EGE MECLİSİ - İzmir'de etkili olan kuvvetli yağmurlar sel ve su baskınlarına sebep olurken, Menderes ilçesine bağlı Karakuyu Mahallesi'nde oluşan derin obruklar herkesi korkuttu. Bölgede yetkililerde incelemelerde bulundu. Obrukların oluşmasını yprumlayan ve ardından Türkiye'deki deprem gerçeğini hatırlatan Prof. Dr. Akçı ise, "İzmir’i Allah korusun" diyerek, yüksek binaları ve bu binalara izin verilmesini eleştirdi. 

İzmir’de sağanak hemen hemen tüm bölgeyi etkisi altına almış ve bazı noktalarda su baskınları meydana gelmişti. Geçtiğimiz yılların ortalamasına göre bir ayda yağabilecek yağmurların 3 günde yağması, bazı ilçelerde de seli beraberinde getirdi. Aşırı yağışlar nedeniyle de hala binlerce dönüm arazilerde gölleri andıran su birikintilerine rastlamak mümkün. 

Yağışlar, Menderes ilçesi Karakuyu Mahallesi'nde de etkili oldu. Yağmur nedeniyle bu ilçede de tarım arazileri sular altında kaldı. Sağanakla birlikte ortaya çıkan derin obruklar ise bölgedeki vatandaşları korkuttu. Ürküten görüntülerin ardından bazı vatandaşlar bölgeye geldi ve oluşan obrukları yerinde gördü. Derinliği kaç metre olduğu bilinmeyen obruklarla ilgili İlçe Tarım Müdürlüğüne bağlı ekipler de bölgede incelemelerde bulundu. İlk defa obruk gören bazı vatandaşlar ise öz çekim yaptı ve görüntüleri sosyal medya hesaplarından paylaştı. 

Menderes Karakuyu Mahallesi Muhtarı Mustafa Coşkun, bölgede en son 12 yıl önce yağan yağmurlardan dolayı obruk oluştuğunu söyleyerek, "Korkulacak bir durum söz konusu değil. Bu yağmurlar tarım arazilerimiz için yer altındaki sularını besliyor. Bu yağmurlar için kurban kesmemiz lazım. Yağmur suyu çekildikten sonra obruk kapatılabilir" şeklinde konuştu. 

Peki uzmanlar ne diyor? 

Emekli Deprem Profesörü ve Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçı, bölgedeki obrukları yorumladı. "Bu yağışlar, zeminin özelliği toprağın kayma özelliği olduğu gibi bu kaçınılmaz bir olay" diyen Prof. Dr. Akçı, "Bu kadar yağışta hiçbir yer dayanmadığına göre orası da dayanmaz. Nitekim toprağın kayma özelliği bunların anahtarı. İzmir’de çok karşılaşılan bir şey değil; ama Türkiye geneline baktığımız zaman mesela Karadeniz’de ben yazın heyelanla karşılaştım. Tamamen toprağın özelliği orada biraz yağmur yağdığı zaman kayalar düşer. Burada 3-4 gündür tahmin ediyorum 130-140 belki yanlışta söyleyebilirim; ama bir yağmur var. İlla kuru havada olması şart değil. Örneğin; en basiti haberlerde izlediği kadarıyla bitmiş yapıların istinat duvarları çökmüş durumda. Türkiye’de benzer olaylarda çok yaşanıyor artık. Olumlu-olumsuz bir şey söylemek gerekmiyor metrekareye 130 kilogram yağmur düşüyorsa, toprağın özelliği buna izin veriyorsa bu olacak. Türkiye’nin bir çok yerinde bu olay değişik şekillerde meydana geliyor. Düz alanda heyelan olmayacağı için obruk şekilde kendini gösteriyor. Tabii bunlarda beklenen oranda bir yağış değil" dedi. 

 

"İzmir'i Allah korusun. 300 metre balçığın üzerine hala gökdelen dikiyoruz" 

Türkiye'deki deprem gerçeğini hatırlatan Prof. Dr. Akçı, İzmir'de yüksek katlı binaların yapılmasına değindi. "İzmir’i Allah korusun" diyen Prof. Dr. Akçı, "Bu yağmurlar ve benzeri olaylar gelip geçici; bugün yağar, yarın yağar. Biz hala depreme hazır değiliz. Hala gökdelenler dikiyoruz. Örneğin; 300 metre balçığın üzerine hala gökdelen dikiyoruz. İstanbul’dan şikayet ediliyordu ‘büyük gökdelenler dikiliyor’ diye, şimdi garip bir şekilde İzmir balçığın üzerinde yukarıya doğru gidiyor. Ben bunu anlamıyorum. Nasıl böyle yüz küsür metrelik binalara izin veriyorlar ben hala şaşırmaktayım. Bu iş sadece inşaat teknolojisiyle bitmiyor. Örneğin; böylesine balçık bir zeminde yapılacak binalarda, önceden olası bir depremde 6 olur, 6,5 olabilir değişik yerlerde olabilir. Bir depremde gelebilecek yatay yüklerim hesap etmeniz lazım. 6,5 ve daha yukarısı için ki aşağı yukarı 6,5 İzmir için olağan ne olacağının sorusunu; binaların ne tür yük alacağını, 130-140 metrelik binaların ne olacağı konusunda bana İzmir’de hiç kimse cevap veremez. İzmir’i Allah korusun" diye konuştu. (Ali Gözeten - Serdar Yılmaz/İHA)