Florance Jenkins.

2017  Oscar’larına Meryl Streep’in 20. kez aday olduğu filmi. Gerçek bir hikaye:

Jenkins, dünyanın gelmiş geçmiş en kötü opera sanatçısı. Kadın gerçekten şaka gibi.  

 

Kendini bilmezliğin, ölçememenin, kendini kandırarak gereğinden çok daha önemli hissetmenin bir örneği.

Her şeyden önce, insanın böyle bir karakterin yaşamış olduğuna inanası gelmiyor ama; gücünü çevresindeki şak şakçılardan alan, aynası gittikçe devleşen, eğitimli olmadığı halde kendisini bilirkişi kabul eden, çok önemli bir kişilik  olduğunu zannedenler  yok mu aramızda?

Jenkins, böylesi zavallılar için bir ayna.

 

Doğrusu hiç alakalı olmasa da ben bu muhteşem filmi izlerken , kafamda başka bir film ve karakter oluştu. Bilmem siz de fark edecek misiniz?

 

Florance Jenkins bir şekilde,  büyük bir mevki elde etmiş. Zengin  ve güçlü.

Kendisini çok doğru ve başarılı görüyor. O nedenle gözü pek. Fazlasıyla cesur,  atak ve korkusuz. Zaman zaman gülünç denecek çıkışları var.

 

İcraatındaki hataları,  halkın bir kısmı görmezden geliyor, bir kısmı da sağır ve kör. Sosyal statülerini alkışlayarak  koruyabilen bu menfaatçilerin, zaman zaman yağ çekme  ölçülerini  kaçırdıkları, gülünç derecede söylem  ve davranışlarda bulundukları da oluyor. Böylece o; çevresinin dolduruşu ile, zaten inanmak için hazır olduğu  önemdeki kimliği benimseyerek  bulunmaz bir öncü olduğuna inanıyor.

 

Yakın çevresi ve hatta  bazı saygın otoriteler  dahi, çevresinde olup bitenleri ve  düştüğü durumları kendisine sezdirmemeye kurgulandıklarından, egosu her gün  bir öncekinden daha fazla alıp başını gidiyor.

İnsanları öylesi manevralarla  kendisini dinlemeye, görmeye davet ediyor ki,  gitmemek, alkışlamamak olmaz! Show yapıyor. Konuşuyor. Kendini bilmen görmeden…

 

Peki… Basın?

Basın satın alınıyor tabii.  Davetiyelere iliştirilen jestler  ve zarif  hal hatır sormalar(!) yerini buluyor, işlevini yapıyor. Parayla satın alınamayan birkaç doğrucunun  salona girmesi ve gerçekleri görmesi engelleniyor. O kadar basit.

 

Kısacası bir nevi Kral Çıplak Masalı. ‘Dur’  diyen olmadığından, her geçen gün  şişen egosu ile benzersiz olduğuna iyice inanıyor  Jenkins.

 

Ya kariyer sahipleri? Bilirkişiler? Eğitimliler? Otoriteler? Kültürlü  ve bilgili halk?

Ehhh!  Filmin sonu söylenmez herhalde. Ama….Bir gün. Bir şekilde.

 

Ve….O gün mutlaka geliyor.