Cumhurbaşkanı, Uganda ziyareti öncesi havalimanında bazı gazetecilerin sorularını yanıtlarken...

"Ben şu anda bir siyasi partinin Genel Başkanı değilim. Halkının yüzde 52 oyunu alarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyım. Yargı organının da yürütmenin de yasama organının da Cumhurbaşkanıyım.Dedikten sonra devamla…

Biz yargının başkanlarıyla, temsil noktasında olanlarıyla bu tür seyahatleri yaparız. Bunun yasal, ahlaki teamül olarak hiçbir yanlış yanı yoktur. Bunlara alışmadılar bunlar bu güne kadar, alışacaklar" demiş...

Gönül istediği ki bu söyleminin ilk paragrafında belirtildiği gibi, Sayın Erdoğan, herkesin Cumhurbaşkanı olabilseydi…

Bunun koşulu da tarafsız davranması, Anayasa gereği içtiği andın gereğini yerine getirmesi ve her siyasi partiye ve tüm yurttaşlara eşit uzaklıkta durması ile olasıdır…

Ne yazık ki herkesin Cumhurbaşkanı olması için zorunlu olan bu koşulların yerine getirilmediğini görüyoruz…

Ancak herkesin Cumhurbaşkanı olmak başka, görevine girmeyen her işe karışmak başka, Anayasaya göre bağımsız olan Yargının kendisine bağlı olduğu algısını yaratmak başka şeylerdir…

“Alışacaklar” sözcüğünü taşıyan söylemin ikinci paragrafına gelince itirazlarım vardır…

Asla alışamayacağımız şeyler var

-Kurucumuz ve kurtarıcımız büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yokluğuna ve yok sayılmasına…

-Laik Cumhuriyetimizin başka bir rejime dönüştürülmesine…

-Hukukun üstünlüğünün göz ardı edilmesine…

-Akıl ve bilimi önceleyen eğitim sistemi yerine, medrese eğitimine geçilmesine…

-Yüzleri çağdaşlığa dönük gençlik yerine, dindar ve kindar gençlik yetiştirilmesine…

-Her biri laik Cumhuriyetimizin önemli birer köşe taşlarını simgeleyen milli bayramlarımızın çeşitli bahanelerle kutlanmasının yasaklanmasına…

-Demokratik parlamenter sistemin olmazsa olmazı olan, güçler (Yasama, Yürütme ve Yargı) ayrılığının tek elde toplanmasına…

-Yargı bağımsızlığının yok sayılmasına…

-Kişilerin yasal özgürlüklerine ve aile yaşantısına karışılmasına…

-Demokrasinin amaç değil, araç olarak kullanılmasına…

-Yüce dinimizin vicdanlarda yaşanması yerine, siyasete alet edilmesine…

-Anayasa ve yasaların emredici kurallarına uyulmamasına…

-Her türlü eleştirinin vatan hainliği ile eş tutulmasına…

-Sizden-bizden diye yurttaşların ikiye bölünmesine…

-Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık Türkiye’sinin, karanlıklara gömülmesine… 

ASLA ALIŞMAYACAĞIZ…

Böyle biline…