Genel yerel seçimlere yedi ay kaldı. Ne var ki, 30 Mart 2014 günü yapılacak yerel seçimlerin hangi yerel yönetimler için yapılacağı, seçim çevrelerinin ne olduğu, seçilecek koltuk sayısı belirsiz durumdadır. Yerel seçim birimlerini ve seçim çevresini köklü biçimde değiştirmiş olan 6360 sayılı yasa, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ndedir. Anayasa Mahkemesi, genel yerel seçimlere yalnızca yedi ay kalmış olmasına karşın konuyu sonuca bağlamamıştır. 

Hükümet, yerel yönetim sistemiyle Anayasa’nın en temel ilkelerini ihlal ederek hesapsız ve sorumsuz bir biçimde oynamıştır. Bu sorumsuzluğun neden olduğu zarar, Anayasa Mahkemesi tarafından giderilmelidir. 

Anayasa Mahkemesi doğru karar vermenin yanı sıra, siyasal sistemin ve genel olarak kamu yönetiminin özel olarak da yerel yönetimlerin esenliği için kararını zamanında vermekle de yükümlüdür. Anayasa Mahkemesi, anayasal bakımdan sorunları son derece açık olan 6360 sayılı yasanın durumunu ivedilikle açıklığa kavuşturmalıdır. 

Aşağıdaki üç temel sorun, anayasaya aykırılık yargılamasının bir an önce tamamlanmasını gerektirmektedir. 

(1) 6360 sayılı yasa, TBMM’de AKP oylarıyla kabul edilmiş ve 6 Aralık 2012 günlü Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yasa, 30 ilimizde büyükşehir belediyelerinin görev alanlarını il mülki sınırlarıyla çakıştırmıştır. Bu illerde il özel idarelerinin tümünü, ülke genelinde belediyelerin 1600’üne yakın bir bölümünü (% 55’ini) ve köylerin yarısı demek olan 16.000’den fazlasını ortadan kaldırmıştır. Bunun yanı sıra 27 yeni ilçe kurarken, kimi illerde de ilçe ve belediye sınırlarını değiştirmiştir. Bütün bunlar hangi yerel yönetimlere, nasıl bir seçim çevresinde, kaç kişilik meclislere ve hangi başkanlık sandalyelerine seçim yapılacağı konusunda kapsamlı değişiklikler yapıldığı anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi kararı ortaya çıkmadıkça, seçim süreci de işleyemeyecektir. 

(2) Anayasa, “büyük şehirler için özel yönetim biçimleri” kurulmasını öngörür. 6360 sayılı yasa ise, bu kapsamda kurulan büyükşehir belediyelerini “büyük şehirler için” olmaktan çıkarmış, “tüm il için” çalışacak biçimde düzenlemiştir. İlin, bir büyük şehrin yanı sıra çok sayıda orta ve küçük boy şehri, boş arazileri, köyleri içerdiği gerçeği tartışma kabul etmez. Dolayısıyla 6360 sayılı yasanın, büyükşehir belediyeleri sınırlarını ilin mülki sınırlarına genişletmesi, anayasaya açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Büyükşehir belediyesi ile il ve ilçe mülki sınırlarını çakıştıran bu hükmün iptali durumunda, illerin 16’sında “pergelli büyükşehir sistemi”ne dönülmesi, yeni büyükşehir belediyesi kurulan 14 ilde sınırların yeniden belirlenmesi gerekecektir. Bu tür değişikliklerin, seçimlere bir yıldan az bir süre kalması durumunda yapılması, anayasal bakımdan mümkün değildir. O halde 30 Mart 2014 seçimlerine mevcut yapıyla gitme olasılığı güçlüdür. Böylesine kapsamlı belirsizliklerin bir an önce giderilmesi ve açıklığa kavuşturulması, yaşanan zaman baskısı altında can alıcı öneme sahip hale gelmiştir. 

(3) Anayasa, yerel yönetimlerin birbirinden bağımsız olarak il, belediye, köy olmak üzere üç türü olduğunu açıkça belirlemiş durumdadır. İllerin bir bölümünde, anayasal kamu idareleri olan bu yapıların toplu halde yasayla ortadan kaldırılması anayasa aykırıdır. Üstelik anayasal yerel idarelerin varlıklarına, yerel halka sorulmaksızın tepeden inme bir kararla son verilmiştir. Bu usul, çıkarılan yasayı, çağdaş devlet ve yerel yönetim felsefesine ve uluslararası sözleşmelere de aykırı hale getirmiştir. Bu hükmün iptaliyle, 6360 sayılı yasanın kırdığı yaklaşık 90.000 sandalye yeniden onarıma alınacak; siyasal parti çalışmaları yeniden silbaştan yapılacak; en önemlisi kütlesel bir nüfus kesimi yaşam ve yatırım kararlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Bunlar, toplumsal ve siyasal maliyeti çok ağır olan durumlardır.

Bu gerçeklerin ışığında, anayasal yargılamanın ivedilikle tamamlanmasının, Mahkeme’nin tarihsel sorumluluğu olduğu açıktır. 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.