Hayvan Haklarına ilişkin son günlerde yeniden ivmelenme kazanan yaklaşımların ince bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Yıllardır bu konuyu gündeme getirdik, dikkate alan olmadı, ama sanırım bu kez biraz daha özenli düşünülmeye çalışılıyor.

Hayvan hakları konusunda ortaya çıkarılacak etik ve hukuksal düzenlemelerin yapılabilmesi için bir Kurul’un oluşturulması şarttır. Bu Kurul’da veterinerlik alanı haricinde etik, hukuk, sosyolog ve benzeri bilimsel alanların temsilcilerinin de bulunması gerektiğine inanıyorum.

Hayvanlarla ilgili bir kanun veya haklar çıkarılması düşünülüyorsa bunun bütünsel olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece sokak hayvanlarını kapsayan bir işleyişin sorunun çözümüne katkısı yoktur. Bir kere hayvanların bütünsel bir anlamda ele alınması ve bütünsel bir özgürleşim hareketi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Endüstriyel tarzda üretimi teşvik eden, hayvanları mal ve bir tür malın statüsü olarak gören anlayışın terk edilmesi gerekiyor.

Hayvan eti tüketimi ve süt ile yumurta endüstrisinin acımasız çarklarının durdurulması gerekmektedir. Bu konuda toplum tamamen bilinçsizdir. Hem hayvan haklarından bahsetmek hem de burada belirttiğimiz tüketim kültürüne hayvan türlerini terk etmek anlamsız bir ikilemdir.

Hayvan Hakları Kanunu aslında ülkemiz için gecikmiş bir kanundur. Halen var olduğu belirtilen sistematik hukuksal sürecin etik açıdan işlevsel bir özelliği yoktur. Daha kalıcı bir çözüm için öncelikle Hayvan Hakları Etik Yönergesinin hazırlanması gerekmektedir. Bu konuda etik akademisyenler olarak her zaman yol gösterici yaklaşıma hazırız.

Duyarlı adımların atılması, hayvanların can dostumuz gibi görülmesinin önündeki engellerin kaldırılması için insan aklının ve vicdanının mutlaka ön plana alınması gerekmektedir.

21. yüzyılda eğer halen atların faytonlara, moloz taşıma araçlarına koşulmasından bahsediyorsak gerçekten de yazıktır.

Varsın küçük şehir veya ada gezintileri elektrik ile çalışan araçlar ile yapılsın. İlle de fayton ve atlar mı olacak? Bu ısrar bu diretme nedendir? Varsın şehir içinde veya başka yerlerdeki moloz veya yük taşıla işlemleri yine buna uygun yapılmış elektrikli araçlarla yapılsın. Nedir bu canlıların biz insanlardan çektiği?

Artık aklını başına alma ve akıl ile vicdanı bir tutma zamanıdır.

Hayvanlar bizlerin emrinde, süt üretmesi gereken, et olması gereken varlıklar değildir. İnsan zihnindeki değişim her alanda yaşanmaya başlanmalıdır.

Hayvanlar alemini insan aleminin dışında tutan anlamsızlaşmaya başlamış yaklaşımların terk edilme zamanı gelmiştir. Eğer hayvanları vicdanlar koruyamıyorsa o zaman kanunun çıkarmak doğru gibi görünse de bu hastalıklı tablonun mutlaka algılanması lazımdır.

Bu yıl etik ve ahlâki sağaltım derken aslında bu ve bunun gibi bir çok konuya değinmek istiyoruz.

Menülerden, hırs ve bencillik oluşumlarından, aşırı ısrarcı ve merhametsiz tavırlardan hayvanların çıkartılması ve özgürleştirilmesi gerekmektedir. İnsan olmanın olgunluğu ve doğru sınırları hayvanların korunması, doğal ortamlarında üremelerine karışılmadan yaşatılmasına bağlıdır.

Hayvanı bir tür mal ve kazanç kapısı gibi gören zihniyetler sürdüğü sürece bu konuda çıkarılacak kanunların da eksik kalacağı görüşündeyim. Peki, acaba hayvan haklarına ve kanununa ilişkin çalışmalar toplumlarda bir vegan kültürüne doğru ilerlememizi sağlayabilir mi? Neden olmasın? Bunu neden denemeyelim ki? Belki de bu bir adımın ilki olacaktır.

Sevgi, saygı ve içtenlikle kalın….