Türkiye’de her gün TV de ayni yüzleri görüp,  benzer hakaret ve atışmaları dinledikten; sürekli yüksek bir tansiyonda yaşadıktan; bir de,  " acaba bu gün ne olacak" diye stresli sabahlara uyandıktan sonra, başka bir boyuta, başka bir galaksiye gelmiş gibiyim. 

 

Bu kadar rahatlık ve umursamazlık da iyi bir şey midir bilmiyorum ama Amerika'da insanlar politika dışında her şeyle ilgileniyorlar. Siyaseti siyasetçilere bırakmışlar. Onlar kendilerini idare edecek kişileri seçmişler. O kadar! İyi ya da kotu, sonuca katlanıp yollarına devam etmekteler. Genel olarak bizdekine benzer bir hayal kırıklığı  yaşamış görünüyorlar ama bunu uzatmaya  zaman ayırmıyorlar. Çünkü biliyorlar ki bizim deyimimizle ‘Atı alan  Washington’u geçti!

 Ehh. Yapacak şey yok. Keyiflerine bakıyorlar.

 

Burada ( California) spor çılgınlığı had safhada. Öyle ki günlük kıyafetleri dahi spora endeksli seçilmiş. Herkes her yerde, taytlar şortlar ve spor ayakkabılarıyla dolaşıyor. 

Gençlerin  ve orta yaşın çok büyük bir çoğunluğu iş öncesi ve iş sonrası  spor salonlarını dolduruyor. Bu iş bana göre spordan ve sağlıktan çıkmış, saplantı halini almış neredeyse... 

 

Yiyeceklerde organik tercihi tavan yapmış, Her bir Amerikalı, vitamin deposu halinde dolaşıyor, tuhaf tatlarda yiyecek ve içecek tüketiyor. Un yerine badem unu, badem sütü  kullanıyor,  Hindistan cevizi yağını kahveye karıştırıyorlar. 

 

İki tip insan oluşmuş burada : Sağlıklı yasayan, salata, yoğurt yiyen ve  heykeltras elinden çıkmış gibi görünen kadınlar ve erkekler… Diğer tarafta da pergelle çizilmiş gibi dairesel devinimlerle dolasan  obezler. Aradaki sınıf -kendimi öyle sayıyorum-  ortadan kalkmış sanki.

 

Haftaya kadınlara ve erkeklere güzellik öğütleri