Cumhuriyet kazanımlarının yerleşmesine ve devamına emek verenler, hayal bile edilemeyen bu günleri yaşayıp görmediler iyi ki. Bugünün penceresinden baktığınızda pek çok şeyde eskiye kıyasla olumsuzluklar, bozulmalar ve yozlaşmalar yaşanıyor.

 

Elli altmış yıl öncesinin Ankara'sını, Malatya'sını, Bursa'sını, İzmir'ini ve o yılların heyecanlı, alçak gönüllü, çağdaş toplumunu düşününce insanın içi ısınıyor, sevgi doluyor. Cumhuriyetin çağdaşlaşma idealizmini küçümsemeye kalkan küçük ve karanlık beyinlere gerçekten üzülüyor insan.

 

Ülkeyi yeni baştan kuranlar zor bir çağdaşlaşma ve aydınlanma projesini yaşama geçirdiler. Aslında bu biraz olsun ileriyi görebilme yeteneği olan Osmanlının son yüzyılındaki yaklaşımının devamıydı. Cumhuriyeti kuranlar İslami bir toplumla değişen dünyada ileri gidilemeyeceğini görüyor ve biliyorlardı. Bu nedenle gelişmiş ve demokrasisi yerine oturmuş batı ülkelerini örnek alarak laik bir düzen kurdular.

 

Reformları, devrimleri zorla değil, millet meclisinde  tartışarak yasallaştırdılar. Cumhuriyet aslında Osmanlıda yapılmamış olan her şeyi yaptı diyebiliriz. Daha da önemlisi Saraya değil, Halka hizmet etti Cumhuriyet.

 

Bu dönemde Anadolu'nun birçok kentinde ortaokul ve liseler açıldı. Özellikle kız liseleri ve kız enstitüleri ilk kez okuma imkanı sağladı kız çocuklarına. Ülkenin tümünde 1923 yılında 87 lise ve dengi okul varken 1949'da bu sayı 2.248'e yükseldi.  Bu çok büyük bir başarıydı. Bu başarıya mı karşı çıkıyor şimdi Cumhuriyete karşı çıkanlar?..

 

1950'li yıllarda çok partili döneme geçişle birlikte halkın dini duyguları sömürülerek konu siyaset malzemesi yapıldı ve din oy aracı olarak kullanılmaya başlandı.

 

Bir tür karşı devrim girişimi olan bu gelişmelerle kadını tekrar eğitimsiz duruma sokma eğilimi başlatıldı ve şimdilerde bu uygulama ağırlıklı olarak devam ediyor.

 

O dönemdeki siyasiler demokrasinin istismara açık yönünü din ile tıkabasa doldurarak bunu her alanda, her konuda kullanmaya başladılar. 1950'lerden itibaren Cumhuriyetin başlattığı ve yol aldığı çağdaşlaşma projesi tersine çevrilmeye çalışıldı. Özellikle 2000'li yıllardan itibaren ülkeyi yönetenler ise, bu aydınlık projeyi Ortadoğu'ya yönelik İslam devleti projesi haline getirmenin büyük çabası içinde oldular.

 

  Uyguladıkları bu karanlık projeyi savunanları ve Cumhuriyete savaş açanları sonuçta tarih daha şimdiden kapkara sayfaların içine kaydetti.