atatürk ile kısa süre evli kaldılar. Latife Hanım İstanbul'a gitti. Ablasının dişlerini ben yapıyordum. Bir gün Latife Hanım telefon etti ve 'Ben de İzmir'de olsaydım dişlerimi size yaptırırdım' dedi."
 
Restorasyonun ardından Ayşe Mayda Köşkü olarak kalacak yapının çok eski bir eser olduğunu hatırlatan Mayda, "Burası eski eser. Bunun için bir çivi çakamazsın. Ankara'dan izin alınmalı. Her şey orjinal haliyle kalacak" dedi. Yalnız olmadığını, yardımcısı Maria birlikte yaşadığını dile getiren Mayda, 10 tane köpeği olduğunu ve hepsini çok sevdiğini söyledi. (Nevra UÇKAÇ - Kadir ÖZEN/DHA)