Kendini bir dava uğruna feda etmek, bile bile ölüme gitmek fikri bin yıl önce Alamut kalesinde yaşayan Hasan Sabbah’ın fedailerinin bir özelliği idi.

İntihar bombacısı ya da canlı bomba olma fikrini yakın zamanda Ortadoğu’da Hizbullah uygulamaktaydı. Lübnan iç savaşı sırasında bu yöntemi kullanan Hizbullah’tan sonra günümüzde en yaygın olarak IŞİD kullandı. PKK’nın da ondan esinlenerek, görerek bu yöntemi kullandığı söylenebilir. Malum terör örgütleri birbirlerinden öğreniyorlar.

İşin ilginç yanı bu yöntemi kullananlar günümüzde Ortadoğu’da mevcut. Batı dünyasında yok! Neden? Gerçekten de 10 Aralık’ta İstanbul’daki saldırının ardından sosyal medyada yapılan bir paylaşım haklı olarak tepki çekmişti: “İzmir’de neden bomba patlamıyor?”

“Türkiye’de neden bomba patlıyor?” sorusunu sormak gerekirken, İzmir sorusunu sormanın anlamsızlığı ve saçmalığı bir tarafa insani değerlerden uzaklığı da ortada…

Ancak canlı bombalar (ister intihar yeleği giyerek ya da araçta…) neden Ortadoğu kültürlerinin ürünü olarak ortaya çıkıyor sorusu cevaplanması gereken bir soru… Canlı bombaların psikolojisi, içlerindeki değersizlik hissi ve ruhsal yapıları incelenmeli… Bunlara ilave olarak bir tarihçi olarak bu coğrafyada neden intihar saldırılarının yapıldığının tarihsel arka planını sormadan edemiyorum.

Batı dünyası neyi aştı da, Ortadoğu aşamadı?

Bunun en temel yanıtı Batı’nın dünyevileşmesi olsa gerek. Buna ek olarak dinsel, mezhepsel ve etnik çatışmaların –bazı istisnalar hariç olmak üzere- sona ermiş olmasıdır. Oysa Ortadoğu’da dinsel ve mezhepsel çatışmalarla birlikte etnik çatışmalar sürmekte. Dinsel olarak “cennet vaadi” intihar saldırılarının nedenlerinden biri. Bir başkası ise dogmatik siyasal eğilimler. Bu bağlamda öte tarafta cennete gitme isteği ile tarihe geçerek dogma/ideoloji/etnisite uğruna kahraman olsa isteği.

Elin Batılısı akıllı füzeler yaparak onları hedefe yönlendirirken ve bunu kendi içinde kullanmayıp dışarıya satarken, Ortadoğulu akıl-sız canlı bombayı kendi içinde patlatmakta…  

Ortadoğu bataklığına yüzümüzü döndüğümüz sürece bu aklı-sız canlı bombalar daha çok patlayacak gibi görünüyor. Cumhuriyetin modernleşme geleneğine dönerek, iç barışı sağlayarak, parlamenter demokrasiyi geliştirerek, ulusal ve seküler bir üst kimlik inşa etme yolunda ilerleyerek Türkiye’yi bu kısır döngüden çıkarabiliriz diye düşünüyorum