Ayni başlık altında yazdığım 12.03.2012 tarihli (1) yazımda;

Herkesim ve her düşünceden insanlar, siyasi patiler, sivil toplum kuruluşları antidemokratik hükümler içeren 1982 darbe anayasasının yerine, daha demokratik, bireyin hak ve özgürlüklerini ön plana alan, çağdaş bir anayasa yapılması konusunda düşünce birliği içindedir.

AKP’nin, meclis çoğunluğuna dayanarak bu güne kadar gerek muhalefetin, gerekse sivil toplum kuruluşlarının demokratik isteklerini göz ardı ederek, istediği yasaları kendi düşünceleri doğrultusunda çıkardıkları herkesçe bilinmektedir.

Son olarak Milli Eğitim Komisyonunda görüşülen kesintisiz eğitimle ilgili yasa tasarısında sergilenen tavır ile Sayın Başbakanın dindar ve kinine sahip gençlik yetiştirme arzuları, çağdaş, demokratik, hukukun üstünlüğünü sağlayan, birey hak ve özgürlüklerini ön plana çıkaran bir anayasanın AKP çoğunluklu meclis tarafından kabul edileceğini düşünmek nerdeyse bir hayal olmuştur.

Halkın iradesini temsil eden seçilmiş çoğunluk, her şeyi yapabilen, azınlıkta kalanları dinlemeyen anlamına asla gelmemektedir.

Ne yazık ki AKP uygulamaları bu konuda pek iç açıcı değildir.

Sayın Başbakan halka hitap ederken, ‘dindar ve çağdaş bir gençlik yetiştirmeği amaçladığını ve halktan yetki aldığını’ söylemektedir.

Bu söylem kafa karıştırmaktadır.”

Demiş ve yazımı şöyle bitirmiştim.

“Sonuç,

Anayasa yapma yetkisi olmakla birlikte, AKP çoğunluklu bir mecliste çağdaş, laik bir anayasa yapılabileceği konusunda kuşkulu olan tartışmacıların haklı olduğunu düşünüyorum.”

Yine aynı başlıkla yazdığım 07.02.2013) (2) tarihli yazımda;

“O günden bu güne kadar Uzlaşma Komisyonunda yapılan çalışmalar sonucunda, özellikle devletin yönetim şekli ve diğer birçok konuda uzlaşma sağlanmadığı, her partinin kendi siyasi düşünceleri doğrultusunda dayatmalarda bulunduğu görülmektedir.

Dayatılan konuların, devletin üniter yapısı, vatandaşlık tarifi, laikliğin tarifi, vatanın bölünmez bütünlüğü ile ilgili olması ve çıkmaza girmesi endişeler yaratmaktadır.

Özellikle Sayın Başbakanın Komisyon çalışmalarını süre ile sınırlandırması, o süre içinde Uzlaşma Komisyonunun anlaşmaması halinde kendi Anayasalarını görüşerek halkoyuna götüreceklerini söylemesi, yaklaşık bir yıl önce belirttiğim kuşkularımda haklı olduğumu göstermektedir.

Sayın Başbakanın bu söyleminden sonra, Uzlaşma Komisyonunun tüm kesimlerin benimseyebileceği bir Anayasa hazırlayacakları konusunda kuşkularım devam etmektedir.

Çünkü Sayın Başbakanın, Komisyonun anlaşamadığı Başkanlık sisteminden vazgeçme niyeti yoktur. Bu konu “kendi Anayasamız” dediği taslak içinde vardır.” Demiştim.

Bu gün gelinen noktada, Başbakan başkanlık sistemin geri adım atmışsa da, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda birçok temel konuda anlaşmaya varılmadığı ve görüşmelerin yeni bir Anayasa yapma ile sonuçlanmayacağı göstermektedir.

Dolayısıyla, ilkyazımdan belirtiğim ve ikinci yazımda tekrarladığım görüşlerimde hala bir değişiklik yoktur.

Bu Meclisten, her kesimi tatmin edebilecek, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini sağlam temeller üzerine oturtacak bir Anayasa çıkmayacağı görülüyor.

25.09.2013

 

Gündüz AKGÜL

Emekli Cumhuriyet Savcısı