''İçimdeki Bir Işık'' isimli Nisan-2016'da basılan denemeler niteliğindeki yeni kitabımı ''Cumhuriyetimizin İlk Öğretmenlerine'' armağan ettim. Bir dönemin, en önemli yılların etkin temsilcileriydi onlar.

Genel eğitim düzeyi çok düşük olan bir toplumun eğitim görmüş aydınlarıydılar. 1920'li yılların sonunda aydınlanma ordusuna katılmışlardı. Kemalist idealleri, reformları ve de devrimleri içine sindirmiş bir nesildi onlar. Kendilerine reformların meşalesini taşıma görevinin verildiğinin bilincindeydiler.

Bu değerli eğitimciler o zamanki durağan toplumu kımıldatmayı başarmışlardı. Bu onların Cumhuriyet öğretmeni olmalarından kaynaklanıyordu. Ülkemizde 1923 yılında erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların ise, binde dördü okuryazardı. Durum buyken zaman zaman birilerinin yönlendirdiği, akıl verdiği,  beyni tutsak birtakım insanların televizyon ekranlarına çıkıp Osmanlı'daki yüksek eğitim ve kültürden söz etmesi, o döneme hakaret gibi!..

İstanbul'un, sarayın ya da boğazdaki ihtişamlı köşkünde yaşayan mutlu azınlığın belli bir kültürü vardı. Ancak toplumun geniş kesiminin

ve Anadolu halkının tama yakınının da Osmanlı döneminde cahil bırakıldığı bir gerçekti. İşlerine gelmediği için şimdi o dönemde yaşananları görmezden geliyor, konuyu dar  beyinlerince, akıllarınca saptırmaya çalışıyorlar.

Cumhuriyetimizin o ilk eğitimcileri gerek görevleri sırasında gerekse emekli olduktan sonra  ''Aydınlanma Meşalesini'' ölünceye kadar ellerinden asla bırakmadılar. Onlar göre, Cumhuriyet'e bağlılık çok önemliydi  ve o tarihlerde yurtseverlik, çağdaşlık uygar bir toplum yaratmak anlamına geliyordu.

Şimdilerde ise, yerleştikleri sonsuzluktan ülke için, halk için en iyi dilek ve dualarını göndermeye devam ediyor onlar.