EGE MECLİSİ - İzmir'in Çeşme ilçesi Ovacık Mahallesi'nde, bir firmanın sondaj yöntemiyle kaynak aramak için hazırladığı projeye, 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Kararın iptali için, İzmir 5'inci İdare Mahkemesi'nde dava açıldı. Keşif incelemesinin ardından, bilirkişiler raporunu tamamladı. 5 kişiden oluşan heyet, arazilerin aktif şekilde tarım için kullanıldığını belirttiği raporda, tarım arazilerinin çevresinde alternatif araziler bulunabileceği halde, bunun yapılmadığına dikkat çekti. Sondaj kuyularının bölgede açılması halinde, ülke nüfusunu karşılamayan üretimin, daha da azalacağına vurgu yapan heyet, "Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kamu yararından bahsetmek mümkün değil" ifadelerine yer verdi.

 

İzmir'in Çeşme ilçesi Ovacık Mahallesi'nde, sondaj yöntemiyle jeotermal kaynak arama faaliyeti için proje hazırlandı. Maliye Hazinesi'ne ait 9 ayrı parselde toplam 215 bin 92 hektarlık alanda arama yapmak için hazırlanan projeye, İzmir Valiliği'nce 'Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu gerekli değildir' kararı verildi. Arama ruhsatı alan ve her biri yaklaşık 372 metrekare büyüklüğünde 9 sondaj kuyusu da açacak olan firmaya verilen 'ÇED gerekli değildir' kararının iptali için, Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Güzelleştirme ve Koruma Derneği (GÜDODER), sondaj lokasyonlarına yakın mesafede bulunan sitelerin bir kısmı, çevre gönüllüleri ve Ovacık'taki bazı vatandaşlarca, İzmir 5'inci İdare Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, bölgede inceleme yapılması için bilirkişi heyeti atadı. Alanda keşif yapan heyet, raporunu tamamlayarak mahkemeye sundu. Raporda, dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. Bilirkişi heyeti, yapılması planlanan sondaj kuyularının, 1/100 binlik çevre düzeni planında tarım arazisi ve doğal sit alanı niteliğindeki araziler üzerinde olduğunu belirledi. Raporda ayrıca, JES kurulması planlanan toprakların bağcılık ve zeytin ağacı için çok uygun yetişme koşulları sunduğu da belirtilerek, sondaj alanları için belirlenen sahanın çevresinde, zeytin ağaçları ve üzüm bağlarının yoğun şekilde bulunduğu bilgisine yer verildi.

 

'TARIM ARAZİLERİ AKTİF ŞEKİLDE KULLANILIYOR'

5 kişiden oluşan bilirkişi heyeti, sondaj yapılması planlanan tüm parsellerin tarım arazisi olduğunu ve çoğunun aktif olarak tarımsal üretimde kullanıldığını da raporuna ekledi. Tarım İl Müdürlüğü'nün proje için olumlu rapor sunduğunu da hatırlatan bilirkişi heyeti, kendi raporunda şu bilgilere yer verdi:

"Tarım İl Müdürlüğü, sondaj kuyularının açılması için verdiği resmi yazıda, sadece sondajların açılacağı parseller için görüş sunmuştur. Ancak bu görüşün sondaj kuyularının açılacağı parseller ile sınırlı olmayıp, alan bütünündeki tarımsal durum ile ilişkilendirilerek verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Sonuçta alanda tarım dışı bir kullanıma onay verildiği görülmektedir. Sondaj kuyularının açılması halinde, çalışmalar sırasında çıkacak olan jeotermal su ve kükürt içerikli gazlar, bölgenin yakınında bulunan evleri olumsuz şekilde etkileyecek. Dava konusu sondajların yapılmasının planlandığı alanın çevresinde birçok alternatif alan bulunmasına rağmen, dikili tarım arazilerinin yoğun olarak bulunduğu tarımsal bütünlük içeren araziler üzerinde  mutlaka korunması gereken bu verimli tarım arazilerinin, tarım dışına çıkarılmasına neden olmakta."

Verimli tarım arazilerinin çevresinde alternatif araziler bulunabileceğine dikkat çeken bilirkişi heyeti, sondaj çalışmalarının yapılması halinde, ülke nüfusunu karşılamayan üretimin, daha da azalacağına vurgu yaptı. Raporda, "Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kamu yararından bahsetmek mümkün değil" denildi.

 

OVACIK HALKI MAHKEMENİN VERECEĞİ KARARI BEKLİYOR

Vatandaşların açtığı davayı takip eden avukat Seher Gacar, şunları söyledi:

"Sondaj yapmak isteyen firmanın 3 yıllık ruhsat süresi bitti. 3 yıllık süre içinde kaynak arama ve bulma gerçekleşmediği için İzmir Valiliği söz konusu 9 parseli 4 Aralık 2018'de Aliağa, Bergama, Dikili, Kemalpaşa, Menderes, Seferihisar, Kiraz, Güzelbahçe, Foça, Bayındır, Menemen ve Çiğli'de bulunan diğer alanlarla birlikte tekrar ihaleye çıkardı. Jeotermal kaynak arama ruhsatı ihalelerinde genellikle arka planda işleyiş, şirketlerarası mutabakat ile yürür. Hangi alanı hangi firmanın alacağı konusunda önceden mutabakat sağlarlar. Böylece ihalede teklifler de yükselmez. Ovacık'ta bulunan 9 parselin de daha önce ruhsat alan firmaya bırakılacağı konusunda bu şekilde bir mutabakat olduğu düşüncesindeyim.  Zira 4 Aralık'ta yapılan ihalede  bu parseller için hiç teklif verilmemiş. Peki bu durumda ne olur? İşte en ilginç olan kısım bu. İhalede teklif veren çıkmadığı taktirde, daha sonra bu araziler için ilk talepte bulunan ruhsat alabilir. Hem de düşük bir bedel ile. Bütün bu gelişmeler şunu işaret etmektedir; daha önce ruhsat alan firma, idareye yeni ruhsat talebinde bulunmak için dava sürecini bekliyor. İşte bu anlamda da bilirkişi raporu çok önemli. Şayet bilirkişi raporu aleyhimize olsaydı, yeni ruhsat için talepte bulunulurdu."

Ovacık'ta yaşayan vatandaşlar, şimdi davaya bakan İzmir 5'inci İdare Mahkemesi'nin kararını bekliyor. (Umut KARAKOYUN/DHA)