Yaşanmış iki hikaye, … 5 ay 17 gün...

……

Gözlerin gözlerime bakmayalı çok oldu

Her şey yolunda idi ama bu ayrılık olmadı

Sevduğum dayanamam alsın beni bu duman

Ben olmasam da olur sen de gittiğin zaman

Oy sevduğum gel yeter bu yağmurlar da geçer…

Üzüm topluyoruz, ben merdiveni tutuyorum, o yukarda, ‘ter kokuyorsun, üzerini değiştirmemişsin’ dedi bana, alındım, ‘ter kokumu da özlersin' dedim. ‘Kimin kimi özleyip arayacağı belli olmaz’ dedi. Bir rüya gördüm demişti o sabah ama anlatmadı.

Balığa çıkardık beraber, öyle satmak için falan değil, komşularla taze balık yiyelim diye. Gitmek istemedim ben o sabah, rüzgâr vardı, çok ısrar etti, kıramadım. 

‘Çizmelerim delik’ dedim, ‘ben yaparım’ dedi. Bantladı, onardı, bana giydirdi. Geldik denizin kıyısına, yine ısrar ettim, ‘çekmeyelim ağları’ dedim, kabul etmedi.

Ben yalnız çıkayım kıyıda bekle sen dedim, kızdı bana; ‘bensiz denize mi açılacaksın’ dedi.

‘Hayde’ dedim o zaman…

Denize açılınca dümeni tutmayı severdi, tuttu yine.

Ben şamandırayı çekmeye başladım, kaçırdım elimden, o arkadan şamandırayı alayım derken düştü denize.

Yüzme bilmezdi…

Motoru istop edip atladım hemen denize, çizmelerim su aldı, bende başladım batmaya. Tekrar çıktım kayığa, çıkardım çizmelerimi bir daha atladım denize, gerçi aldım onu ama kayığa çıkaramadım, kayığa bağlayıp getirdim kıyıya.

Öyle,

Gözlerimin önünde, 

Ellerimde öldü…

Bilseydim ki onu kurtaramayacağım, çizmeleri çıkarmaya uğraşmazdım, onunla beraber boğulurdum bende…

Buradan muhabbet ederek git, sürükleyerek al getir…

Ben anne acısı, baba acısı, evlat acısı gördüm fakat bu aşk acısı hiçbirine benzemiyor, bambaşka bir şey.

Onun sevgisine kimseyi ortak etmedim, edemedim bir daha.

Tam 7 yıl 5 ay 17 gün oldu öleli…

Ve 30 Yıl 5 Ay 17 Gün

Savaştepe,

Köprüden sonraki ilk yol ayrımından sola döndüm, Kavak çeşmesi…

Önünden geçemedim, takıldım kaldım, oturdum kıyısına, yüreğimde oturdu, dahası öyle çöktü kaldı.

Birden gözlerimin önünde başka bir pencere. Etraf kalabalıklaştı, tüm çocukluğum, gençliğim orada. Giden, gelen, gülen, ağlayan, kavak çeşmesine derdini anlatan.

Dokundum her yerine, daha önce dokunmuş olanların ellerini hissettim, bakanların gözlerini, gözlerimiz buldu orada birbirini.

Gidemedim, kaldım hem kızdım hem sevdim çeşmeyi. İstemeyerek çektim ellerimi üzerinden, yürüdüm yukarı fırının yanına kadar. Oturdum bir taşın üzerine, yine geldi önüme dizildiler kardeşlerim, arkadaşlarım, dostlarım…

Hepsi merakla baktı bana, bende onlara. 

İnsan dedim suyunu içtiği yere yedi yıl sonra dönermiş geri derler bizde. Ben yedi değil ama otuz yıl sonra döndüm. Suyunu içtiğim, ruhumu beslediğim yere. Okulumun güzel yürekli çocukları, ne çok şey katmışlar bana, katmaya da devam ediyorlar. 

İpi kopmuş inci taneleri gibi dağıldık dört bir yana ama hiç sebepsiz tekrar tekrar toplandık bir araya. Kimi zaman dert kimi zaman ilaç olduk birbirimize. 

Çünkü birbirimize hep ihtiyacımız vardı.

Bağlandık yeniden sımsıkı, kopamadık…

Hani demiş ya şair;

Sen benim

Bilmediğim

Görmediğim

Tatmadığım

Hiç yaşamadığım

Beşinci MEVSİM’sin

Ve 

Çaren yok

Bir gün mutlaka geleceksin (Ahmet EROL)

Biz birbirimizin beşinci mevsimi olduk.  Savaştepe Öğretmen Lisesi'nin güzel yürekli çocukları, seviyorum sizi ve biliyorum ki, siz de beni.

Tekrar döndüm işte 30 yıl 5 ay 17  sonra…

Dilimde bir şarkı,…

Okura Not: Bu yazıda adı geçen çocuklar,  hafta sonu Ayvalık’ta buluştular, dostluk ve kardeşlikle dolu müthiş bir zaman geçirdiler.