10 Mart 2016 tarihinde Ege Meclisi’ndeki yazımda “Cumhuriyetin kurucu babalarına sövmek” adını taşıyan bir yazı yazmıştım. ABD Başkanı Obama’nın 2008’de başkanlık konuşmasında kurucu babalar Washington ve özellikle de Lincoln’den övgüyle söz etmesine değinmiştim. Ardından da Türkiye’de Cumhuriyetin kurucu babalarına yönelik yapılan hakaretleri/aşağılamaları gündeme getirmiştim:

Sonuç olarak bugünün Türkiye’sinde siyaset yapanları değerlendirmek için en önemli turnusol kağıdı, Cumhuriyetin kurucu değerleri ve Cumhuriyetin kurucu babalarına bakışlarını gözlemlemektir.

Kurucu babalar ve kurucu değerler eleştirilemez mi? Elbette eleştirilir. Ancak kurucu değerler ve kurucu babalar tarihçinin eleştiri alanındadır, siyasetçinin günlük siyaset malzemesi ve günlük siyaset mezesi değildir.

Tekrar etmek gerekirse Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve Cumhuriyetin kurucu babalarına yönelik her yıpratma çabası, Cumhuriyeti ve Devleti yıpratma çabasıdır”. 

12-18 Ağustos 2017 tarihleri arasında İtalya’da idim. Cenova, Milano, Venedik, Floransa, Roma ve Napoli gibi şehirlerini gezdim. Roma şehri, hem Roma imparatorluk döneminin ve hem de son bin yılın eserlerini barındıran tarihi bir şehir. Diğer şehirlerin de aşağı yukarı Ortaçağ’dan itibaren oluşan kent yapıları var. Güçlü krallıklar, cumhuriyetler ve dukalıklar oluşturmuşlar. Ticaretle ortaçağın sonlarında zenginleşmişler. Nitekim 16. Yüzyılda Rönesans bu topraklarda doğdu. 16. Yüzyıldan itibaren Avrupa’nın ekonomik merkezi İtalyan kentlerinden kuzeye geçse de bugün bile halen ihtişamını koruyan kentleri görebiliyorsunuz. Sanki yüzyıllar öncesinde kalmış gibiler. İyi korunmuşlar. Hatta 700 yıl önce terk etmek zorunda kaldığı Floransa’ya bugün Dante geri dönse, sokaklarında kaybolmaz deniyor. O kadar tarihsel mirasa sahip çıkılmış…

İşte bu kentlerin meydanlarında İtalya’nın kurucu babalarının heykelleri var. İtalya, sonraki yüzyıllarda İspanya ve Fransa’nın işgaline uğramış. Rakip kent devletleri birbirleriyle savaşmış. Bir türlü İtalyan birliği sağlanamamış. İtalya da Almanya gibi siyasal birliğini geç sağlayan, 19. Yüzyılın ikinci yarısında (1860’lar) birleşebilen bir ülke… Hatta Türkiye tarihini biraz bilenler Kırım Savaşı’na İtalyan birliğini sağlamaya çalışan Piyemonte’nin katıldığını hatırlayacaklardır. İtalyan siyasal birliğinin öncüsü ve bunun için mücadele eden isimler Garibaldi, Mazzini, Kont Kavur gibi isimlerdir. Bu isimlerin öncülüğünde ve II. Vittorio Emenuele krallığında İtalyan siyasal birliği sağlandı. İtalyan kentlerinin meydanlarında bu liderlerin heykelleri boy göstermektedir. Bu yazının içerisinde bazılarını göreceksiniz.

Roma’nın Piazza Venezia (Venedik Meydanı) adlı meydanında Vittorio Emanuele II Abidesi (Altare della Patria) yer alıyor. Anıtın yapımına, Birleşmiş İtalya Krallığı’nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele’yi onurlandırmak için 1885 yılında başlandı. Bir müzenin de bulunduğu anıtın tepesine asansörle çıkıp Roma’nın tarihi dokusunu seyredebiliyorsunuz.  Anıtın üzerinde -tanrıçaların kullandığı- iki adet atlı araba (quadriga) var. Bunlardan biri vatandaşların özgürlüğünü, diğeri de ülkenin birliğini temsil ediyor. Ve yine anıtta sönmeyen bir ateş yer alıyor, başında iki askerin nöbet tuttuğu... Vittorio Emanuele II heykelinde, birleştirici kralın isminin altında “Padre Della Patria” yazıyor. Yani VATANIN BABASI…

Bunun ATATÜRK adından ne farkı var?… Biri için vatanın babası denmiş, diğeri için milletin babası…

İtalyanların kurucu babalarını tartışmadıklarını, saygıyla minnetle andıklarını görüyoruz. Atatürk’ün İtalya’nın kurucu babalarının yaptıklarından kat ve kat daha fazla şey yaptığı ortadadır. Herhalde an az onlar kadar saygıyı hak etmektedir. Acı olan bugün ülkede bunun farkında olmayanların varlığı ve gördükleri itibardır.  

Şunu da ilave etmek isterim ki, İtalyan şehirlerinin meydanlarında bir tek Mussolini heykeli yok. Onu hatırlatan bir anıt yok. Diktatörler, toplumlarının özgürlüklerini yok edenler ve ülkelerine utanç veren liderlerin yeri sadece tarihin sayfalarıdır; milletlerin geleceklerinde yerleri olmayacaktır. Mussolini gibi, Hitler gibi…

Kurucu babalarına saygı duymayan, onların mirasına sahip çıkmayan toplumların sonunun iyi olmadığını tarih bize gösteriyor.

 

Türkiye’de de Cumhuriyetin kurucu babalarının mirasına sahip çıkan, bunu ileriye taşıyan toplum ve yönetim dileğiyle Büyük Taarruz’un ve kurtuluşun yıl dönümü kutlu olsun.