ABD Halkının aydınımsı kesiminin çoğunluğu, Trump’ı seçenlere çok kızgın ama; benim görüştüğüm çeşitli kişiler ilginç bir yaklaşımda bulundular.’’ demiştim:

-          ‘’Bu güne kadar hep politikacılar, kendi siyasi görüşleri doğrultusunda ülkeye yön verdiler. Bir de, gerçek bir  iş adamı, ticaret erbabı yönetsin bakalım. Amerika’nın iş bilen bir uzmana ihtiyacı var. Trump çok başarılı bir iş adamı. ’’

Haklı çıktılar.

ABD parmağıyla önce Katar’ı terörün kaynağı olarak gösterdi. Yanı sıra bir de güzel kimyasal silah üretmekle suçladı. Süper gücün en büyük askeri üssünü orada konuşlandırması boşuna değil. Araştırıyor, biliyor. Bilgiyi takas edip, iş adamı  manevrası ile hanesine artı kaydediyor. Win- Win /Kazan – Kazan sistemi bu işte.   Herkesin gözü terörist Katar’dayken,  ne olduğunu anlamadan, al takke ver kulah, bir ticaret anlaşması…

 El sıkışıp öpüşürken ( Şeyh nasıl öpmüştür bilemiyorum),  kaküllü Trump şunları söylemiştir besbelli:

‘’Sen benden, on yüz  milyarcık  dolarlık silah, uçak al, biraz da yan cebime petrol koy.Ben   de :  Kimmiş Katar’a terör destekçisi diyen, demokrasi düşmanı diyen, haydi canım!’’ diyeyim. Hep beraber oyun havası eşliğinde tüm dünyaya nanik yapalım.

Haydi canım yandan yandan.

Severim seni candan.

Katar savunma bakanı Halid bin Muhammed efendi, ABD savunma bakanı  Mattis ile kahwe içerken, tüm dünya da Katar’ın bu silahlarla, mahalleler arasında askercilik (paint ball) oynayacağını düşünerek terör konusunda rahat uyusun.

Turistlere,  yani bizlere sınır kapısından bilgisayar ve telefon geçirmeyi yasaklarken,  terörle mücadeleyi, sivil halka yaptırım uygulamaya indirgerken, hangi iş adamı zekası devreye girmiş oluyor, bilen beri gelsin.

Terörizme destek verdiği şüphesi olan bir ülkeyi arkadan silahla beslerken,  orta doğu ülkelerinden gelen turistlerin yanlarında bilgisayar taşımalarını yasaklamak  zavallı bir yöntem. Dünya kendisine gülüyor. Hiç tınmıyor. ‘Bennn’ ile başlayan cümleleri çok yaygın.Ne var ki burası Amerika… Önü, arkası sağı, solu, kendisini ve politikasını denetleyen mercilerle dolu. Bir gün Sobe! Derler adama.

 

Dünya politikasına yön vermek, Las Vegas’ta otel açmaya ve iş adamı yetiştirirken önüne gelen stajyere :  You’re fired! Kovuldun! Demeye benzemez.