Kasım 2007 Erzurum..

Serin bir sonbahar akşamında tayin nedeniyle vardım bu kadim şehre. Uçaktan indiğimde hava kararmış olduğundan, yol iz göremeden öğretmenevine ulaştım. Serin dediysem -8 C , İzmir’den sonra hele hayli soğuk, insanı sıcak şehir. 

Gece öğretmenevinde kaldım ve sabah göreve başlamak için Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gitmem gerektiğinden, resepsiyondaki görevliye sordum:

Milli Eğitim Müdürlüğü'ne nasıl giderim acaba tarif eder misiniz?

Şimdi Hocam havuz başını biliyor musunuz?

Hayır, bilmiyorum.

E Hocam havuz başını bilmiyorsanız ben size daha ne diyeyim…

Havuz başı Erzurum’da insanların buluştuğu, yol tarif ettiği, yazın fıskiyelerin kenarında çay içtiği, kışın çocukların buz tutan zemininde paten yaptığı,  çok bilinen ve sevilen bir yermiş. Tabii zamanla öğrendim bunu.

Bilemedik, yol tarifini alamadık, 3dk mesafeyi taksiyle gittik.

Geçen bir sohbet esnasında konu yine döndü dolaştı kadına geldi. Bir beyefendi arkadaş;

Tarihte doğru dürüst kadın sanatçı yok, bilim insanı yok, dedi.

O esnada benim yüreğim, bilim uğruna canını veren İskenderiyeli Hypatia’nın da kemikleri sızladı zahir.

Günümüzde dahi kadının bilimdeki ve toplumdaki yeri tartışılırken, M.S. (370-415) yıllarında yaşamış, felsefe, bilim ve matematiğe önemli katkılarda bulunmuş, sorgulayan düşünce tarzı nedeniyle öldürülmüştür. Hypata’nın başına gelenlerin, tarih boyunca başka örnekleri de yaşanacaktı ne yazık ki…

Ölümünden 1000 yıl sonra ünlü usta Rapheal’in en büyük eserlerinden biri olan “Atina Okulu”nda Hypatia’ya da yer verecek ancak yaşadığı baskılar nedeniyle adını değiştirecekti.

Yazık…

Aby Konan,

Kadın,

Müzisyen,

Trombon çalıyor.

1980 yılında erkek zannedilerek Münih Filarmoni Orkestrası elemelerine kabul edilecek, sınav bir perdenin arkasından yapıldığı için kim olduğu görülmeyecek ancak kazandığı ilan edilince perde açılacak ve bir kadın olduğu anlaşılacaktı.

Bir kadın nasıl olur da erkek enstrümanı olarak bilinen trombon çalar! 

Neyse kabul edilmiştir artık.

Biraz zaman geçince maestro Aby’ i çağırır ve der ki ‘Sen artık baş maestro değilsin’ Aby sorar ‘Neden?’ ‘Çünkü fiziksel olarak bu kadar yetkinliğe sahip değilsin’  çok üzülen Aby mahkemeye başvurur, mahkeme Aby’den sağlıklı olduğuna dair rapor ister, Aby raporu alır ve geri döner.

Aby bu sefer de orkestrada maaş farkları olduğunu öğrenir, sadece kadın olduğu için erkeklerden daha az ücret almaktadır.

Tekrar mahkemeye gider, mahkeme tam sekiz yıl sürer, sonunda Aby kazanır, Münih Filarmoni Orkestrası'nda çalmaya devam eder.

Fakat o günden sonra orkestra seçimleri perde arkasından yapılmaya başlar ve Amerika’ da % 5 olan kadın oranı perde sayesinde %55' lere çıkar.

Müzik dünyasının keşfi, ön yargılarımızdan kurtulmazsak gerçek yetenekleri bulamayız.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Kaç erkek cinsiyetinden dolayı uğradığı mağduriyeti gidermek için mahkeme kapılarında süründü, ya da daha kötüsü canından oldu.. .

Kadının bilimde, sanatta ve hatta hayatta yolculuğu hiç kolay olmadı.

Değerli dostum bunu bileceksin, kendini bileceksin veya hiçbir şey bilmiyorsan havuz başını bileceksin.

En azından Erzurum’da kaybolmazsın…

Okura not: Hypatia’nın yaşam öyküsünü anlatan güzel bir filmi vardır, izlememiş olup da izlemek isteyenler için önerilir. Ben bu filmi Kdz. Ereğli’deki kitap dostu arkadaşlarımla izlemiştim, buradan onlara da selam olsun.