Biz tarih öncesi zamanlarına geri done duralım: Amerika çağlar atlamış. Özellikle insanlıklarını birkaç boyut üste  taşımışlar.

Büyük marketlerin girişine sterilizasyon sıvısı ve ıslak mendiller koymuşlar. Bir yığın yiyeceği elleyip seçmeden önce ellerini mikroptan arındırıyorlar.

Marketlerde naylon torba tedavülden kalkmış gibi. Tamamı kalın kağıt torbalar. Alışverişe gelirken bunları getiriyorlar. 

Çevreye saygı son noktasında. Sprey deodorant kesinlikle kullanmıyorlar. Bir çok yerde açık havada dahi sigara içmek yasak. İçiciler için noktasal yerler belirlemişler. Açıkhava hapishanesi gibi. Çoğu elektronik sigara ile avunuyor. Bir keyif  aracını keyifsiz hale getirmek için her şey yapılmış sanki. Ne anladım? En iyisi bırak gitsin durumu.

Bu ülke engelliler cenneti. Bizim belediyeciler takim halinde ‘’nasılsa bedava’’ diyerek yılda onlarca kez buralara  gelir giderler. ‘Görgü bilgi artırmak’ adi altında. Hiç mi ders almazlar ? 

Tüm tretuvarlar, yollar, toplu taşıma araçları engellilere uygun hale getirilmiş. Tekerlekli sandalyelilerin her yerde geçiş üstünlükleri var. Ayrıca sokak gösterileri de dahil, her turlu sözel eğlencede, sahne köşesinde,  sağır-dilsiz alfabesi ile anlatım yapan bir kişi bulunuyor. 

Televizyonda tüm programlar isteyene İngilizce alt yazılı. İlaveten işitme engelliler  için parantez içinde o ortamı anlatan sesleri de yazıyorlar. Kus cıvıltısı, korna sesi, rüzgar uğultusu gibi… Hayran olmamak elde değil.

Birkaç gün önce hiç olmayacak bir şey oluverdi. Bir süreliğine trafik ışıkları işlevsiz kaldı. Los Angeles’in göbeğinde ve en kalabalık köşelerinin birindeyiz. Oğlum bana eğildi ve: Anne bak simdi  ne olacak’’dedi, gülümseyerek...

Zipper (fermuar sistemi) ile trafiği kendi kendilerine isler hale getirdiler. Araçlar sırayla düzenli olarak bir o caddeden, bir bu caddeden birbirlerine yol vererek fermuar misali  geçmeye başladı. 

Aradan atlayarak kendini de, trafiği de geri dönülmez bir hale sokan yüksek zekada kimse yok burada.  Oysa uyanıklık  marifet. Kafa çalışmasa da olur.

Nefret ettim.