Bizim çocukluğumuzda rengarenk oyun parkları yoktu.

Zinciri, oturağı kırık bir iki salıncak, paslı demirli bir tahteravalli,  bir de kayınca culp diye ayaklarımızın içine girdiği, önünde yağmur sularının doldurduğu çukur bulunan bir kaydırak.

Şimdi ise her yerde, renkli şekilli, miki’li, ördekli animasyonlu çocuk parkları.  Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi, alışveriş merkezlerinde anneler, çocuklarını oyun alanlarına bırakıyor, geziyor, fast food restoranlarda rahat rahat yemeklerini yiyebiliyorlar.

Ne var ki, ilerlemiş ülkeleri vitrin gibi seyredip, alt yapılarındaki kültüre vakıf olamayınca, bir çocuk oyun alanının bile nereye, hangi kriterlerle konacağını dahi bilmekten aciz olur insan.

Biz mimarlık eğitimi alırken, Anıt, Kabir, cami, mezarlık gibi yerlerin, saygı sunma, anma ve ibadet etme yerleri olduğu, çevresinin bu tema ile bağdaştırılması  gerektiği öğretilmişti ama… Günümüzde saygısızlık marifet, görgüsüzlük de moda oldu.

…..

Bu akılla,  yakında cami avlularına da, sallanan, dönen, hoplayan  oyuncaklar koyup, camiye gelen kadınlar mukabeledeyken, çocukları oyalamayı düşünürler mi?  Zaten hiç yakışık almadığı halde, cami altları boydan boya ticari dükkanlara açılmıştı. Bunların bitişiklerine,  pamuk şekerci, hot dog’cu, dondurmacı  da ilave oldu mu tamam.

Her şey hizmet için! Çocuklar oynarken, önce namaz, dua. Sonra ‘Bir alışveriş, bir fiş’.

Aynı akıl,  aynı sistemi,  mezarlıklarda da uygular mı?  Bizim, ebediyete intikal etmiş büyüklerimizi sık sık ziyaret etmek gibi güzel bir geleneğimiz vardır. Çoğu bahçeli ve ağaçlı olan mezarlığın bir köşesine  Çocuk Bahçesi  yapma fikri  çok yararlı, hatta yüce bir düşünce olabilir. Çünkü çocuk bu…  Ölü, mezar, saygı,

sessizlik falan anlar mı?  Mezarlar arasında   oradan oraya koşması, bağırıp çağırması yakışık almaz. Çocuk parkı olsa, o  oynarken,  aile bireyleri rahat rahat duasını eder,  mezarın bakımını yapar. Hem böylece hazır gelmişken çevredeki  yeşillik alanda, ağaçlar altına da semaver kurup ailecek piknik yapar, dinlenirler. Merhumun sevdiği yiyecekler yenilir, içilir.

Bir taşla üç kuş!

Şu ilerleyen  teknoloji, nasıl da ampul gibi parlayan  akıllar yarattı! Bir çok yenilik, hayatımıza  yeni anlamlar kattı.   Biz çocukken bunların hiç biri yoktu. Çok eksik kaldık. Çook!

Durup dururken, Çocuk Bahçesi  fikirleri de nerden aklıma düştü ?