Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 130. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
 
Toplantının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, il başkanlarıyla son seçimlerden önce ocak ayında bir araya geldiklerini hatırlattı. 
 
31 Mart seçimleri ve hemen ardından yapılan 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçimlerinde gösterdikleri gayret için tüm teşkilat üyelerine teşekkür eden Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) ilan ettiği resmi sonuçlara göre ülkedeki bin 389 belde, ilçe, il ve büyükşehir belediyesinden 755'ini, yani yaklaşık yüzde 54'ünü AK Parti adaylarının kazandığını anımsattı.
 
AK Parti'nin oy oranı olarak da yüzde 44 gibi önemli bir netice elde ettiğini aktaran Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak bakıldığında yüzde 51 oy oranı, 990 belediye kazanıldığını, belediye oranı olarak da yüzde 71'in üzerine çıktıklarını belirtti. 
 
AK Parti olarak bir önceki seçime göre kazandıkları ve kaybettikleri yerler olduğunu ifade eden Erdoğan, "Büyükşehirden iline ilçesinden beldesine kadar bunların hepsinin değerlendirmesini yaptık, yapıyoruz. İllerimizde 24 Haziran 2018 milletvekili seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu da göz önünde bulundurarak teşkilatlarımızdan adaylarımıza kadar tüm eksiklerimizi, hatalarımızı tespit edeceğiz." diye konuştu. 
 
Bundan sonraki ilk seçimin 2023 Haziran ayında yapılacağını dile getiren Erdoğan, bu tarihe kadar her düzeyde kapsamlı çalışmalar yürüteceklerini söyledi. Erdoğan, "İnşallah 4 yıl sonraki seçimlerde milletimizin karşısına kurulduğu günkü heyecanıyla ve artık 22 yılı bulacak tecrübesiyle bambaşka bir AK Parti olarak çıkacağız. Yunus Emre'nin 'her dem yeniden doğarız' mesajına uygun şekilde kendimizi sürekli yenileyerek, sürekli tazeleyerek maziden atiye kurduğumuz köprüyü daha da güçlendireceğiz. 'İnci sancı mahsulüdür' derler. Biz de AK Parti olarak genel başkanından belde yöneticisine kadar tüm kademelerimizle sancımız öyle bir sancı ki bu sancıyı çekeceğiz, seçimlerde sandıktan inciyi yani arzu ettiğimiz neticeyi de alabilelim." değerlendirmesinde bulundu.
 
"Bu yol sonuna kadar açık"
Siyasi partilerin, özellikle de AK Parti'nin millete hizmet kapısı olduğunu belirten Erdoğan, bunun için de AK Parti'nin kapısının millete hizmete talip olan herkese sonuna kadar açık olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Hep birlikte davamıza ve ülkemize hizmet için çıktığımız bayrak yarışında nöbeti devrede devrede bugünlere geldik. AK Parti kurulduğunda gençlik kollarında görev alan arkadaşlarımız hamdolsun bugün ilçe ve il başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız olarak çalışmalarını sürdürüyorlar. Bugün AK Parti'nin kapısından giren herkese bu yol sonuna kadar açıktır. Bu makamlar kimsenin tapulu malları değildir. İhtirasları, hırsları veya kifayetsizlikleri yüzünden yollarını kaybedenleri bir kenara bırakacak olursak adeta AK Parti'de gözünü açan ve hayatının en verimli yıllarını bu çatı altında geçiren bir nesil siyasette yetiştirdik. Unutmayınız, dünyamız ilk insandan beri toprak kültürü ile ateş kültürü arasındaki kavgaya şahitlik eder. Hazreti Adem, 'insanın yaratıldığı toprak tevazudur, verimdir, berekettir, üretkenliktir' buyuruyor. Buna karşılık Rabbine baş kaldıran iblisin yaratıldığı ateş ise kibirdir, yakıcılıktır, yıkıcılıktır. Bizim medeniyetimiz ve kültürümüz hep toprak karakteri üzerinde yükselmiştir. Bugün de bölgemizde dünyada tüm çalışmalarımızı toprak fıtratına uygun şekilde yürütme gayreti içindeyiz. AK Parti'nin siyaset mayası da insan mayası da işte budur. Maya sağlam olunca hamdolsun ortaya çıkan kadro da inançlı, ahlaklı, birikimli, verimli, velhasıl kaliteli olur. Hep birlikte inşa ettiğimiz bu parti inşallah önümüzdeki çeyrek asırda da yarım asırda da ülkemize ve milletimize hizmet edecektir."
 
Her müessese gibi siyaset ve partilerin de insanla var olduğunu, insanla yürüdüğünü, insanla son bulduğunu dile getiren Erdoğan, öncelikle AK Parti'nin kuruluşundan beri bu davaya emek vermiş, maddi ve manevi katkı sağlamış, hasbi ve harbi şekilde koşturmuş her bir isme teşekkür etti, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. 
 
AK Parti'nin Türkiye'nin partisi olduğunu, AK Parti'nin birikiminin de Türkiye'nin birikimi olduğunu belirten Erdoğan, "Buradan tüm teşkilat yöneticilerimize, özellikle de il ve ilçe başkanlarımıza bir hususu hatırlatmak istiyorum. Sizlerden hiç vakit kaybetmeden şehirlerinize döner dönmez hemen 2001'den bugüne kadar partimizde görev almış veya gönül vermiş her bir kardeşimize mutlaka ulaşmanızı istiyorum. Bu kardeşlerimizin gönüllerini almanızı, varsa dertleri, sıkıntıları, onlara çözüm aramanızı, daha önemlisi kendileriyle irtibatı asla kesmemenizi özellikle talep ediyorum." dedi. 
 
Teşkilatına ve teşkilat mensuplarına vefa göstermeyenin, şehrine, ülkesine ve milletine de vefa gösteremeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"Zaten AK Parti'ye gönül verenleri kucaklamak demek milletimizin yarıdan fazlasını peşinen bu dairenin içine almak demek. Bu kardeşlerimiz üzerinden toplumun kalan kısmına ulaşmak çok daha kolay, çok daha hızlı, çok daha etkili olacaktır. Meclis tatile girdiğine göre milletvekillerimizin seçim bölgelerindeki faaliyetlerini bu doğrultuda yoğunlaştırmaları gerekiyor. Kapısını çalmadığımız hane, elini sıkmadığımız vatandaş, kalbine dokunmadığımız birey bizim değildir. Bu anlayışla vaktimizin büyük bir bölümünü bu hedefe ulaşmak için ayırmamız şarttır. AK Parti sırça köşklerde siyaset yapan, halka tepeden bakan, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen, milletin derdiyle dertlenmeyen siyasetçilerin yeri değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Aksini düşünen varsa yanlış yerde olduğunu bilmeli ve derhal kendini sigaya çekmelidir. Her dem yeniden doğmak demek bıkmadan usanmadan, öf bile demeden milletle birlikte olmak, millete hizmet etmek demektir. Kendinde hamallığını üstlendiğimiz mukaddes yükü taşıma mecali bulamayan, kimseden ikaz beklemeden bayrağı derhal bir sonraki dava arkadaşına bırakmalıdır. Çünkü bu kadro binbir başlı kartalı taşımaya talip kanarya misali dünyanın en ağır imtihanını veren kadrodur."
 
"Asıl büyük zaferler önümüzde duruyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Asıl büyük zaferler ise şu anda önümüzde duruyor. Bu zafer levhasına ismini yazdırmak isteyenlerin yapmaları gereken ise çalışmaktır, daha çok çalışmaktır, daha hasbi çalışmaktır. AK Parti teşkilatlarında görev alan veya göreve talip olan her arkadaşımda işte bu heyecanı, bu şevki, bu kararlılığı görmek istiyorum. Rabbim ömür, sağlık ve imkan verdikçe kendim de bu yolda tüm gücümle yürümeye devam edeceğim. Hiç şüphe yok ki Allah doğruların yardımcısıdır." ifadelerini kullandı. 
 
Yerel seçimlerden iki ay önce "Memleket işi gönül işi" diyerek mahalli seçimlerde millete olan taahhütlerini bir manifesto mahiyetinde kamuoyuna ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, "gönül belediyeciliği" ile milletin hizmetine talip olan AK Parti'nin yeni dönemde insan merkezli yürüteceği hizmetlerin temel ilkelerini içeren bu belgenin 11 başlıktan oluştuğunu söyledi. 
 
Bu belgeyle millete şehir planlarını uzun vadeli ve hakkaniyete uygun şekilde hazırlama sözü verdiklerini, altyapı ve ulaşım sorunlarını tüm şehirlerde tamamen çözme taahhüdünde bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, kentsel dönüşüm çalışmalarını bölgelerin özelliklerine ve vatandaşların ihtiyaçlarına göre yürütme konusundaki kararlılıklarını ifade ettiklerini bildirdi. 
 
Benzersiz şehirler anlayışıyla şehirleri kendi hikayelerine uygun şekilde geliştirme niyetlerini milletle paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, "akıllı şehirler uygulamalarıyla teknolojinin tüm imkanlarını insanların ve şehirlerin emrine sunmak için çaba göstereceğiz" dediklerini aktardı. 
 
Çevreye saygılı şehirlerle belediye hizmetlerinde tabiattaki canlı, cansız tüm varlıklarla uyum gözetme sözü verdiklerini, sosyal belediyecilik çalışmalarına önem vererek doğrudan insana dokunan hizmetleri ve projeleri yaygınlaştıracaklarına ahd ettiklerini dile getiren Erdoğan, yatay şehirleşmeyle tabiatla bütünleşen, aile, mahalle ve komşuluk kültürünü ihya eden örnek yerleşim alanları kurmayı taahhüt ettiklerini hatırlattı. 
 
Halkla birlikte yönetim ilkesiyle şehirle ilgili tüm önemli kararları orada yaşayanlarla birlikte alacaklarını beyan ettiklerini belirten Erdoğan, tasarruf ve şeffaflık hassasiyetiyle belediyelerin kaynaklarını hem doğru hem de açık şekilde kullanmaktaki kararlılıklarının altını çizdiklerini anımsattı. 
 
Değer üreten şehirlerle kültür ve ekonomi başta olmak üzere her alanda hayat kalitesini yükseltecek yaklaşımlar geliştirme sözü verdiklerini söyleyen Erdoğan, seçime bu ilkeler çerçevesinde hizmet verecekleri sözüyle gittiklerini ifade etti. 
 
"Şerde fren ama hayırda destek"
Milletin de kendilerine itibar ettiğini ve 755 belediyede AK Parti'li kadroları yönetime getirdiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"AK Parti, kurulduğu günden beri sözünün eri olmuş bir partidir. Biz muhalefet adaylarının yaptığı gibi bunun hiçbir zaman seçimlerde atıp tutup da sonra bunun üzerine yatmadık, sözümüzü yutmadık, taahhütlerimizi inkar etmedik. Bakın şu anda hemen inkara başladılar, birçok verdikleri söz şu anda sanki verilmemiş gibi konuşmaya başladılar. Sanki kasada ne var ne yok bunları bilmiyormuş gibi konuşmaya başladılar. Daha durun bakalım, önümüzde daha çok önemli süreç var, ne yapacağınızı, ne yaptıklarınızı hep göreceğiz. Ama şunu unutmayın ki AK Parti'nin belediye meclis üyeleri bulundukları her yerde denetim görevini en iyi şekilde yapacaklardır. 
 
Yani İstanbul gibi bir ilde kahir ekseriyet AK Parti'li meclis üyelerinde, Ankara gibi bir yerde kahir ekseriyet AK Parti'li belediye meclis üyelerinde. Onların herhangi bir karara karşı veya herhangi bir talebe karşı düşünceleri veyahut da tavrı eleştiriye tabi. Aynı şekilde İstanbul, Ankara her biri veya başka yerler ama parlamentoda bakıyorsunuz böyle bir kahir ekseriyet filan da söz konusu değil. Ama AK Parti'nin parlamentoya getirmiş olduğu herhangi bir yasa tasarısı, Cumhur İttifakı'nın birlikte getirdiği yasa tasarısı bunu engellemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Bu sizin için meşru ama yerel yönetimlerdeki bu duruş gayrı meşru... Nasıl bir anlayış bu? Onun için demokrasinin gereği neyse AK Parti'nin parlamentoda da belediye meclislerinde de mensupları, üyeleri bütün görevlerini milletin hayrına olacak şekilde devam ettirecektir. Bunun için de şerde fren ama hayırda destek. Yöntemimiz bu olacaktır."
 
Seçim meydanlarında verdikleri her sözü yerine getirmenin gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Mücbir sebeplere dayalı istisnalar dışında her dönemde verdiğimiz sözlerin çok daha fazlasını yerine getirdik, getiriyoruz. Belediye başkanlarımızın tamamından önümüzdeki dönem çalışmalarını 31 Ocak'ta milletimize ilan ettiğimiz bu ilkeler çerçevesinde yürütmelerini istiyorum. Bu taahhütlerin önemli bir bölümü Türkiye'nin ekonomide ve hayat kalitesinde ulaştığı seviyenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır." diye konuştu. 
 
"Bizim söylediklerimizi yapma mecburiyetimiz var"
Önceden sadece başını sokacak ev isteyen vatandaşların bugün altyapısıyla, ulaşımıyla, yeşiliyle, parkıyla ve diğer unsurlarıyla daha yüksek standartlarda yerleşim alanları talep ettiğini aktaran Erdoğan, "Dolayısıyla bu ilkeler AK Parti'nin hizmette ve vizyonda kendisiyle yarışıyor olmasının ifadesidir." dedi. 
 
Göreve geldikleri dönemde arabası olmayan vatandaşların bazılarının şimdi bir iki arabası olduğunu, traktörü, biçerdöveri olmayan çiftçilerin şimdi bu imkanlarının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"Bugün inşallah Polatlı'da tarım sezonuyla ilgili açılış yapacağız. Orada bunları detaylarıyla vereceğim. Yalana dayalı değil, gerçeğe dayalı olarak vereceğim. Çünkü Bay Kemal'in işi sürekli yalan, başka bir şey yok. Bunlar konuşuyor olabilir ama bizim söylediklerimizi yapma mecburiyetimiz var. Bu sebeple her bir belediye başkanımızın, il, ilçe başkanımızın bu ilkeleri yazıya döküp masasının üzerinden eksik etmemesi gerekiyor. Genel Merkez Mahalli İdareler Başkanlığımız da bu konunun sıkı takipçisi olacaktır. Biz de her belediye ve il başkanları toplantımızda bu konunun takipçisi olacağız. Şehirlerimize yaptığımız ziyaretlerde yürütülen faaliyetleri yine bu ilkeler çerçevesinde değerlendireceğiz. Amacımız 2024 belediye başkanlığı seçimlerine kadar şehirlerimizde bu ilkeler doğrultusunda köklü bir değişim gerçekleştirmektir." 
 
"Kandil diye bir meselemiz de kalmayacak"
Türkiye'nin, her karış toprağı şehit kanıyla sulanan bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İstiklal marşımızın ifadesiyle mabedimizin göğsüne namahrem eli değmemesi için son 17 yıldır bütün gücümüzle mücadele ediyoruz." ifadesini kullandı.
 
Gezi olaylarından 15 Temmuz ihanetine kadar milli bekaya yönelik pek çok saldırıyı püskürttüklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin güneyini terör koridoruyla kuşatma projesini de Suriye sahasındaki operasyonlarla Afrin-Cerablus hattında bozduklarını vurguladı. 
 
Türkiye'ye yönelik terör saldırılarının merkezi olan Kuzey Irak sınırlarında Pençe-1 ve Pençe-2 harekatlarıyla kalıcı çözümler bulma yolunda olduklarını aktaran Erdoğan, "Amacımız teröristleri sınır hattındaki sarp dağlar yerine, sınırımızın hemen ötesindeki düz ovada karşılayıp engelleyecek bir güvenlik hattı oluşturmaktır. Bunu başardığımızda 'Kandil' diye bir meselemiz de kalmayacaktır. Fırat'ın doğusundaki terör guruplarıyla Kuzey Irak'taki teröristlerin irtibatını da kesmiş olacağız. Böylece hem doğuda hem batıda bu terör koridorunu kıskaca alma ve imha imkanına kavuşacağız. Erbil'deki konsolosluk görevlimize yapılan saldırı, harekatımızın ne kadar isabetli olduğunun teyididir. Görevlimizi şehit eden teröristlerin tamamını yakaladık. Başarılı bir operasyonla diğerlerini de inlerinde etkisiz hale getirirdik. PKK denilen çıban başını Kuzey Irak'tan tümüyle koparıp atmadığımız sürece, bu tür saldırılar ülkemiz içinde ve dışında devam edecektir. Irak ve İran yönetimleriyle de bu konuda önemli ölçüde görüş birliği içerisindeyiz." diye konuştu.
 
Erdoğan, Suriye sınırında yaklaşık 35 kilometre derinliğinde Türkiye’nin kontrolünde güvenli bölge oluşturma konusunda ABD ile görüşmelerinin de sürdüğünü söyledi. 
 
"S-400'leri aktif olarak kullanacağız"
Türkiye'nin güvenliği için Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sistemlerinin gelmeye devam ettiğini anlatan Erdoğan, bu konuda ABD'nin aklıselim hareket edeceğini umduğunu dile getirerek "Montaj ve eğitim safhalarının ardından Nisan 2020'de bu sistemleri aktif olarak kullanmaya başlayabileceğiz." dedi. 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güvenlik önceliklerinin hayata geçirilmesi konusunda kararlı olduklarının altını çizerek, "F-35 projesinden dışlanmak tehditleri başta olmak üzere Türkiye'ye yöneltilecek hiçbir tehdit ve yaptırımın ülkemizi, güvenlik önceliklerini hayata geçirmekten alıkoyamayacağını burada bir kez daha ifade etmek isterim. Bu meselde Türkiye'ye daha fazla adaletsizlik yapılmamalı. Biz bağcıyı dövmenin değil üzüm yemenin peşindeyiz." diye konuştu.
 
Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa onu gerçekleştireceklerini ifade eden Erdoğan, hava savunma sistemlerinin yanı sıra yeni nesil savaş uçaklarını geliştirme, konvansiyonel silah ve elektronik harp altyapıları güçlendirmek için çalışmalara hız verdiklerini belirtti. 
 
Karada, denizde ve havada kendisi ile dost ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye sahip Türkiye'ye ulaşmaya az kaldığını bildiren Erdoğan, birkaç yıl sonra bu konuda bir başka Türkiye manzarası ortaya çıkacağını ifade etti. 
 
Ne pahasına olursa olsun Türkiye gemisinde delik, Türkiye kalesinde gedik açtırmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: 
 
"Türkiye'nin verdiği demokrasi, ekonomi ve güvenlik mücadelesinde rahatsız olanların teşviki ve hatta bir fiil operasyonla bu tür niyetler içerisine girenlere milletimizle birlikte gereken cevapları vereceğiz. Bu millet, eşsiz irfanıyla kimin kendi bağrında neşet ettiğini, kimin de oraya bir hançer gibi saplanmak istediğini hep bilmiş, ona göre de tavrını koymuştur. İçinden geçtiğimiz şu tarihi dönemde, saflarımızı ne kadar sıkı tutar, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi ne kadar yüceltirsek geleceğimizi o kadar güvenle inşa ederiz. Cumhur İttifakı'nın lokomotifliğini yaptığı, AK Parti'nin gövdesini oluşturduğu büyük ve güçlü Türkiye hedefine doğru kararlılıkla ilerliyoruz. Bu kutlu yürüyüşü durdurmak için kurulan tuzaklar, Rabbimin inayetiyle hazırlayanların başına geçecektir. Bundan endişeniz olmasın. Hiçbir zaman layüsel olduğumuz iddiasında bulunmadık. Elbette eksiklerimiz, hatta hatalarımız da olabilir ama hiç kimse samimiyetimizden, gayretimizden, ülkemize ve milletimize olan muhabbetimizden şüphe edemez. Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılarımızın gerisinde de işte bu anlayışla hareket etmemiz vardır."
 
"Terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız"
Erdoğan, gelecek dönemde mevcut eksiklikleri gidererek ve hataları düzelterek yollarına devam edeceklerini belirtti.
 
Erdoğan, Fırat'ın doğusunda terör koridorunun oluşmasına izin vermeyeceklerinin altını çizerek, "ABD ile Suriye sınırları boyunca güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın Fırat'ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız." dedi. 
 
Türkiye'ye yönelik gizlenemez hale gelen Avrupa ve ABD ambargolarının ve bölgeye yığılan on binlerce tır dolusu silah ve malzemenin kendilerini terör sorununu çözmekten alıkoyamayacağını söyleyen Erdoğan, "Ne yapılması gerekiyorsa bunu yapıyoruz ve yapacağız. Bunun için de bir yerlerden izin almamıza ihtiyacımız yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz. Bugün bölgedeki yabancı güçlere güvenerek kabadayılık yapanlar yarın ya toprağın altına girecek ya da zillete razı olacaktır." diye konuştu.
 
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt, Arap ve Türkmenlere seslenerek, "Hep birlikte bu PYD denen iş birlikçi, zalim örgütü bir an önce tasfiye edelim. Suriye'nin huzura, güvenliğe, feraha kavuşmasının ilk ve önemli şartı PYD denen bu kiralık katil sürüsünü ortadan kaldırmaktır." ifadelerini kullandı.
 
Türkiye'de yaşayan Suriyelilerden 330 bininin Türkiye'nin güvenlik altına aldığı bölgelere geri döndüğünü belirten Erdoğan, "Artık oralarda kapasitenin dolduğunu biliyoruz. Daha fazla Suriyeli kardeşimizin evlerine dönüşünü sağlamak için Münbiç ve Fırat'ın doğusunu süratle güvenli hale getirmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
 
"PYD'ye on binlerce tır dolusu silah ve mühimmat ücretsiz veriliyor"
Erdoğan, İdlib'de de istikrarı sağlamak mecburiyetinde olduklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
 
"Ne rejimin ne ABD'nin ne de Avrupa'nın böyle bir derdi olmayabilir ama bizim buna acil ihtiyacımız var. Dünyanın hiçbir ülkesi, kendi nüfusunun yüzde 5'i kadar sığınmacıya yıllar boyunca ev sahipliği yapmamıştır, yapmaz. Türkiye dışarıdan ciddi hiçbir destek almamasına rağmen bu fedakarlığı sergileyerek tüm insanlığın vicdanını ve ahlakını kurtarmıştır.
 
Bunlar lafa geldiği zaman 'Çok iyisiniz, tebrik ederiz, bu kadar mülteciyi hakikaten Türkiye'de besliyorsunuz.' diyorlar. Tamam da siz de yapabileceğiniz, söz verdiğiniz parasal destekleri verin. 'Verdik, veriyoruz, vereceğiz', hep böyle diyorlar. Batı bu ama biz Batı değiliz, biz farklıyız. Özellikle Avrupa'nın bu konuda Türkiye'ye çok büyük borcu olduğunu kimse inkar edemez. Bu gerçeklere rağmen PYD'ye on binlerce tır dolusu silah, mühimmat, her şeyi ücretsiz veriyorlar. Kime veriyorlar? Terör örgütüne, PKK ve yandaşlarına. Kim veriyor? Bizim stratejik müttefikimiz olarak görünenler veriyor."
 
"Obama döneminde bize verilmesi gerekenleri alamadık"
Erdoğan, Türkiye'ye, almak istediklerinin parası karşılığında dahi verilmediğine ama stratejik müttefik olarak görülenlerin terör örgütlerine silah ve mühimmatı ücretsiz verdiğine dikkati çekerek, "F-35 ile ilgili biz 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapmışız. Şu ana kadar 4 taneyi ABD'de pilotlarımıza teslim ettiler ve ülkemize gelmesine müsaade etmiyorlar. Ondan sonra 'Patriot'u niye bizden almadınız da gidip S-400 aldınız?' diyorlar. Biz yaptığımız sözleşmeye uyarız. Biz, Sayın Obama döneminde, bize verilmesi gerekenleri alamadık. 'Kongre müsaade etmedi' dediler. Buradan ABD'nin Kongresine sesleniyorum, biz Obama döneminde Patriot almayı arzu ettiğimiz zaman siz vermediniz. Sayın Trump döneminde şimdi yine engel olmaya çalışıyorsunuz. Biz paramızla almak istiyoruz, vermiyorsunuz. O zaman biz ne yapacağız. Kim verirse ona gideceğiz." şeklinde konuştu.
 
Rusya ile her türlü anlaşmanın yapıldığını ve S-400 alındığını hatırlatan Erdoğan, "Biz, size 'Aldık ama siz yine de verecekseniz sizden de Patriot alırız.' dedik ama yine vermediniz. Hala vermiyor, farklı farklı öneriler getiriyorsunuz ve 'Kongre müsaade etmiyor' diyorsunuz. Biz şu anda bütün tedbirlerimizi en ideal şekilde almak durumundayız ve alacağız. F-35 vermiyor musunuz? Peki, kusura bakmayın, biz o konuda da yine tedbirlerimizi alırız, başka yerlere döneriz. Bu konuda çalışmalarımızı yaptık, yapıyoruz." dedi.
 
Erdoğan, 82 milyon vatandaşı olan Türkiye'nin eli bağlı duramayacağını belirterek, "Türkiye'de Bay Kemal veya dirsek temasında olan adamları yok. Türkiye'de AK Parti var. Türkiye'de Cumhur İttifakı var ve Cumhur İttifakı olarak güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
 
"Sondaj gemilerimizin bölgede çalışmasından beyler rahatsız"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki meşru haklarını kullanmasını engellemeye yönelik akıl ve hukuk dışı girişimlerin Avrupa'nın Türkiye'ye bakışı konusundaki tereddütleri artırdığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Artık kendimize ait 2 sondaj gemimiz var. Orada aramaları yapan bize ait gemilerimiz var. Onların bölgede çalışmasından beyler rahatsız. Niye? Burada biz uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa, deniz hukukuna göre atmamız gereken adımları attık ve atıyoruz. Kıbrıs'ta bizim soydaşlarımız var ve orada biz sıradan bir ülke değiliz. Kıbrıs'ta biz garantör ülkeyiz. Türkiye, Yunanistan, İngiltere garantör ülke, Avrupa Birliği adeta bir gözlemci ama hiçbir zaman da üzerine düşeni yapmamıştır."
 
Erdoğan, Avrupa Birliği'nin Burgenstock görüşmelerinde gözlemci olarak bulunduğunu hatırlatarak, "Kamuoyu araştırması, referandum ile ilgili karar çıktığında, Kıbrıs'ta yapılan bu referandumda Türkler Burgenstock kararına yüzde 65 'evet', karşı taraf ise yüzde 75 'hayır' dedi. Yüzde 75 'hayır' diyeni Avrupa Birliği'ne aldılar, Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizi dışarıda bıraktılar. Mali destek sözleri vardı. Onu da yerine getirmediler. Siz busunuz. Hiçbir zaman sözlerinizi tutmadınız. Aynı şeyi şu anda maalesef F-35 konusunda da sürdürüyorlar. Böyle bir adım atılırsa, biz bir kabile devleti değiliz, bir kabile hiç değiliz. Biz 2 bin yıllık tarihe sahip bir Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz."
 
Savunma sektöründe gerek devlet gerek özel sektör olarak yoğun bir çalışmanın içerisinde bulunduklarını anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
 
"Düne kadar kapılarında bizi hep böyle adeta dilenci gibi beklettiler. Bir İHA mı alacağız, bir SİHA mı alacağız. 'Bugün git, yarın gel' dediler, vermediler. Bunları yaşadığım için söylüyorum. Sayın Bush bir gün bana dedi ki 'Sayın Başbakan, size bu yapılanı ben kabul etmem.' Çağırdı ve o zaman Dışişleri Bakanı Colin Powell, ona dedi ki 'Böyle olmaz, hiç olmazsa 24 saat, bilemedin 48 saat İHA'ları vereceksiniz.' Ondan sonra böyle bir süreç başladı. Ama bu yeter mi? Biz terörle Doğu'da, Güneydoğu'da yoğun bir mücadelenin içerisindeyiz. Herkesin dünyada sözü var, terörle mücadele. Terörle mücadelede bizi yalnız başına bırakan stratejik ortaklar var. Biz NATO üyesiyiz. NATO üyesi olmamıza rağmen, bizi nasıl oluyor da meydanda bırakıyorsunuz? Ama bu komşular sağ olsun bizi mal sahibi yaptılar."
 
Türkiye'nin şimdi İHA ve SİHA'sının olduğunu, bunların mühimmatının da Türkiye'de üretildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
 
"Akıllı bomba alacağız, Sayın Obama ile Antalya'da G20 toplantısında konuştuk. 'Tamam, halledeceğiz.' dedi. Hala halledecekler. Ama ne oldu? Akıllı bombayı biz ürettik. Bunların bu yönde de faydası var, onu söyleyeyim. Şimdi SİHA'nın ötesine inşallah geçiyoruz. Onun bir üst sınıfı ki dünyada yok gibi bir şey, o üretiliyor. Şöyle bir iki ay içerisinde inşallah onun test çalışmaları başlayacak ve böylece bu konuda çok daha farklı yere geldik, geliyoruz. Kendi savaş uçağımızı da yapacağız, yapıyoruz. Başka çaremiz yok. Bu adımları atıyoruz. Bu süreç içerisinde de gerçek dostlar ortaya çıkıyor. Sayın Trump'a Osaka'da onu söyledim. Dedim, 'Bakın biz sizden her ne kadar Patriot şu ana kadar almadıysak da 100 tane yeni nesil Boeing uçağı alıyoruz. Bunun anlaşmaları yapıldı. Bu bir alışveriş değil mi? Patriot almayız da bakın Boeing alıyoruz. Ama yine de verecekseniz verin.' Şu anda bu yeni nesil Boeinglerin bir tanesi geldi mesela. Biz de ödememizi yapıyoruz, biz iyi müşteriyiz. Ama böyle giderse biz bu konuda da düşünmek zorunda kalacağız, ister istemez. Yani bu noktada biz istiyoruz ki stratejik ortaklarımız bize stratejik ortak olarak davransınlar ve ondan sonra biz de gereğini yapalım."
 
"Değerlerini kendi elleriyle yıkanlardır"
İsrail'in, Filistin'de pervasızca sürdürdüğü devlet terörüne karşı sessiz kalınmasını asla kabul etmediklerini vurgulayan Erdoğan, "İsrail'in yanında kimler yer alıyorsa, herkes bilsin ki biz onların karşısındayız. Doğu Kudüs'te evleri başlarına yıkılan ve Gazze'de açlığa mahkum edilen Filistinlilerin feryatlarına kulaklarını tıkayanlar, Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine saygı duymayanları cesaretlendirenler kendi değerlerini kendi elleriyle yıkanlardır." diye konuştu.
 
"Verdiği sözlerin üzerine yattığını biliyoruz".
AB'yi en büyük ticaret ortağı, insani ve tarihi müştereklerin paylaşıldığı yol arkadaşı olarak gördüklerinin ve görmeye devam etmek istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iyi niyetin sürmesinin yolunun, AB'nin de buna aynı anlayışla yaklaşması olduğunu kaydetti.
 
Tam üyelik müzakerelerinde AB'nin Türkiye'ye verdiği sözleri açıkça çiğnediğini unutmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Mülteci meselesiyle ilgili yükümlülüklerimizi yerine getirmemize rağmen karşı tarafın maddi katkıdan vize muafiyetine kadar verdiği sözlerin üzerine yattığını da biliyoruz." dedi.
 
Bunun kesinlikle AB tarafından gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin Suriye ve Doğu Akdeniz politikasına yönelik aleni saldırıların adeta bunların üzerine tuz biber ektiğini vurguladı.
 
Avrupa ülkelerinde giderek yükselen ırkçılık, İslam ve Türk düşmanlığı ile bunların tezahürü olan saldırıların, bu yaşlı kıtanın geleceğini tehdit ettiğini anlatan Erdoğan, "Türkiye hala Avrupa'nın en yakın, en güçlü, en karlı, her bakımdan potansiyeli en yüksek dost adayıdır. Öyle de kalmak istiyoruz. Yeter ki Avrupalıların da aynı niyette olduğunu görelim. Bize bir adım gelene biz 10 adım gideriz. Önümüzdeki dönemde Suriye'deki ve Doğu Akdeniz'deki hassasiyetlerimiz başta olmak üzere bölge politikaları konusunda AB ile daha geniş uzlaşma zemini yakalayacağımızı ümit etmek istiyorum. Bu doğrultuda üzerimize düşenleri yapmayı sürdüreceğiz." değerlendirmesini yaptı.
 
"Çok ağırdan alıyorlar"
Savunma sanayisinde Fransa ve İtalya ile Türkiye arasında bir anlaşma olduğunu anımsatan Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
 
"Hızlandıralım, diyoruz ama bakıyorsunuz çok ağırdan alıyorlar. Biz hızlıyız, ekiplerimiz çalışıyor, hadi siz de çalışın hızlandıralım. Ama ağırdan ağırdan gidiyorlar. Ondan sonra niçin böyle, niye böyle. Yani hep biz markajdayız, markaja alıyoruz işi bitirelim diye.
 
Günümüzde ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin egemenlik haklarını istedikleri gibi kullanabilme imkanları giderek daha da zorlaşıyor. Bunun için biz ekonomiyi en az güvenliğimiz kadar mühim görüyor, sıkıntıların çözümü için var gücümüzle çalışıyoruz. Bilindiği gibi bundan tam bir yıl önce tarihimizin en sinsi ve büyük finansal saldırısına uğradık. Amaç kur etkilerini yıllarca sürdürmek, devleti daha çok borçlandırmak, özel sektörü iflas ettirmek, çarkları durdurmak, halkımızı yoksullaştırmak ve böylece Türkiye'yi tamamen kontrol altına almaktı. Benzer bir saldırıya maruz kalan Rusya Federasyonu rezervlerinin erimesine, para birikiminin 3 kata yakın değer kaybetmesine, faizlerinin 2 kat artmasına rağmen, durumu 4 yılda ancak kontrol altına alabilmişti. Biz ise güçlü ekonomik altyapımız ve kurumlarımızın etkili mücadelesi sayesinde bir yılda bu saldırının etkilerini önemli ölçüde giderdik."
 
"Merkez Bankasının kararını hayati bir dönüm olarak görüyorum"
"Güçlü ekonomik altyapımız ve kurumlarımızın etkili mücadelesi sayesinde bir yılda finansal saldırının etkilerini önemli ölçüde giderdik." diyen Erdoğan Merkez Bankası'nın faiz kararını şöyle değerlendirdi:
 
"Dün Merkez Bankası faizlerde düşüşe gitti. Ne oldu, battık mı, bitti mi, her şey yerle yeksan oldu mu? Piyasalar gayet normal karşıladı. Bu bile yeterli değil. Yıl sonuna kadar bunun kademeli şekilde devamı gerekir. Merkez Bankasının dünkü kararını hayati bir dönüm olarak görüyorum. Bununla birlikte enflasyonun da süratle düşmeye başladığını göreceğiz."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomideki toparlanma eğiliminin yılın 3. çeyreğinde güçlenerek devam edeceğini bildirdi. 
 
"Tek adamlığı sizden öğrendik ama biz tek adam değiliz"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Erdoğan, "Tek adam, tek adam diye nakarat yapıyor. Bu tek adam benmişim. Tek adamlığı biz sizden öğrendik ama biz tek adam değiliz. BM Genel Kurulu'ndaki konuşmamı saptıracak kadar yalana başvuruyor. Bak izle, bu yıl da BM'de nasıl bir konuşma yapacağım." diye konuştu.
 
"Bu tür ihanetlerin içinde olanlar bedelini ağır öder"
"7. Olağan Büyük Kongre sürecini sonbaharda başlatacağız." diyen Erdoğan, "Birileri parti kuruyormuş, şunu yapıyormuş, hiç bunları kafanıza takmayın. Bu tür ihanetlerin içinde olanlar bu işin bedelini de ağır öder." açıklamasında bulundu.
 
Fındığın taban fiyatı 17 lira
Erdoğan, kaliteli kabuklu Giresun fındığı için taban fiyatın kilogramda 17 lira, Levant fındık için 16,5 lira olarak belirlendiğini açıkladı. (AA)