Mankurt kelimesi, Orta Asya efsanelerinde, bir başka deyişle Türk halk efsanelerinde sözü edilen ve bilinçsiz köle anlamında kullanılmaktadır. Bu kelime, Türk mitolojisinde yer aldığı gibi yakın dönem romanlarının da konuları arasında yer almaktadır. Örneğin Cengiz Aymatov, Gün Olur Asra Bedel adlı romanında bu konuya değinir.

 

Eski Türk mitolojisine göre mankurtlaştırma, Orta Asya’da yaygın olarak kullanılan bir işkence ve zihin kontrol yöntemiydi. Bir insan mankurt yapılmak istendiğinde, o kişinin saçları iyice kazınır ve kafasına devenin ıslak boyun derisi gerdirilerek geçirilirdi. Elleri kolları bağlı halde çölde birkaç gün bırakılırdı. Çöl sıcağında, güneş altında deve derisi kurur, iyice büzülür ve kafaya yapışırdı. Deri sertleştiği için de saçların uzayıp deriyi delmesine izin vermezdi. Bundan dolayı da saçlar vücudun dışına doğru uzayamaz, kafatasının içine doğru uzardı. Bu ters yönde uzama nedeniyle saçlar beyne doğru büyür ve insanda dayanılmaz acılara yol açardı. Saçların ters yönde uzamasının yol açtığı acılara dayanamayan mankurt, bir müddet sonra hafızasını yitirir, anne ve babasını tanımaz ve efendisinin her istediğini yapan bir kuklaya dönerdi.

 

Başka insan kontrol yöntemlerini Hasan Sabbah da kullanmıştı. Alamut’u ve Haşhaşileri konu alan pek çok güncel romanda ve tarih metinlerinde buna dair bilgiler bulmak mümkündür.

 

TDK sözlüğünde mankurt için Ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan” ifadesi kullanılıyor. Bu tanım FETÖ için tam da uygun. Ama tek mankurt onlar mı? Cumhuriyetin kurucu değerleriyle sorunlu olan, laik demokratik ulus-devleti reddeden diğerleri de mankurtlaşmış değiller mi?