13 Şubat 2018

Güneşli ve ılık hava, serin geçen birkaç günden sonra yüzünü gösterdi nihayet. Edremit’teyimİ, bu ılık havaya rağmen üşüyorum, beni günlerce esir alıp yatağa düşürecek hastalığımdan henüz habersizim çünkü.

Biraz güneşlenip biraz da yaptığım işten uzaklaşmak için dışarı çıkıyorum, zeytin ağaçlarının altında hem yürüyor hem düşünüyorum. O esnada telefonuma bir mesaj düşüyor, bakıyorum Ayhan. Yüzüme bir gülümseme yayılıyor. Ayhan benim ilk göz ağrılarımdan. Henüz ben iki yıllık öğretmen iken öğrencim olmuştu Nevşehir’de.

-Nasılsınız öğretmenim?

-İyiyim Ayhan'cığım sen nasılsın?

-'Ben de iyiyim öğretmenim' diyor. Arada yazar, arar hatırımı sorar Ayhan sağ olsun. 

-Öğretmenim yarın sevgililer günü, 

-Evet biliyorum Ayhan,  

-Daha eşime hediye alamadım, ne yapsam ki?

Eşi de benim öğrencimdi, az çok tanıdığımdan hızlı düşünüyorum ve birkaç öneride bulunuyorum. Ayhan hemen itiraz ediyor.

-Oo öğretmenim o olmaz!

-Niye olmaz Ayhan?

-Öğretmenim o dedikleriniz delikanlıyı bozmaz mı?

-Ayhan, diyorum.

-Efendim öğretmenim,

-Oğlum sen küçükken de böyleydin. Anlamıyor tabii 'nasıl yani öğretmenim' diye soruyor. ‘Senin buna benzer bir anın var bende anlatayım istersen diyorum‘ ‘Anlat öğretmenim’ diyor:

Nevşehir/Kaymaklı, 

1993/Ocak falan olmalı çünkü dışarıda kar vardı

Sınıfta bir düzeltme çalışması yapıyoruz, ‘kırmızı kalemleri çıkaralım’ diyorum. Nilüfer parmak kaldırıp ‘öğretmenim benimki evde kalmış’ diyor. Sınıfa soruyorum ‘fazla kalemi olan var mı?’ diye, ses yok.

Aradan 2-3 dakika geçmişti ki Ayhan yanıma gelip masama bir kırmızı kalem bırakıyor sessizce. Nilüfer’e diyor, gözüyle de işaret ederek. Kendisi niye vermedi anlamıyorum ama teşekkür edip Nilüfer’e sesleniyorum. Kalemi verip 'Ayhan’a teşekkür et' diyorum. Nilüfer kalemi alıp Ayhan’ın sırasına doğru yürüyor ve tam teşekkür ederken, o da ne!

-Ben onu yerde buldum da öğretmenin masasına koymuştum sana mı vermiş?

Nilüfer şaşkın ben şaşkın, Ayhan ne düşünüyor hiç bilmiyorum. Hemen toparlayıp, 

-Aa evet öyle oldu galiba, Nilüfer hadi sen yerine geç işine devam et, diyorum artık.

Derse devam ediyoruz Ayhan ‘ın yanından geçerken dikkat ediyorum, elinde küçücük zorla tutulan bir kırmızı kalem. Nilüfer için getirdiği ise yeni ve büyüktü. Ah benim kocaman yürekli fedakâr oğlum diye düşünüyorum. Kendisi küçücük kalemi alıp Nilüfer’e yeni olanı vermiş, kalbine bak. Ama gel gör ki son anda yaptığı anlaşılır gibi değil. Sabır, teneffüsü bekliyorum, öğreneceğim elbette…

Zil çalınca Ayhan’ı koridorda yakalıyorum. Çabucak soruyorum hemen

-Oğlum sen o kalemi getirip Nilüfer’e demedin mi bana?

-Dedim öğretmenim.

-Ee sonra arkadaşın sana teşekkür edince söylediklerin neydi peki?

Şöyle derin bir nefes alıp:

-Öğretmenim, Ayhan bir kıza kalem verdi diye dalga geçerler benimle…

Allah’ım ben şaşkın, boya bak, ettiği lafa bak! Tabii hemen konuşuyorum Ayhan’la, bunu ne kadar doğal, güzel ve insani bir davranış olduğunu, utanılacak bir şey olmadığını güzel güzel anlatıyorum. Ayhan anlamış gibi davrandı ben de anladı sandım. 

Ne Ayhan anlayabilmiş ne ben anlatabilmişim. 

Tabii Ayhan hatırlayamadı, aradan yıllar geçmiş, Ayhan daha 11 yaşındaydı. Benim garip hafızam tutuyor böyle şeyleri.

Ayhan bunu üzerine 25 yıl arayla ikinci söylevini dinliyor benden; Ayhan’cığım kadınlara kibar davranmak, jest yapmak hatta romantik olmak utanılacak bir şey değil gayet insancıl bir durum. Bunu yapmaktan çekinmemek lazım. Bu tür şeyler bizi küçültmez, aksine karşımızdakini mutlu eden şey bizi de mutlu eder. Çünkü mutluluk yayılan ve yansıyarak artan bir şeydir. Kadınlara incelik göstermenin zararı yok, sayısız yararı var diyorum.

Sonra ısrarla soruyorum ‘Beni anladın mı?’ diye. ‘Anladım öğretmenim’ diyor ama ben bu kez kuşkuluyum. Yine de peki deyip, konuyu fazla uzatmıyorum.

Benim güzel memleketimin, kendi kalemini verecek kadar kalbi büyük ama bunu sahiplenecek kadar cesareti küçük delikanlıları, kocaman adamları, sözümüz size…

Korkmayın ne olur! Siz böyle şeyler yapınca, bizim gözümüzde küçülmüyor aksine büyüyorsunuz. Sevginizi, ilginizi, şefkatinizi kalbinizde saklamayın, hayatınızdaki kadınlara gösterin. Bakın her şey çok daha güzel olacak. Kırmızı kalemlerinize cesaretle sahip çıkın. Cebinizden kırmızı kalem hiç eksik olmasın, her an ihtiyaç olabilir.

Dostça kalın… Sevgiyle kalın…