21.yüzyıl dünya için  soğuk savaşların,ideolojilerin,din kavgalarının sıkça yaşandığı bir zaman aralığı olsa da aslında bilgi çağıdır. Doğumdan ölüme kadar süren öğrenme ve bilgilenme özellikle bulunduğumuz çağda yemek içmek gibi temel ihtiyaçlar arasında yerini almıştır.Öğrenme ve bilgi bu kadar önemli olunca bilgi kirliliği de artmıştır. Teknoloji geliştikçe bilginin kişilere ulaşması yayılması da hızlanmıştır.Yine bu yeni çağda gelişen tıp ile birlikte yaşam süresi de insanoğlu lehine uzamıştır.

Nüfusun artışı ve demografik değişimi de yaşlı nüfusu beraberinde getirmiştir.Öyle ki yaşam süresi arttıkça işsizlik, yaşlı nüfus, gelirlerin azalması da dünya da ana sorunlar haline gelmiştir.Dünyaya gözümüzü açtığımızda başlayan sosyal güvenlik tüm yaşamımız boyunca önemli olmasına rağmen ne yazık ki  daha çok yaşımız ilerledikçe dikkatimizi çekmeye başlar.Adı üstünde insanoğlunun güvenlik ihtiyacını karşılamak amacıyla yola çıkılsada tüm yaşamımız boyunca önem vermezsek ömrün son dönemlerinde güven ihtiyacımızı karşılayamaz olur.Dünyanın her yerinde Sosyal Güvenlik önemlidir.Refah seviyesi yüksek Avrupa ülkelerinde de olsanız çalışma hayatınızı boyunca ve aktif çalışma hayatından çekildiğinizde de Sosyal Güvenlik ana ihtiyaçlardan biridir.

Sosyal Güvenlik sistemi, bugünden yarına değişen bir sistem değildir.Etkileri günlük değildir.İçinde uzun vadeli planları barındırır.Yani doğumdan başlayan Sosyal Güvenlik yaşam boyu hatta öldükten sonra yakınlarımızla devam eden uzun soluklu bir ilişkidir.Dolayısıyla ana yolları bilgi çağında bile olsak Sosyal Güvenlik kolay kolay değiştiremez. Emeklilik ,sağlık gibi planlar aktüerya tekniği ile uzun süreçlerle hesaplanır.

Yine ülkenin demegrofik yapısı, finansal yapısı ,siyasi yapısı da Sosyal Güvenlik sistemini direkt etkiler.Gelişmekte olan ülkelerde sosyal devlet anlayışının ilk göstergesi Sosyal Güvenliktir.Sosyal Güvenlik özellikle gelişmekte olan ülkelerde düşük gelir grubuna ücretsiz verilmiştir.Aktüerya ve finansal hesaplamalardan uzak sadece Sosyal Devlet anlayışı ile başlayan ve devam eden bu sistemin bir süre sonra sıkıntıya gireceği muhakkaktır.Şu anda ülkemizde de kendisi, çocukları için yarın endişesi taşımadan Sosyal Güvenlik şemsiyesinden faydalanan oldukça geniş bir kesim vardır.Yani kısacası toplumun bir kesimi çalışır ve sosyal güvenlik sistemine prim ödüyorken bir kısmı ise ödeyenlerin primlerinden sağlık, emekli aylığı gibi haklar elde etmektedir.Sürekli prim ödeyenler ile hiç ödemeden sistemden faydalanan kesim arasında zamanla ayrışma olacaktır.

İşsizlikten, hastalığa, maluliyetten, anneliğe, emeklilikten ölüme kadar devam eden bu sistemde meydana gelecek bir aksama toplumda sosyal barışı da bozacaktır.Esasen sosyal güvenlik sistemindeki adaletsiz dağılım sisteme ödeme yapmadan faydalananların da tasarruf etmesine engel olmuştur.Ayrıca Sosyal Güvenlik sistemine prim yatırmadan faydalanan kesim ödeyen kesimin sigorta primlerini artırmış, emek pahalı olunca da  bir nevi işsizlik artışına sebep olmuştur.

Nüfusun yaşlanması sağlık hizmetine ayrılan parayı da artırmıştır.Gün geçtikçe sosyal güvenlik garantisinde tehlike artmaktadır. Sosyal Güvenliğin siyasetle iç içe girmesi suiistimaller, yolsuzluklarda primlerin yeterli oranda değerlendirilmemesi de  kaygı verici bir durumdur.

Sosyal Güvenlik aslında ,gelirin toplum içinde yeniden dağılımı, tasarruf ve öngörülemeyen risklerde koruma sağlar.Ama sistem yanlış işlerse Sosyal Güvenlik komple ortadan da kalkabilir.

Ülkemiz de Sosyal Güvenlik denince akla Devlet baba ve SGK birlikte gelmektedir.Sanki genç ve aktif yaşamımızda ödenen primlerle değil de tamamen devletin elde ettiği gelirlerle Sosyal Güvenlik ihtiyacı değerlendiriliyor diye düşünülür.Bu sebeple ailede bir kişi çalışır en az 3 kişi bu bir kişiden kesilen primlerle yaşam boyu emekli maaşı alır sağlıktan yararlanır.

Bu Sosyal Devlet anlayışı ile bugüne kadar bir musluk ile doldurulan havuz en az 3 muslukla boşaltılmaktadır.Hal vaziyet böyle olunca Sosyal Güvenlikte bir süre sonra ya ödemeler azalacak ya da tamamen ortadan kalkacaktır.

8.09.1999 da başlayan ve sonrasında devam eden değişiklikler ile emeklilik yaşı, hak sahipliği,emekli aylığı hesabı sürekli vatandaş aleyhine değişmektedir. Bunun sebeplerini siyasi arenada aramak veya suçlamak soruna çözüm getirmeyecektir.Çünkü çocuklar bu basit  havuz hesabını yapabilmektedir.Bir kişinin yaptığı tasarruf ,emeklilik prim ödemesi ile beş kişi bakılamaz.

Özetle yeni sistemle değişen dünya koşulları da dikkate alınarak yeni Sosyal Güvenlik şemsiyeleri edinmek de fayda vardır.Edinilen sosyal güvenlik veya tasarruf şemsiyelerinde birikimleri uzun vadeli ve cömertçe seçmek gelecekte yağmurdan ıslanmayı önler.

Çalışma hayatına girdiğimiz günden itibaren en az 20 yıl Sosyal Sigortalar Kurumuna zorunlu prim ödediğimiz düşünülürse ve bugünkü şartlarda 20 yılın sonunda biriken primlerimiz ile de yaşımız dolmadan emekli aylığı alamadığımızı eklediğimizde tablo daha net ortaya çıkmaktadır.

İster kâğıt kalemle basit usulde hesaplayın isterseniz aktüarya tekniği ile hesaplayın sonuç değişmeyecektir.

Türk Sosyal Güvenlik sisteminde emeklilik ve sağlık hizmeti artık hem daha maliyetli hem daha az verilmektedir.Bu makas sistemin çökmemesi için daha da açılacaktır.

En son yapılan yasal düzenleme ile 1.10.2008 sonrası ilk defa çalışmaya başlayanlar en az 25 yıl prim ödeme ve 60 yaş şartını yerine getirdiklerinde emekli olacaklar ve o güne kadar ödenen kazançların prim gün sayısına oranlaması ile ortalama kazançların %35 oranında emekli aylığı alacaklardır.

 

Emeklilik planında ister bankada değerlendirme ,ister yastık altı, isterse Bireysel Emeklilik sistemi olsun illaki ek bir tasarruf yönteminiz olmalıdır.