Emeklilik gençlik yıllarının düşüncesi değildir. Yaş ilerleyip çalışma gücü azaldıkça emeklilik şartlarını araştırmaya başlarız. Sigortalı çalışanlar ve devlet memuru olarak görev yapanlar emeklilik ile ilgili planlarını kendileri yapmasa da kurumda zorunlu olarak primler ödendiği için bir şekilde emeklilik de planlanmış olur.

Halbuki,İşveren öyle mi? Eğer geçmişte ücretli çalıştığı bir dönem yoksa işveren olarak vergi kaydı oluştuktan sonra zorunlu Bağ-Kur primini ödemeye başlar.5510 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar zorunlu Bağ- Kur priminden söz bile edilmezdi. İşveren bilinçli olarak başvurmadıysa Bağ-Kur ‘a prim borcu bile yıllarca çıkmaz ve ödeme yapılmazdı.

Emeklilik işverenin hiçbir zaman ana düşüncesi olmadı. Daha çok firmayı aktif hale getirmek, büyütmek ve zorunlu vergi ,işletme giderlerini karşılamak ana hedefi oldu.

Bağ-Kur kısaca  sadece işverenler için değil , çalışmayanların da emekli olabilmelerini amaçlayan Sosyal Güvenlik sistemidir.Bağ-Kur sistemi SSK (4a) ve Emekli Sandığı (4c) sisteminde prim ödemesi yapılmayan kişilere sağlık ve emeklilik hizmeti vermek amacıyla kurulmuştur.

Sosyal Güvenlik Kurumu olarak ülkemizde üç temel kurum vardır.SSK (4a) , Emekli Sandığı (4c) ,Bağ-Kur (4b) bu üç kurum arasında en geç kurulan kurum Bağ-Kur ‘dur. Bağ-Kur 1.04.1972 de 1479 sayılı kanun ile kurulmuş ve faaliyet göstermeye başlamıştır. 

Yine bildiğiniz gibi kendi nam ve hesabına iş yapan kişiler ile şirket ortağı olan kişiler Sosyal Güvenlik Kuruluşu olarak Bağ-Kur ‘a tabiidir.Genel Kural bu olmakla birlikte emeklilik şartları olarak Bağ-Kur ‘un daha fazla prim günü istemesi , hizmet süresinde boşlukların emeklilik yaşını değiştirmesi, emekli aylığının düşük olması  gibi sebeplerle emeklilik Kurumu olarak tercih edilmemektedir.

Çalışma hayatı uzun bir süreçtir.Bu süreç içinde tek Kuruma prim ödeyerek emekli olmakta her zaman mümkün olmamaktadır.Bu nedenle özellikle işveren ve şirket ortakları için son dönemde yapılan değişikliklerin emeklilik şartlarını nasıl etkilediğine kısaca bakmakta yarar var diye düşünüyorum.

Öncelikle Bağ-Kur ‘da milat kabul ettiğimiz tarihlere kısaca değinmekte fayda var.

Bağ-Kur 1.10.1972 tarihinde  1479 sayılı Bağ- Kur kanunun yürürlüğe girmesi ile faaliyetine başladı.Bu tarihte Bağ-Kur ‘a prim ödeme isteğe bağlıydı ve meslek kuruluşu kaydı yeterliydi.

Daha sonra 4.05.1979 tarihinde 2229 sayılı kanun ile değişiklik yapılmış ve Bağ-Kur ‘a kayıt yaptırmak için kendi nam ve hesabına çalışma yeterli görülmüştü.

20.04.1982 tarihinde 2654 sayılı kanun ile değişiklik yapılmış ve vergi kaydı olmayanın  Bağ-Kur ‘a prim ödemesi yapması engellenmiştir.

22.03.1985 tarihinde 3165 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle  vergi kaydı,oda kaydı veya esnaf sicil kaydı olanlar zorunlu Bağ-Kur kapsamına alınmıştır.

Bu arada 1.10.1990 tarihinde Bağ-Kur tarihinde çok rastlanılacak geçmiş yılların primini ödeme ilk kez gündeme gelmiştir.1990 ‘da Bağ-Kur tescili olan bir kişi vergi kaydı varsa 20.04.1982 tarihine kadar , oda sicil kaydı varsa 22.03.1985 tarihine kadar geriye doğru sigortalılık sürelerini kazanabilir denmiştir.

22.03.1985 ile 4.10.2000 tarihleri arasında vergi kaydı,meslek kuruluşu kaydı ve ticaret sicil kaydından herhangi birinin olması Bağ-Kur için yeterliydi.

4.10.2000 tarihinden itibaren ise vergi mükellefi olanlar için vergi kaydı,vergiden muaf olanlar için ise meslek kuruluşu kayıtları esas alınmıştır.Geçmişte kayıt yaptırmayan ama Bağ-Kur kapsamında olmasını gerektirecek faaliyeti olanların Bağ-Kur  sigorta başlangıç tarihi 4.10.2000 olarak alınır.

8.08.2001 ile 2.08.2003 tarihleri arasında Bağ-Kur ‘lu olanlar vergi veya oda kaydı varsa geriye dönük 4.10.2000 öncesi tarihe gidilebiliyorlar.

4.10.2000 gününden önce vergi mükellefi şirket ortağı olup ta Bağ-Kur’lu olmayanların geçmiş süreleri borçlanabilmeleri için Şubat 2005 tarihine kadar süre verilmişti.Bu süre içinde geçmiş süreleri satın almayan hiç ödeme yapmayanların bu süreleri kazanma imkanları bulunmuyor.Fakat bir taksit dahi ödeme yapanlar için dava ile bu yılları kazanmak mümkündür.

2.08.2003 tarihinde çıkan 4956 sayılı kanun ile Bağ-Kur için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiştir.Gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf ve oda sicil kaydının bir arada olması yeterli olmuştur.Bağ-Kur sigortalısı olmamızı gerektirecek biçimde çalışmamız olmasına rağmen sigortalı olmak amacıyla en geç 2.08.2003 tarihine kadar yazılı başvurunuzu ,prim ödemenizi veya giriş bildirgenizi vermiş iseniz dava ile bu süreleri ödeme şansınız bulunuyor.Dava ile kazanma şansı olmayanlar 2.08.2003 tarihine kadar başvurusunu yapmamış olanlardır.Bu tarihe kadar başvuru yapılmışsa sadece esnaf oda kaydı da yeterlidir.

1.10.2008 tarihinde çıkan 5510 sayılı kanun ile 4.10.2000 ile 1.10.2008 arası süreleri Bağ-Kur’a ödeyebilmeleri için süre verilmiş 60 aydan fazla borcu olup da ödeme yapmayanların borçları da günleri de silinmiştir.

Yine 23.04.2015 tarihinde yayınlanan 6645 sayılı Torba kanun ile Bağ-Kur ‘a 12 ay ve daha fazla borcu olanların üç ay içinde Kuruma ödeme yapmamaları halinde günleri ve borçları silinmiştir.Geçmişe dönük bu süreleri ihya etmek istediklerinde güncel tutarlar üzerinden borçlarını ödeyip bu süreleri kazanabileceklerdir.

Bağ-Kur emekliliği en karışık en fazla prim ödenen ve ödenen prime göre emekli aylıkları düşük olan bir emeklilik statüsüdür.

Durum böyle olunca Bağ-Kur emekliliği de çoğunlukla tercih edilmez. Bu nedenle işverenlerin en çok sorduğu sorulardan biri de kendi şirketim de sigortalı olabilir miyim ?

Öncelikle 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasaya göre bu tarihten önce bir hizmet akdine dayanarak SSK (4a) statüsünde çalışanlar çalıştıkları şirkete sonradan ortak olup kesintisiz her ay 30 gün üzerinden prim ödenerek  (4a)  statüsüne devam ederlerse SSK (4a) kesintiye uğrayıncaya kadar Bağ-Kur ‘a prim ödemek zorunda değillerdir.

1.10.2008 tarihinden sonra ise hiçbir şekilde kendi şirketiniz de SSK (4a) statüsünde çalışamazsınız.Bu kuralın istisnası 2014/5 sayılı SGK Genelgesinde açıklanmıştır. Bu genelgeye göre; ‘’1479 sayılı kanuna tabi sigortalıların kendilerine ait veya ortak oldukları iş yerlerinde kendilerini sigortalı göstermeleri halinde iş yerinden şirket ortağı dışında en az bir kişinin daha SSK (4a) statüsünde’’ bildirilmesi gerekir.

1.10.2008 sonrası Adi şirket ortaklığı, Kollektif şirket ortaklığı ve Limited şirket ortaklığı olanlar kendi şirketlerinde SSK (4a) statüsünde çalışamazlar.

Yine 1.10.2008 sonrası Anonim şirkette yönetim kurulu üyesi olan SSK (4a) statüsünde çalışamaz.Yine Anonim Şirkette yönetim kurulu üyesi olmayan kurucu ortak  veya diğer ortaklar şirket bünyesinde başka bir görevle çalışıyorsa SSK (4a) statüsünde çalışan olarak bildirilebilirler.

Bir kişinin hem SSK (4a) hizmet akdine tabii olarak çalışması , hem de işveren olmasından dolayı (4b) kapsamında çalışması aynı anda söz konusu ise önce başlayan kesintiye uğrayıncaya kadar diğerinin devam edeceği kuralı 1.3.2011 tarihinde değiştirildi. Aynı anda hem Bağ-Kur (4b) hem SSK (4a) söz konusu ise sigortalılığın üstünlüğü tercih edildiği için SSK (4a) statüsünün geçerli olacağı kabul edildi.

Yeni Ticaret Kanunumuza  göre Limited şirketlerin Anonim Şirkete dönüşmesi halinde şirketin ortaklarından sadece yönetim kurulu üyesinin zorunlu Bağ-Kur kapsamında olması söz konusudur.Bu durumda uzun yıllar SSK (4a) statüsünde çalışmış kişilerin sırf şirket ortaklığı sebebiyle Bağ-Kur kapsamında emekli olmasının da önüne geçilmiştir.

Emeklilik sisteminde ödenen sigorta primlerinin son 7 yılının (2520 gün ) 3.5 yılı (1261 gün) hangi kurumun prim ödemesi fazla ise o kurumdan emekli olunur kuralına göre Bağ- Kur dan emekli olma zorunluluğu da ortaya çıkmaktadır.Bağ-Kur emekliliğinde  emekli maaşı hesabında 1.10.2008 tarihine kadar geçmiş yüksek prim matrahlı SSK (4a) süreleri ile asgari ücretten ödenmiş SSK prim süreleri fark yaratmadan aynı biçimde sadece yıl bazında basamağa dönüştürüleceğinden bağlanacak Bağ-Kur aylığı geçmişinde yüksek matrahtan SSK statüsünde hizmeti olanlar için bağlanacak SSK aylığına göre en az %35 düşük olacaktır. Özellikle geçmiş çalışmalarının çoğu SSK ve yüksek prim matrahlı yatan sigortalıların emekli aylık hesabını bir uzmana yaptırmaları gerekir.Yoksa yanında asgari ücretle çalışan sigortalıdan daha düşük emekli aylığı alması sürpriz olmayacaktır.

Bağ-Kur kapsamında geçmişe dönük yılların ihyasında 2015 yılında çıkan 6645 sayılı torba kanun ile artık güncel rakamlar üzerinden ödeme sağlanıyor.Önceden gecikme cezaları silinir ve geçmiş yılların prim rakamlarına sadece enflasyon farkı eklenirdi.Artık ihya yapıldığı tarihte yer alan rakamlar dikkate alındığından geçmiş yılları ödemek de çoğu sigortalı için avantajlı değildir.

Sonuç olarak , işverenler için emeklilik işlemlerinde ve prim ödemelerinde planlı davranmak  kazanç getirecektir. Hayatımızda bir kere emekli oluyoruz ve elimizden alınmayan tek gelir emekli maaşlarıdır. 

Sosyal Güvenlik şemsiyesi altında en doğru sistemi ve ödemeyi seçmek emeklilik yıllarımızı aydınlatır.Emeklilik yıllarının güneşi   , doğru planlama ile doğar. Güneş hep yakınınızda doğsun.